Geri

   

 

 

 

İleri

 

18- Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellemi Refikadan Çocukdan, Babadan ve Bütün İnsanlardan Daha Çok Sevmenin Vucübu ve Onu Bu Derece Muhabbetle Sevmeyene İmansız Denileceği Bâbı

177- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

Dedi ki: Bize İsmail b. Uleyye rivâyet eyledi. H.

Bize Şeybân b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ab-dülvâris rivâyet etti. Her ikisi Abdülâzizden, o da, Enes'den naklen rivâyet ettiler. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Hiç bir kul — Abdülvârisin hadîsinde; bir adam — ben kendisine ehlinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça (Kâmil) iman etmiş sayılamaz.» buyurdular.

Bu hadîsi bir parça lâfız değişikliği ile Buhârî ve Nesâî dâhi tahric etmişlerdir. Rivâyetlerin bazısında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözüne yemin ile başladığı görülüyor. Bundan maksad, sözü te'kid'dir. Mühim bir meselede yemin caizdir.

«İman etmiş sayılmaz» ifadesinden murad: imansız kalır, demek değil, iman-ı kâmille iman etmiş olmaz demektir. Bu hadîsden muradın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) uğurunda can vermek olduğu söylenir. İbn Battal Ebû'z-Zinâd'ın şunları söylediğini kaydeder:

«Bu hadîs Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verilen cevami'u'l-keli'mdendir. Çünkü mahabbet üç kısımdır.

1- İclâl ve ta'zim mahabbeti. Evladın babayı sevmesi gibi

2 - Merhamet ve şefkat mahabbeti. Babanın evladını sevmesi gibi

3- Müşakele ve beğenme mahabbeti. İnsanların birbirini sevmesi gibi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunların hepsini kendinde toplamıştı.»

Kâdi Iyâz diyor ki:

«Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine yardım etmek, şeriatını müdâfaada bulunmak ve onun zamanına yetiştirerek onun uğrunda malını, canını bezletmiş olmayı temenni etmek onu sevinekden maduddur. Bundan anlaşılır ki, imanın hakikati ancak bunlarla tamam olur; ve iman ne zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadru kıymetinin şeref ve mertebesinin her baba ve evladdan, her iyiden ve iyilik yapandan üstün olduğu hakikatine ererse ancak o zaman sahih olur. Buna inanmayıp başkasına i'tikad eden kimse mü'min değildir...»

Ancak Mâlikilerden Ebul-Abbâs Ahmed el-Kurtubi

Kâdi Iyâz’ın bu sözlerine i'tiraz etmiş ve şunları söylemiştir:

«Kâdı'nin sözünün zahiri, bu mahabbeti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ta'zim ve tebcil i'tikadında bulunmaya hamlettiğini gösterir. Bu i'tikad'da bulunmayan bir kimsenin küfüründe şüphe yoksa da bu hadîsden murad, Peygamberimizin büyüklüğünü i'tikad değildir. Çünkü büyüklüğü i'tikad etmek ne mahabbet demektir; ne de mahabbeti istilzam eder. Çok defa insan bir şeyin büyüklüğünü över de onu sevmez. Şu halde kendinde bu sevgiyi bulamayanın İmâm kemâle ermemiş demektir.

Halbuki sahih bir inançla iman eden herkes bu mahabbetten hâli değildir. Amr b. Âs (radıyallahü anh)

«Benim için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha sevgili, benim gözümde ondan daha büyük bir kimse yoktu; ama ona olan ta'zimimden gözüm doya doya ona bakamıyordum.» demiştir, Ömer (radıyallahü anh) dahi bu hadîsi işitince:

«Ya Resûlallah; Sen bana canımdan gayri her şeyden sevgilisin dedikde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Canından da ya Ömer!» buyurmuş; Ömer derhal: «Canımdan da.» demiş; Resul-i Zişan (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şimdi oldu yâ Ömer!» buyurmuşlardır.

