Geri

   

 

 

 

İleri

 

15- Ölen Kimsenin Kefenini Güzel Yapmak Hususunda Bir Bab

2228- Bize Hârûnu'bnu Abdillâh ile Haccâcu'bnu Şâir rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Haccâcu'bnu Muhammed rivâyet etti.

(Dedi ki): İbn Cüreyc, Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi; o da Câbir b. Abdillâh'ı şöyle rivâyet ederken işitmiş; dedi: Bir gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe okumuş. (Hutbe esnasında) ashabından bir zâtın vefat ederek, kifayetsiz bir kefene sarıldığını ve geceleyin defnedildiğini söylemiş. Müteakiben namazı kılınmadan geceleyin cenaze defnedilmesini menetmiş: ancak insanın buna mecbur kalmasını müstesna saymış ve:

«Biriniz dîn kardeşini kefenlediği vakit, onun kefenini güzel yapsın.» buyurmuşlar.

Geceleyin cenaze defnedilmenin nehiy buyurulması, bâzılarına göre: Geceleyin onu teşyi'e ve namazım kılmaya pek az kimseler gelebileceği içindir. Gündüzün defnedilirse bittabi cemâat kalabalık olur. Ulemâdan Bazıları ashâb-ı kirâm işe yarayacak kefenlik bulamadıkları için cenazelerini geceleyin defnederdiklerini söylemişlerdir. Zira karanlık olduğu için geceleyin kefenin iyisi kötüsü seçilemez.

Hadîs-i şerifin evveli ile âhiri bu kavli te'yid etmektedir. Onun için Kâdı îyâz: «Her iki illet sahihdir. Zahire bakılırsa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunların ikisini de kastetmiştir. Nitekim ulemâdan bunu söyleyenler vardır.» diyor.

Kâdî îyâz'in iki illet'den muradı: Geceleyin cenazeye iştirak edenlerin azlığı ile, işe yarayacak kefenlik bulunamamasıdır.

Resülûllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mecburiyet hâlini istisna etmesi, zarurette geceleyin cenaze defninde beis olmadığını gösterir. Bu mes'ele ulemâ arasında ihtilaflıdır.

Hasan-ı Bsri bu hadîsle istidlal ederek geceleyin cenaze defnini mekruh görmüştür. Yalnız zaruret hâli müstesnadır.

Cumhûr-u ulemâ' ya göre: Geceleyin cenaze defni mekruh değildir. Delilleri Hazret-i Ebû Bekir ile Selef den bir cemâatin geceleyin defnedilmeleri ve buna kimsenin itiraz etmemesidir. Bir delilleri de: Mescid-i Nebevî'yi süpürüp temizleyen zâtın geceleyin defnedildiğini bildiren hadîstir. Mezkûr hadîste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in o zâtı sorduğu; ashâb-ı kirâmın: «O geceleyin vefat etti de, biz de geceleyin defnettik.» cevâbını verdikleri, bunun üzerine: «Bana da haber etseydiniz ya...!" buyurduğu; ashabın karanlıktan dolayı haber veremedikleri için özür beyân ettikleri bildiriliyor.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashâb'a bir şey dememiş; yaptıklarına itirazda bulunmamıştır. Şayet geceleyin cenaze defni mekruh olsaydı, bunu beyân ederdi.

Cumhûr, Bâbımız hadisi için: «Bu hadîsdeki nehy, sırf geceleyin cenaze defnetmek için değil cenaze namazı kılınmadığı içindir. Yani geceleyin cenaze defnini ya namazı kılınmadığı için yahut namaz kılanların adedi az olacağı veya kefen hususuna ihtİmâm gösterilemeyeceğindendir. Bunların hepsinden dolayı nehy buyurmuş olması da ihtimâl dahilindedir.

Kerahet vakitlerine gelince; Güneş doğarken, zevalde iken ve batarken cenaze namazı kılmak ve cenaze defnetmek ulemâ arasında ihtilaflı bir mes'eledir.

Hanefiillerle Leys’e göre: Kerahet vakitlerinde cenaze namazı kılmak ve cenaze defnetmek mekrûhdur.

Şafiî' lere göre: Mekruh değildir. Meğer ki hiç bir sebep yokken bu işi bile bile kerahet vaktine bırakmış ola. O takdirde mekruh işlemiş olur.

İmâm Mâlik' den rivâyet olunduğuna göre, kerahet vakitlerinde cenaze namazı kılınamaz. Ancak bir iztırâr karşısında kılı-nabilir. .

Ulemânın beyânına göre: Kefen mes'lesine ihtİmâm göstermek ve kefeni güzel yapmaktan murâd: «Kefenin en nefis ve pahalı kumaştan yapılması» değil; temizliği, kesafeti ve vücûdu örtmesidir. Zira pahalı kumaştan kefenlik yapmak israftır. Bilcümle umurun en hayırlısı ortası olduğuna göre, kefenliği de orta kumaştan seçmek en doğru bir harekettir. Bir kimsenin sağlığında giydiği elbisesi hangi nev'i kumaştan ise, kefenliği de o nev'iden olmalıdır. Çok pahalıya saldırmak veya pek ucuza inmek doğru değildir.