19 - Avret Yerini (Açılmaktan) Korumaya Dikkat Gösterilmesi Bâbı 797 - Bize İshâk b. İbrahim El - Hanzalî ile Muhammed b. Hatim, b. Meymûn hep birden Muhammed b. Bekr'den rivâyet ettiler. Muhammed: Bize İbn Cüreyc haber verdi demiş. H. Bana İshâk b. Mansûr ile Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet ettiler. Lâfız onlarındır. İshâk (Ahberanâ) İbn Râfi ise (Haddesanâ) tabirlerini kullandılar. İbn Râfi dedi ki; Bize Abdürrezzak rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc' haber verdi (Dedi ki): Bana Amr b. Dînâr haber verdi ki Câbir b. Abdillah'ı şöyle derken işitmiş. Kabe bina edilirken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Abbâs taş getirmeye gittiler. Abbâs, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) e. — Taşlardan korunmak için esvabını omuzuna koy! dedi. O da Öyle yaptı. Fakat derhal yere düştü ve gözleri semaya dikildi. Sonra kalkarak; « esvabınıı ver esvabınıı » dedi. Abbâs'da üzerine esvabını kuşattı. İbn Râfi Kendi rivâyetinde: «Boynuna...» dedi; «Omuzuna...» demedi. 798 - Bize Züheyr b. Harb'da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zekeriyyâ b. İshâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Amr b. Dînâr rivâyet etti. Dedi ki; Câbir b. Abidillah'ı şöyle rivâyet ederken işittim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyş'le birlikte Kabe'ye taş taşıyormuş. Üzerinde de esvabı varmış. Amcası Abbâs ona: Ey kardeşim oğlu esvabını çözsen de onu omuzuna taşların altına koysana, demiş. Râvi diyor ki: Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu çözerek omuzunun üzerine koydu. Fakat hemen bayılarak düştü. Artık o günden sonra bir daha çıplak olarak görülmedi. Bu hadis-i Buhârî «Kitâbü's - Salât» ile «Bünyânü'l Kabe» de tahric etmiştir. Vak'a Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çocukluğunda geçmiştir. İbn Battal ile İbn Tîn'in beyanlarına göre Kureyş Kâbe'yi bina ederken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaşı onbeş idi. Hişâm; «Kabe'nin bina edilmesi ile Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Peygamber olarak gönderilmesi arasında beş senelik bir müddet vardır, demiştir. Bir rivâyete göre Kabe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) doğumundan 36 sene sonra bina edilmiştir. Beyhâki; «Kabe'nin bina edilmesi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hatice (radıyallahü anha) ile evlenmesinden öncedir» diyor. Meşhur kavle göre Kureyş Kabe'yi Hazret-i Hatice'nin evlenmesinden 10 sene sonra bina etmiştir. Şu halde Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in o zaman yaşı 35 olur. Nitekim Muhammed b. İshak'ın kavli de budur. İbn İshâk'ın beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) küçüklüğünde görüp geçirdiği ve Allah'ın kendisini muhafaza buyurduğu bazı şeyleri hikâye ederken Şöyle deditir. «Kendimin Kureyş çocuklarının arasında bulunduğumu hatırlarım.. Birbirimize oynamak için taş taşırdık, hepimiz soyunmuş, esvabını boynuna asınış, üzerlerinde taş taşıyorduk, ben de onlarla beraber aynı halde gidip geliyordum. Birden bana birisi bir tokat vurdu, kim olduğunu göremedim. Yalnız canımı yakan bir tokat olduğunu hatırlıyorum. Sonra bana (elbiseni kuşan) dedi, ben de elbisemi alarak kuşandım ve taşları elbisemi kuşanmış olarak arkadaşlarımın arasında ensemde taşımaya başladım.» Süheyli: « İbn İshak'ın bu hadisi sahihse vak'anın iki defa cereyan ettiğine hamledilir. Biri küçüklüğünde biride Kabe yapılırken vuk'u bulmuştur.» diyor. Buhârî ile Müslîm'in tahric etmedikleri bir rivâyette Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir melek inerek esvabını bağladığı bildiriliyor. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in düşüp bayılmasına sebep avret mahallinin açılmasıdır. Bu vak'adan sonra kendileri hiç bir zaman açık saçık görülmemişlerdir. 799 - Bize Saîd b. Yahya el - Emevî rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Osman b. Hakim b. Abbâd b. Huneyf el - Ensârî rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû Ümâmete'bnü Sehl b. Huneyf , Misver b. Mahreme'den naklen haber verdi. Misver Şöyle dedi: Taşımakta olduğum ağır bir taşı getirdim. Üzerimde hafif bir esvab vardı. Taş üzerinde iken esvabını çözülüverdi. Taşı bırakamadım ve (o vaziyette) yerine kadar götürdüm. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Dön de elbiseni al. Çıplak gezmeyin!» buyurdular. Bu hadisleri müslümanların dikkatle okumaları îcâb eder. Müslümanım diyenler bir kere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in «Çıplak gezmeyin» emrine baksınlar. Bir de kendilerinin ve ailelerinin bu günkü hallerini düşünsünler. Ondan sonra söyleyecek bir şey bulabilirlerse lütfen söylesinler. Burada mini etekten, deniz kıyılarındaki üryan ve perişan hallerden bahsederek sözü uzatmaya lüzum görmüyoruz. Müslümanlıktan istifa ederek onunla alâkasını kesenlere ve maruf tabiriyle gayri müslimlere de sözümüz yoktur. Ancak müslümanlara ve müslümanlık iddiasında bulunanlara söylenecek pek çok sözler vardır. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil' münker müslümanların en mümtaz ortak vazifesi olduğuna göre, biz de bu kabilden sayılmak üzere, müslümanları kendi hallerini kontrole davet ediyoruz. Şunu da hatırlatmak isteriz ki «Zamanın icâbı böyle» diye bir kaide olmadığı gibi «Modadır, modaya uymak icab eder» şeklinde bir kaide de yoktur. Bunlar islâm düşmanları tarafından müslümanlar arasına salınmış mikroplar, Tabîr-i âharlâ, zehirli gazlardır. Bu kabilden olmak üzere «Zaman sana uymazsa sen zamana uy.» şeklinde uçurtmalar îcad olunmuş. Bugün bunlar hâşâ emr-i ilâhi imiş gibi dillere destan edilmiştir. Hülâsa İslama taban tabana zıt mânâ taşıyan bu saçmaların islâmda asla yeri yoktur. Müslüman zamana değil Kur'ân'a ve Nebî-i Zîşan Efendimizin hadislerine uymakla mükelleftir. Onlar da müslümanlara açık saçık üryan ve perişan bir halde gezip dolaşmamalarını müslümanlığın vakar ve şerefi ile mütenasip bir şekilde giyinerek avret mahallerini her zaman ve her yerde örtmelerini emretmektedirler. Bu hadisde «Çıplak gezmeyin» buyurulması, çıplak gezmenin haram olduğuna delildir. |