Bu mahabbet ise ta'zim i'tikadı değil, kalbin meylidir. Lâkin insanlar bu meyi hususunda bir birlerinden farklıdırlar...»

Müslim sarihlerinden El-Übbî de şu mütaleada bulunmaktadır: «Eğer Kâdi Iyâz, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadrini yükseltmekden onun makam i'tibariyîe yüksekliğini kasdetti ise, dediği gibi buna i'tikadı olmayan bir kimse mü'min değildir. Yok sevgi hususunda yüksekliği murad etti ise «Mü'min değildir» sözünden anlaşılan ma'na kemâli nefyetmektir. (Yani Kâmil mü'min değildir demektir.)

bünkü baba ve oğul sevgisi fıtridir. İnsandan ayrılmaz. Binaenaleyh bil-carz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i

Babasından veya oğlundan çok sevmeyen biri bulunsa biz onun küfrüne kat'î hüküm veremeyiz.

178- Bize Muhammed b. el-Müsennâ ile İbn Beşşar rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti.

Dedi ki: Katâdeyi Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet ederken dinledim. Enes şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sizden hiç biriniz, ben kendisine çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça (İmân-ı kâmille) imân etmiş olamaz.» buyurdular.

Hallâbî diyor ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hadîsi ile tabiî sevgiyi değil, ihtiyarî sevgiyi kasdetmiştir. Çünkü insanın kendini sevmesi bir tabiattır; onu ters çevirmeye imkân yoktur. Hadîsin ma'nası şudur:

«Bana tâat uğrunda nefsini telef etmedikçe ve benim rızamı helâkin pahasına da olsa kendi lıevâ ve hevesine tercih eylemedikçe beni sevme davasında doğruyu söylemiş olmazsın...» Yani iman-ı kâmil sahibi bir mü'minin üzerinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hak ki, babasının, oğlunun ve bütün insanların hakkından daha büyüktür. Çünkü biz ebedi cehennemden ancak onun sayesinde kurtulmuş; hidâyete onun sayesinde ermişizdir...»

Acaba bu hadîsde insanın canı niçin zikredilmemiştir? Halbuki

Teâlâ Hazretleri:

"Peygamber mü'minlere kendi nefislerinden daha Heridir..." buyurmuştur. Binaenaleyh Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i canından daha çok sevmek her mü'minin borcudur? Bu suâlin cevabı şudur: Bir kimsenin nazarında Allah’ın yarattığı en kıymetli hatta çok defa canından bile kıymetli varlık baba ile çocuk olduğundan hadîs-i şe-rifde temsil suretiyle onlar zikredilmişlerdir. Ma'na şudur: «Ben kendisine en sevdiği şeylerden daha sevgili olmadıkça bir kimsenin imânı kâmil olamaz.»

En sevdiği şeylerin içinde bittabi' can da vardır. Sevdiği şeylerin hükmü bu olunca sevmediği peylerin hükmü kendiliğinden anlaşılır.

Yahut müslümanm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i canından daha çok sevmesi icâbettiği başka delillerden ma'lum olduğu için burada can zikredilmemiştir.

Hadîs-i şerifde baba ile çocuk zikredilmiş; anne ile kız zikredilmemişse de çocuk kelimesi hem oğlana hem kıza şâmildir. Annenin zikredilmemesi ya babanın zikrinden anlaşılacağı yahud onun hükmü başka delilden ma'lum olduğu İçindir.

Babanın çocuktan evvel zikredilmesi dahi ekseriyete nazarandır. Yani babalar sayı itibariyle çokturlar. Çünkü her çocuğun babası vardır; îk-kat her babanın çocuğu yoktur.

Babayı ta'zim cihetine bakarak evvel zikretmiş de olabilir. Çocuğıir evvel zikredildiği yerlerde ise şefkat ve merhamet ciheti nazar-ı itibar alınmıştır.