Geri

   

 

 

 

İleri

 

9- Müezzin (İkaamete) Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı

1678- Bana, Ahmed b. Hanbel rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Şu'be, Verkaa'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Atâ' b. Yesâr'dan o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar:

«Namaza ikaamet gefirildimi artık farz namazdan başka namaz yoktur.»

Bu hadîsi, bana Muhammed b. Hatim ile İbn Râfi' dahi rivyet ettiler. Dediler ki: Bize, Şebâbe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana, Verkaa' bu isnâdla rivâyet etti.

1679- Bana Yahya b. Habîb El - Hârisî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ravh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Zekeriyyâ b. İshâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Amr b. Dînâr rivâyet etti. Deedi ki: Atâ' b. Yesâr'i, Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ediyorum derken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Namaza ikaamet getirildiği vakit, farz namazdan başka namaz yoktur.» buyurmuşlar.

1680- Bize, bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Zekeriyyâ b. İshâk bu isnâdla, bu hadîsin mislini haber verdi.

1681- Bize Hasenü’l-Hulvânî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Amr b. Dînâr'dan, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini haber verdi.

Hammâd: «Sonra ben Amra tesadüf ettim de, bu hadîsi bana rivâyette bulundu; Ama ref etmedi.» demiş.

Bu hadîs farz namaza ikaamet getirüdikden sonra, nafile namaza niyetlenmenin, memnu' olduğuna delildir. Bu hususta Revâtib denilen "beş vaktin sünnetleri ile sair nafile namazlar arasında fark yoktur. Cumhûr-u ulemâ ile Şafiî'nin mezhebi budur. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) ikaamet getirildikten sonra sünnet kılanları dövermiş.

Hanefîler'e göre, sabah namazının sünnetini kılmayan bir kimse farzın ikinci rek'âtma yetişeceğini aklı keserse ikaarnetden sonra evvelâ sünneti kılar. İmâm Mâlik'den bir rivâyete göre sabah namazının sünnetini kılmayan kimse farzın ilk rek'âtma yetişeceğine; diğer rivâyette ikinci rek'âtma yetişeceğine aklı keserse sünneti mescid hâricinde kılar. Başka br rivâyete göre İmâm Mâlik bu meselede Şafiî ile beraberdir. Sevrîye göre farzın ilk rek'âtma yetişeceğini aklı keserse ikaametden sonra sünneti kılar.

Ulemâdan Bazıları sünnetin mescid hâricinde bir yerde kılınacağını, ikaamet getirildikten sonra mescidin içinde kümamıyacağını söylemişlerdir.

Hadîsin râvîlerinden Hammâd'm: «Sonra Amr'a rastladım da bu hadîsi bana rivâyette bulundu; ama ref etmedi.» sözü, hadîsin sıh-hatına ve merfû' oluşuna zarar vermez. Çünkü râvîlerin ekserisi, onu merfû' olarak rivâyet etmişlerdir.

Tirimzî: «Bu hadîsin merfû' olan rivâyeti daha sahîhdir.» demişdir.

Kitabımızın başında gördüğümüz vecihle bir hadîsin merfû' olan rivâyeti, mevkuf rivâyetine tercih edilir. Velev ki merfû' olarak rivâyet edenlerin sayısı daha az olsun. Sahîh olan mezhep budur. Hammâd hadîsinde ise merfû' olarak rivâyet edenlerin sayısı daha çoktur. Binâenaleyh merfû' rivâyetin kabul edilmesi evleviyyette kalır.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Namaza ikaamet getirildimi artık farz namazdan başka namaz yoktur.» sözünden murâd: namazın kemâli yani sevabı yokdur; demekdir. Yoksa kılman namaz sahîhdir, Çünkü böyle bir namazın kazasını emret-memişdir.

