2- Musibet Zamanında Söylenilecek Söz Bâbı 2165- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Hucr hep birden İsmâîl b. Cafer'den rivâyet ettiler. İbn Eyyûb dedi ki: Bize İsmâil rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Sa'dü'bnü Said, Ömer b. Kesir b. Eflâh'dan, o da İbn Sefine'den o da Ümmü Seleme'den naklen haber verdi ki, Ümmü Seleme şöyle dedi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim: «Başına musibet gelen hiç bir müslüman yoktur ki, Allah'ın emrettiği vecihle: Biz Allah'ınız ve ancak ona dönücüleriz. Allah'ım musibetim hususunda bana ecir ver ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ihsan eyle; desin de Allah ona mutlaka daha hayırlısını İhsan buyurmasın.» Ümmü Seleme Dedi ki: «Ebû Seleme vefat edince ben; — Müslümanların hangisi Ebû Seleme'den daha hayırlıdır? O ailesi ile birlikte, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hicret eden ilk hânedir, dedim. Bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihsan buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana Hâtîb b. Ebî Beltea'yı dünür yolladı. (Kendisine): — Benim bir kızım var. Hem ben kıskancım, dedim. (Bu sözüme karşılık) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Kızına gelince: Onu annesinden müstağni kılması için Allah'a duâ ederiz. Kıskançlığı gidermesi için de ben Allah'a duâ ederim; buyurmuşlar.» 2166- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme, Sa'dü'bnü Ebî Saîd'den rivâyet etti. Dedi ki: Bana Öme-rü'bnü Kesîr b. Eflâh haber verdi. Dedi ki: İbn Sefine'den rivâyet ederken dinledim, kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'yi şöyle derken işitmiş: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şunları söylerken dinledim. «Başına musibet gelip de: Biz Allah'ınız ve ancak ona dönücüleriz. Allah'ım musibetim hakkında bana ecir ver. Ve onun ardından bana daha hayırlısını ihsan eyle, diyen hiç bir kul yoktur ki musibeti hakkında Allah ona mükâfat vermesin ve onun arkasından daha hayırlısını kendisine İhsan buyurmasın.» Ümmü Seleme Dedi ki: Ebû Seleme vefat edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a. bana emrettiği gibi söyledim. Müteakiben Allah bana ondan daha hayırlısını (yani) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ihsan buyurdu.» 2167- Bize Muhammedü'bnü Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Sa'dü'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ömer yani İbn Kesir, Ümmü Seleme'nin azatlısı İbn Sefîne'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme'den naklen haber verdi. Ümmü Seleme: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim...» diyerek; Ebû Üsâme hadîsi gibi rivâyette bulunmuş. Bu hadisde râvî şunu ziyâde etmiştir: «Ümmü Seleme dedi ki: Ebû Seleme vefat edince ben: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahâbîsi Ebû Selemeden daha hayırlı kim olabilir? dedim, sonra Allah bana azim halketti de, o duayı okudum. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile evlendim.» Kâdî Beyzâvî'nin beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) musibeti: «Mü'mine eziyet veren her şeydir.» diye tarif etmiştir. Musibet zamanında âyetini okumaya «istircatircâ'» derler. Bunun mânâsı: «Biz Allah'ınız ve ancak ona dönücüleriz» demektir. Bu sözde her şey'in hattâ canlarımızın bile Allah'ın milki olduğunu, Allah'ın milkinde dilediği gibi tasarruf ettiğini itiraf vardır ki, dolayısıyla kaza ve kadere rızâyı tezammun eder. Bu makaam pek büyüktür. Ona eren nefse, ehl-i hakîkata göre nefs-i Râdıye denilir. Hadîs-i şerifde Allah'ın emrettiği bildirilen istircâ’ âyeti Bakara sûresindedir. Âyet-i kerimenin tamâmı şöyledir: "Başlarına bir musibet geldiği zaman: Biz Allah'ınız ve ancak ona döndürücüleriz, diyen sabırlıları müjdele Sûre-i Bakara âyet 156.." Rivâyete nazaran Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin kandili sönmüş de, istirca' etmiş. Âişe (radıyallahü anha): «Bu bir kandildir.» diyerek istirâ'ı mucip bir musibet olmadığını söylemek istemiş ise de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Mü'minin fenasına giden her şey musibettir.» buyurmuşlardır. Bu hadîsi Ebû Dâvûd «Merâsil» inde rivâyet etmiştir. Görülüyor ki: Allahü teâlâ istircâ'ı sabırlı kullarını medih zınınında emir buyurmuştur. Zira Kur'ân-ı Kerîm'de medih buyu-rulan herşey zınınen emredilmiş, zemmedilen her şey de zınınen ne-hiy buyurulmuştur. Hazret-i Ümmü Seleme'nin: «Müslümanların hangisi Ebû Seleme'den daha hayırlıdır? O, ailesi ile birlikde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hicret eden ilk hânedir.» sözü vefat eden kocasının, yeri doldurulamıyacak kadar büyük bir zât olduğunu ifâde eder. Hakikaten Ebû Seleme (radıyallahü anh), ailesi efradı ile birlikte Habeşistan'a Hicret eden ilk muhacirlerdendir: Sonra Medîne-i Münevvere'ye hicret etmiştir. Ebû Seleme (radıyallahü anh). Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin hem süt kardeşi hem de halasının oğlu idi. Hazret-i Ümmü Seleme bu sözü ile kendisine nisbetle vefat eden kocası Ebû Seleme'den daha hayırlı bir kimse bulunmadığını anlatmak istemiştir. Binâenaleyh bu söz. Hazret-i Ebû Seleme'nin Ebû Bekir (radıyallahü anh)’dan daha hayırlı olması îcâb etmez. Kâdî Iyâz diyor ki: «Hazret-i Ümmü Seleme, bu sözü ile kocasının mutlak surette herkesden daha hayırlı olduğunu kastetmiş olabilir. Fakat Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den sonra vefat eden her sahâbîden efdal olduğuna icmâ' vardır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından önce ölenlerden efdal olup olmadığı ihtilaflıdır...» Hadis-i şerif, istircâ’ın faziletine delildir. Nevevî: «Bu hadisde mendûbun me'mûrun bih olduğuna delil vardır. Muhtar olan mezheb de budur. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e istircâ' emir buyurulmuştur. Hâlbuki âyet-i kerime istircâ'ın mendûb olmasını iktizâ ettiği gibi, onun mendûp olduğuna icmâ-ı ümmet de vardır.» divor. |