11- Namazda Bir İki Adım Yürümenin Cevazı 1244- Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybetü'bnü Saîd ikisi birden Abdülâzîz'den rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Abdülâriz b. Ebî Hazim, babasından naklen haber verdi ki: Minberin hangi ağacdan yapıldığında ihtilâf eden bâzı kimseler Sehl b. Sa'd'a gelerek sormuşlar. Sehl: «Vallahi ben onun neden yapıldığını ve kimin yaptığını bilirim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in onun üzerine oturduğu ilk günüde gördüm. (Râvî denmiş ki) Ben kendisine: Ya Ebâ Abbâsî Bize anlatsana! dedim. Şunları söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadına haber gönderdi (Ebû Hazim de miski: Sehl o zaman bu kadının ismini söylemişti) (Buyurdu ki): «Marangoz olan kölene bak da benim için basamaklar yapsın; onların üzerinde halka hitâb edeyim!» Bunun Üzerine o köle şu Üç basamağı yaptı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların nereye konacağını emretti ve şu yere kondular. Bunlar ılgın ağacından yapılmışlardı. Yemîn ederimki ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minber Üzerinde iken ayağa kalkarak tekbîr aldığını, arkasından cemaatın da tekbîr getirdiğini görmüşümdür. Sonra rükû'dan doğruldu ve minberden inerek gerisin geriye gitti ve minberin dibine secde etti. Sonra tekrar minber üzerine avdet etti. Namazını bitirinceye kadar böyle yaptı. Sonra halk'a dönüp: «Ey Nâs! Ben bunu bana uyasınız ve benim namazımı öğrenesiniz diye yaptım.» buyurdular. 1245- Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Yakûb b. Abdirrahmân b. Muhammed b. Abdillâh b. Abdilkaarî El-Kureşi rivâyet etti. (Dedi ki) Bana Ebû Hâzim rivâyet etti ki: Bir takım adamlar Sehl b. Sa'd'a gelmişler. H. Dedi ki: Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbn Ebî Ömer'de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû Hâzim’den naklen rivâyet etti. Ebû Hâzim Şöyle dedi. (Bir takım adamlar) Sehl b. Sa'd'a gelerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberinin neden yapıldığını ona sordular... ve Râviler hadîsi İbn Ebî Hâzim hadîs'i gibi rivâyet etmişlerdir. Bu hadîsi Buhârî «Namaz» Şahsinin müteaddid yerlerinde; Ebû Dâvûd ve Nesâî dahi ayni yerlerde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Hadîs-i şerif de mevzûbahs edilen şey Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberinin hangi ağaçdan ve kimin tarafından yapıldığı, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in onun üzerinde namaza niyetlendiği, sonra inerek yere secde ettiği mes'elelerdir. Minber hakkında münâkaşa eden ashabın bu mes'eleyi hail için Hazret-i Sehl b. Sa'd'a müracaat etmeleri ashâb-ı kirâmdan o gün en yaşlı zât o olduğu içindir. Rivâyete nazaran Hazret-i Sehl Medine'de en son vefat eden sahâbîdir. Hicretin doksan birinci yılında takriben yüz yaşında vefat etmişdir. Gâbe; asıl itibârı ile orman demekdir. Fakat burada Medine'den Şam'a giden yolun üzerine tesadüf eden husûsî bir ormanın ismidir. Meşhur Uraneliler vak'âsı yani Urane kabilesinin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in deve çobanına baskın yaparak öldürmeleri ve develeri almaları hâdisesi bu yerde vuku bulmuşdur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberini yapan doğramacının ismi ihtilaflıdır. Bu bâbda altı yedi isim sayılmışdır. Bunların içinde en ziyâde kabule mazhar olan isim Meymûn olmasıdır. O târihde Medine'de yalnız bir doğramacı bulunuyormuş; o da bu zatmış. Hazret-i Meymûn bir rivâyetde Sa'd b. Ubâde (radıyallahü anh)'ın diğer bir rivâyetde Ensârdan bir kadının kölesiymiş. İbn Sa'din «Tabakât- ında Hazret-i Ebû Hüreyre'den ve daha başkalarından rivâyet edilen bir hadîse göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cum'â günleri bir hurma kütüğünün üstünde hutbe okurmuş, nihayet o kütüğün üzerinde durmak kendisine güç geldiğini söylemiş. Bunun üzerine Temîm-i Dârî (radıyallahü anh) «Sana samda gördüğüm gibi bir minber yapayım mı?» