Geri

   

 

 

 

İleri

 

28- Bâb: "And olsun ki, gönderilen kullarımız hakkında (bizim geçmiş bir) sözümüz vardır” (es-Sâffât: 171)

7543 Bize Mâlik, Ebu’z-Zinâd'dan; o da el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah mahlûkaatı yaratmayı hükmettiği (yani tamamladığı) zaman, Arş'nın üstünde, yanında bulunan bir kitâbda tesbît edip: Şübhesiz benim rahmetim, gadabımın önüne geçmiştir, diye yazdı" buyurmuştur.

7544-.....Zeyd ibn Vehb şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Mes'ûd' (radıyallahü anh)'dan işittim: Bize kendisi doğru söyleyici, kendisine de doğru bildirilen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle tahdîs etti: "Sizden herbirinizin yaratılışı, ana ve baba maddeleri, anasının karnında kırk gün ve kırk gece toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde mudğâya, yani bir çiğnem ete dönüşür. Sonra ona bir melek gönderilir de, ona dört kelâmı yazmasına izin verilir. Melek de (ezelde takdîr olunan mukadder hükümlerden), onun rızkını, ecelini, işini, şakî ve saîd olduğunu yazar. Sonra ona ruh üfler. Sizden herhangibiriniz kendisi ile cennet arasında ancak bir zira' mesafe oluncaya kadar cennet ehlinin ameli ile amel eder. Sonunda (meleğin ana karnında yazdığı) yazı onun önüne geçer de bunun üzerine o kişi cehennem ehlinin ameliyle iş yapar ve cehenneme girer. Yine sizden biriniz kendisiyle cehennem arasında bir zira' mesafe oluncaya kadar hep cehennem ehlinin işini işler, sonunda (meleğin ana karnında yazdığı) yazısı onun önüne geçer de artık cennet ehlinin işini yapar ve cennete girer".

7545 Bize Amr ibnu Zerr tahdîs etti: Ben babam (Zerr ibn Abdillah ibn Zurâre el-Hemedânî)'den işittim, o Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan olmak üzere şöyle tahdîs ediyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Yâ Cibril! Senin bizi şu ziyaretinden daha çok ziyaret etmene ne mâni' oluyor?" diye sormuştu.

Bunun üzerine şu âyet indi: "Biz (elçiler) senin Rabb’inin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzde, ardımızda ve ikisinin arasında ne varsa hepsi O'nundur. Senin Rabb’in unutkan değildir" (Meryem: 64).

ibn Abbâs: İşte bu kelâm, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e cevâb oldu, demiştir.

7546 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (bir gün) Rasûlüllah'la beraber Medine'deki tarlalar içinde yürüyordum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hurma dalından bir deyneğe dayanıyordu. Derken Yahûdîler'den bir topluluğa uğradı. Onların birtakımı diğer takımına:

— O'na ruhtan sorun, dedi. Bir takımı da:

— O'na ruhtan sormayın, dediler.

Netîcede Rasûlüllah'a ruhtan sordular. Rasûlüllah deyneği üzerine dayanarak dikeldi. Ben arkasında bulunuyordum. Ve ben Kendisine vahy indirilmekte olduğunu düşündüm. Sonunda Rasûlüllah "Sana ruhu sorarlar. De ki: Rûh, Rabb’imin ermindendir. Size az bir ilimden başkası verilmemiştir” (el-İsrâ: 85) âyetini söyledi.

Bunun üzerine onların bâzısı, diğerlerine:

— Biz size, O'na birşey sormayınız! demiştik, dediler.

7547 Bize Mâlik, Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A’rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Azîz ve Celîl olan Allah, ancak kendi yolunda cihâd etmek düşüncesi ve (Kur'ân'da gelen) kelimelerinin tasdiki niyeti kendisini cihâda çıkarıp da kendi yolunda cihâd eden mücâhide; ya (şehîdlik suretiyle) onu cennete girdirmeyi veya sevâb ve ganimetle beraber içinden çıktığı meskenine salimen döndürmeyi tekeffül etmiştir”.

7548 Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de:

— Kimi adam hamiyyet için (yani şerefini korumak için) mukaatele eder, kimisi yiğitlik derecesi için mukaatele eder, kimisi de gösteriş için mukaatele eder. Şu hâlde bunların hangisinin mukaatelesi Allah yolundadır? diye sordu.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Her kim Allah'ın kelimesi (yani Tevhîd kelimesi) daha yüce olsun diye kıtal ederse, işte onunkisi Allah yolundadır" buyurdu.