1- Bab 2107- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Mâlike, Abdullah b. Ebû Bekir'den dinlediğim, onun da Abbdâ b. Temîm'den: Ben Abdullah b. Zeyd El-Mâziniyi şöyle derken işittim, diyerek rivâyet ettiği şu hadisi okudum: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazgaha çıkarak yağmur duası yaptı. Kıbleye döndüğü vakit cübbesinl ters çevirdi.» 2108- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdullah b. Ebî Bekir'den, o da Abbad b. Temimden, o da amıcasından naklen haber verdi. Şöyle dedi: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazgaha çıkarak yağmur duası yaptı ve kıbleye karşı döndü. Cübbesinf ters çevirdi; iki rekat da namaz kıldı.» 2109- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Said'den naklen haber verdi. Dedi ki: Bana Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr haber verdi; Ona da Abbâd b. Temim haber vermiş, ona da Abdullah b. Zeyd El-Ensârî haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur duası için namazgaha çıkmış, duâ etmek isteyince kıbleye dönmüş ve cübbesini ters çevirmiş. 2110- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Dediler ki-. Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Dedi ki: Bana Abbâd b. Temim El-Mâzîni haber verdi. O da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından biri olan amıcasını şöyle derken işitmiş: «Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur duasına çıktı» müteakiben arkasını cemaata vererek Allah'a duâ etmeye başladı ve kıbleye döndü. Cübbesini de ters çevirdi. Sonra İki rek'at namaz kıldı.» Bu hadîsi Buhârî «İstikaa» bahsinin bir kaç yerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mace dahi muhtelif yerlerde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. «İstikaa»: İçecek ve hayvanları ile nebatlarını sulayacak suyu bulunmayan yahut bulunup da yetmiyen yerler halkının ihtiyâç zamanında Allahü teâlâ'dan su niyaz etmeleridir. Hanefiîler'e göre istiskaa, kitap ve sünnetle sabitdir. Kitap» dan deliller "Ey kavmim? Rabbinizden (evvelâ) af dileyin sonra da tevbe edin ki, sizin üzerinize semâdan Sûre-i Hûd, âyet; 52. bol bol yağmur göndersin." âyet-i kerimesi ile emsali âyetlerdir. Gerçi bu âyetlerde bahsi geçen Peygamberler bizim Peygamberimiz değil; Hazret-i Nûh ve Hazret-i Hûd (Aleyhimesselmâ) gibi geçmiş ümmetlere gönderilen Peygamberler olup, duâ ve istiğfar hususunda yapmış oldukları tavsiyeler dahi kendi ümmetlerine âit ise de, Allah ve Resûlü inkârsız şekilde hikâye etmiş olmak şartı ile eski şeriatlar bizim için dahi şeriat sayılır. Bunun mânâsı: O şeriatların bâzı ahkâmı bizim şeriatımızın bir cüz'ü olmak üzere bize meşru kılınmışdır. Bu âyetlerde de hâl böyledir. Bahsimiz hadislerinden de anlaşılacağı vecihle istiskaa, sünnetle de meşru olmuşdur. Bu bâbda bir çok sahih hadisler rivâyet olmuşdur. îstiskaa hususunda kitap ile sünnetin isbât ettikleri haddi müşterek: istiğfar ile Allah'a hamd-ü sena ve duadır. Yağmur duasında namaz mes'elesi Hanefiiler'e göre: Yalnız bir hadîsde zikredilmişdir. O da şâzzdır. Anlaşılıyor ki yağmur duası eski ümmetlere de meşru olmuşdur. Bu cihet âyetlerle sabit olduğu gibi, bâzı hadîslerden de anlaşılmaktadır. İmâm Ahmed ile Hâkim'in Hazret-i Ebû Hüreyre’ den, rivâyet ettikleri bir hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: «Vaktiyle Süleyman (aleyhisselâm) yağmur duasına çıktı ve sırtüstü yatarak ayaklarını semâya kaldırmış bir karınca gördü. Karınca: Yâ Rabbî! Biz, senin mahlûkaatından bir takım mahlûklarız. Senin suyundan müstağni değiliz, diyordu. Bunun üzerine Hazret-i Süleyman (yanındakilere): «Muhakkak başkasının duası sebebiyle sulandınız; dedi.» Bu hadîs de yağmur duasının eski ümmetlere meşru olduğunu gösterir. Yağmur duası islâmîyetten evvel araplarda da vardı. İbn Asâkir (499 - 571) şu rivâyeti tahric etmişdir: «Mekke'ülere kıtlık isabet etmiş, Kureyş (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in amıcası Ebû Tâlib'e): — Yâ Ebâ Tâlib! Bu vadiye kıtlık geldi. Çoluk çocuk kurağa tutuldu; gel bir yağmur duası yapıver! demişler. Bunun üzerine Ebû Tâlib, beraberinde bir çocuk, (ama) üzerinden siyah bir bulut açılmış güneş gibi bir çocuk (yani âhir zaman Peygamberi onun etrafında da bir takım çocuklar olduğu hâlde duaya çıkmış.) Çocuğu alarak sırtını Kabe'ye dayamış ve parmağı ile çocuğa dokunmuş. Gökyüzünde bir pare bulut bile yokmuş. Derken öteden oeriden bulutlar peyda olmuş. Ve gittikçe çoğalarak öyle bol bir yağmur yağmış ki; vadi dolmuş taşmış, her taraf bolluk içinde kalmış...» |