1682- Bize Abdullah b. Meslemete’l-Ka'nebî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbrahim b. Sa'd, babasından, o da Hafs b. Âsim'dan, o da Abdullah b. Mâlik İbn Buhayne'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazına İkaamet getirilmiş iken sünnet kılmakta olan birinin yanına uğramış (râvî diyor ki) ona bir şey söyledi ama ne olduğunu bilmiyoruz. Namazdan çıktığımız vakit o zâtın etrafını sararak:

— Sana, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne söyledi? diye sorduk. O zât:

— Bana:

«Nerdeyse sizden biriniz sabah namazını dört rek'ât kılacak.» buyurdular, dedi.

Ka'nebî (kendi rivâyetinde): «Abdullah b. Mâlik, İbn Buhayne'den, o da babasından...» diye rivâyet etti.

Ebû'l - Hüseyin Müslim der ki: Ka'nebî'nin bu hadîsde «Babasından» diyerek rivâyet etmesi hatâdır.

1683- Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ebû Avâne, Sa'd b. İbrahim'den, o da Hafs b. Âsım'dan, o da İbn Buhayne'den naklen rivâyet etti. İbn Buhayne şöyle dedi: Sabah namazına ikaamet getirildi. Bu arada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müezzin ikaamet ederken namaz kılan bir adam gördü de, ona:

«Sabah namazını dört rek'ât mı kılıyorsun?» buyurdular.

1684- Bize, Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd), rivâyet etti. H.

Bana Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülvâhid (yani İbn Ziyâd) rivâyet etti. H.

Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Bunların hepsi Âsım'dan rivâyette bulunmuşlardır. H.

Bana ZÜlıeyr b. Harb dahi rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bİ-ze Mervân b. Muâviyete'l - Fezârî, Âsım-ı Ahvel'den, o da Abdullah b. Sercis den naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında iken bir adam mescide girerek mescidin bir tarafında iki rek'ât namaz kıldı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile namaza dâhil oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm verince:

«Ey Fülân! Sen bu iki namazdan hangisini sayıyorsun? Yalnız başına kıldığın namazı mı yoksa bizimle beraber kıldığmı mı?» buyurdular.

İbn Buhayne hadîsini Buhârî «Ezan» bahsinde; Nesâî ile İbn Mâce de «Namaz» bahsinde muhtelif râvîler-den tahrîc etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kılarken gördüğü zât hadîsin râvîsi Abdullah b. Mâlik İbn Buhayne'dir. Bu cihet İmâm Ahmed b. Hanbeî'in rivâyetinde tasrîh edilmişdir. İbn Huzeyme (223-311), İbn Hibbân (-354), Bezzâr (-292), Hâkim (321-405) ve başkalarının tahrîc ettikleri bir hadîsden ise bu zâtın İbn Abbâs (radıyallahü anh) olduğunu anlaşılıyor. Mezkûr hadîsde Hazret-i İbn Abbâs şöyle demektedir: «Müezzin ikaamet getirirken, ben sünnet kılıyordum. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni çekti. Ve:

Sabah namazını dört rek'ât mı kılıyorsun? buyurdu.» Ancak Aynî hâdisenin ayrı ayrı iki defa geçtiğini söylemektedir.

Bu hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Nerdeyse sizden biriniz sabah namazını dört rek'ât kılacak!» buyurması yapılan işi inkâr ve bunu niçin men ettiğine işarettir. Müezzin sabah namazı için ikaamet getirirken, sünnet kılmanın yasak edilmesi sedd-i zerîa kabîlindendir. Yani bu iş böyle yapıla yapıla ileride daha çok âdet olmasına yol açar da cemâat sabah namazının farzı dört rek'ât oldu sanırlar endîşesi ile men edilmişdir. Bundan sonraki Abdullah b. Sercis hadîsinde:

«Ey Fülan! Sen bu iki namazın hangisini sayıyorsun? Yalnız başına kıldığını mı yoksa bizimle beraber kıldığım mı?» buyurması dahi ikinci bir illettir. O da İmâmlar hakkında açılması melhuz olan ihtilâf kapısını kapamaktır. Zîra bu kapı kapanmazsa ehl-i şikak ve fesadın arkasında namaz kılınmaz olur.