15- Devlet Me'mûrunun, Kendisine Hediye Verilmesi İçin Hîle Yapması (nın Çirkinliği) Bâbı7065 Ebû Humeyd es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Esed kabilesinden İbnu Lutbiyye denilen bir adamı Suleym oğulları'nın sadakalarını toplamaya me'mûr etti. Bu adam vazifesini yapıp geldiğinde, Rasûlüllah bunu hesaba çekti. Bu zât: — (Yâ Rasülallah!) Şu sizin zekât malınızdır, bu da bana verilen hediyedir! dedi. Rasûlüllah cevaben: — " (Acâib!?) Sen doğru söyleyen bir adam isen, babanın, ananın evinde otursaydın da sana hediyen gelir miydi, görseydin!" buyurdu. Sonra Rasûlüllah bize bir hutbe yaptı da bunda Allah'a hamd edip, O'nu güzel sıfatlarla övdükten sonra "Amma ba'du" diyerek şöyle buyurdu: — "Ben içinizden birisini, Allah'ın bana havale buyurduğu bir işe me'mûr ta'yîn ediyorum da, o bana gelip hesâb verirken (sıkılmadan) 'Şu sizin zekât malınızdır, bu da benimdir; bana hediye verilmiştir!' diyor! (Bu ne hâl?) Bu adam babasının, anasının evinde otursaydı, kendisine hediyesi gelir miydi, yoksa gelmez miydi, bir kerre görseydi! Allah'a yemîn ederim ki, sizden bir kimse hıyanet edip de Beytu'l-Mâl'den hakkından başka birşey alırsa, muhakkak kıyâmet gününde o adam çaldığı malı boynuna yüklenerek Allah'a kavuşacaktır. Sakın ben sizden herhangibirinizi inlemesi olan bir deveyi, yahut böğürmesi olan bir sığırı, yahut melemesi olan bir davarı boynunda taşıyarak Allah'a kavuştuğunu görüp tanımayayım!" Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki elini koltuk altı beyazlığı görülünceye kadar kaldırarak: — "Yâ Allah! Emirlerini tebliğ ettim mi?" buyuruyordu. Ben bunu gözümle gördüm, bu hutbeyi de kulağımla işittim. 7066 Ebû Râfi' (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Komşu komşuya en haklı şefî'dir" buyurdu, demiştir. Ve insanların bâzısı şöyle dedi: Bir kimse yirmibin dirhem mukaabilinde bir ev satın almak istese, şuf ayı düşürmek üzere hile yapmasında be's yoktur. O kimse yirmibin dirheme evi satın alır, satıcıya 9999 dirhem nakid öder ve yine satıcıya yirmibinden kalan mukaabilinde bir dînâr öder. Eğer şefî' bu evi şuf a sebebiyle akid yapılan bedel olan 20 bin mukaabilinde almak isterse ne a'lâ! Yoksa yani 20 bin dirhem almaya râzı olmazsa, artık bu şefî'e, şuf’anın düşmesinden dolayı ev üzerinde hiçbir yol yoktur (çünkü üzerinde akid yapılan bedeli vermekten çekinmiştir). Eğer ev, satıcıdan başkası için hakk edilmiş bir mal olarak meydana çıkarsa, müşteri satıcıya ödediği şeyi geri alır. Ki o da 9999 dirhem ile bir dinardır. Çünkü satılan şey, başkası için hakk edilmiş bir mal olduğu zaman, satıcı ile müşterî arasında vâki' olan ev hakkındaki sarf (yani muamele) bozulur. Eğer ev başkasının hakkı Akmadığı hâlde bu evde bir ayıp bulursa, bu takdirde o kimse evi 20 bin dirhem karşılığında ona geri verir. Buhârî: Ebû Hanîfe (radıyallahü anh), müslümânlar arasında bu aldatmayı, yani hileyi caiz kıldı, dedi. Yine Buhârî şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Müslümâmn satışı hastalıklı olmaz, satılan şey pis olmaz ve (kötü bir iş, gizleme gibi) bir gaile ve helak olmaz" buyurmuştur. 7067 Sufyân es-Sevri şöyle demiştir: Bana İbrâhîm ibnu Meysere, Amr ibnu'ş-Şerîd'den şöyle tahdîs etti: Ebû Râfi' (radıyallahü anh), Sa'd ibn Mâlik'e, onun evinin bitişiğindeki bir eve dörtyüz miskâl bedel istedi ve: — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den "Komşu komşunun yakınlığına en haklıdır" buyururken işitmiş olmayaydım, bu evi sana vermezdim, dedi. |