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buhusûsda müslümanlarla istişare etmiş; minber yapmasını münâsip görmüşler. Abbâs b. Abdülmut-talip (radıyallahü anh) usta bir kölesi olduğunu söylemiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: «Ona emretde minberi yapsın!» buyurmuşlar ve Minberi iki basamakla birde oturacak yerden ibaret olmak azere o zât yaparak yerine yerleştirmiş.» Yine İbn Sa'd'in sahih bir senetle rivâyet ettiğine göre; Ashâb-ı kirâm: «Yâ Resûlüllah! insanlar çoğaldı; üzerinde hutbe okuyacak bir şey yapsan münâsib olur.» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buna razı olmuş. Sehi, demişki: «O gün Medine'de yalnız bir tek doğramacı vardı. O doğramacı ile ikimiz Gâbe denilen yere gittik. İşte bu minberi ben onun ılgınından kestim.» Görülüyorki minber yapması için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e müracaat edenlerle kölenin ve sahibi olan Ensârlı kadının isimleri belli değildir. Bazıları doğramacı kölenin sahibi olan Ensârlı kadının Âişe isminde olduğunu söylemişlerdir. Hattâ bir rivâyetde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e minber yaptırmayı bizzat bu kadın teklif etmişdir. Minberin târihi de ihtilaflıdır. İbn Sa'd'in rivâyetine göre hicretin yedinci senesinde yapılmışdır. Fakat bu târihe itiraz olunmuşdur. İbn Neccâr'a göre hicretin sekizinci senesinde yapılmışdır. Ancak bunuda ilk hadîsi reddetmektedir. Çünkü o hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minber üzerinde bulunduğu zikredilmişdir. Hâsılı minberin hangi târihde yapıldığı yüzde yüz kestirilememekle beraber yedi veya sekiz târihleri civarında yapıldığı anlaşılıyor. Tufeyl b. Übey b. Kâb'in babasından rivâyet ettiği bir hadîse göre; «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidinin tavanı hurma dallarından ma'mûl bulunduğu sıralarda bir hurma kütüğünün üzerinde hutbe okuyormuş.» Ashabından biri: — «Yâ Resûlüllah! Sen bir minber yapsan ve cum'â günü onun üzerine çıksan da o günkü hutbeni herkes işitse ya! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu teklife razı olmuş ve kendisine üç basamaklı bir minber yapılmış. Minber yapılarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından yerine konuldukdan sonra artık hutbeyi onun üzerinde okumaya başlamış. Fakat minbere doğru ilerleyip eskiden üzerinde hutbe okuduğu kütüğü geçince kütük feryada başlamış ve yarılmış, bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) minberden inerek kütüğü mübarek eliyle meshetmiş ve yine minbere dönmüş.» Hazret-i Âişe'den bir rivâyete göre; Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) o kütüğü eliyle mesh ederek teskin buyurduktan sonra kütük batmış gitmiş.» Bir rivâyete göre ise; «Kütük hâli üzere kalmış mescid-i Nebevi yıkıldığı zaman onu Übey b. Kâ'b (radıyallahü anh) almış kurt yiyip dağılıncaya kadar onun yanında kalmış.» Hadîsin bir rivâyetinde; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Eğer ben bu kütüğü mesh etmeseydim kıyâmete kadar inler dururdu!» buyurduğu bildirilmişdir. Bu minber tâ Hazret-i Muâviye zamanına kadar böylece üc basa-« maklı kalmışdır. Nihayet Muâviye (radıyallahü anh) zamanında, ve onun emriyle Medine valisi bulunan Mervân, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberine alt kısmından üç basamak daha ilâve etmigdir. Târih kitapları onun sebebini de şöyle izah ederler.: Hazret-i Muâviye Medine valisi Mervân'a emir göndererek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in minberini istemiş o da minberi söktürerek Muâviye'ye göndermek istemiş derken tesadüfen güneş tutularak Medine karanlık içinde kalmış; o dereceki gökte yıldızlar görünmüş. Halk bunu minberin nakline yormuşlar. Bunun üzerine dedikodu ve gürültü büyümüş nihayet Mervân meydana çıkarak hutbe okumuş; ve bunu kendiliğinden yapmadığını; Emirü'l - Mü'minîn'in böyle istediğini balk'a anlatmış. İş daha fazla büyümeden minber eski yerine konmuş. Fakat bu arada alt kısmından üç basamak daha ilâve edilmiş. Mezkûr minber uzun zaman böylece devam etmiş nihayet 654 târihinde Mescid-i Nebevi ile birlikde o da yanmışdır. Bundan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mescidine muhtelif zamanlarda müteaddide hükümdarlar tarafından minberler gönderilmişdir. |