3- Bâb: Zekâtta Hileleri Terketmeyi Beyân Ve "Zekât Artar Ve Eksilir Korkusuyla Toplu Bulunan (Zekât Malları) Arası Ayrılmaz, Dağınık Bulunanların Arası da Birleştirilmez" Hakkındadır7041 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Ebû Bekr, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın takdir buyurduğu zekât mikdârlanna dâir Enes ibn Mâlik'e bir mektûb yazdı da, bunda "Zekât (artar ve eksilir) korkusuyla dağınık olan zekât malı bir araya toplanmaz, toplu bulunanların arası da ayrılıp dağıtılmaz" buyurdu. 7042 Bize İsmâîl ibnu Ca'fer, Ebû Süheyl'den; o da babası Mâlik ibn Ebî Âmir'den; o da Talha ibn Ubeydillah (radıyallahü anh)'tan şöyle tahdîs etti: Başının saçı darmadağın bir bedevi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzuruna geldi de: — Yâ Rasûlallah! Allah'ın benim üzerime namazdan neyi farz kıldığını, bana haber ver! dedi. Rasûlüllah: — "Beş vakit namaz farz kıldı, ancak kendiliğinden birşey kılabilirsin" buyurdu. Bedevî: — Allah'ın benim üzerime oruçtan neyi farz kıldığını haber ver! dedi. Rasûlüllah: — "Ramazân ayında oruç tutmayı farz kıldı, ancak kendiliğinden de bir mikdâr oruç tutabilirsin" buyurdu. Bedevî: — Allah'ın bana zekâttan neyi farz kıldığını haber ver! dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da ona İslâm'ın şerîatlerini haber verdi. Bedevî: — Sana (umûmî peygamberlik) ikram eden Allah'a yemîn ederim ki, ben kendiliğimden gönüllü olarak hiçbirşey yapmam ve Allah'ın bana farz kılmış olduğu hiçbirşeyi de eksik yapmam! dedi. Rasûlüllah: — "Eğer doğru söylüyorsa felah buldu -yahut: Eğer doğru söylüyorsa cennete girdi-" buyurdu. Ve insanların bâzısı: Yüzyirmi devede üç yaşına basmış iki deve zekât vardır. Eğer develerin sahibi bilerek bu yüzyirmi deveyi (zekât yılı dolmadan evvel kesmek suretiyle) helak eder yahut hibe eder yahut zekâttan kaçmak için bu develerde bir hîle yaparsa, artık ona hiçbir zekât yoktur, demiştir. 7043 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden birinizin (zekâtı verilmeden saklanılmış) hazîneniz, kıyâmet gününde çok zehirli erkek bir yılan (suretinde) olur. Sahibi ondan kaçar, o da sahibini ister ve: Ben senin (dünyâdaki) hazînenim! der durur". Rasûlüllah buyurdu ki: "Vallahi o yılan devamlı sahibini arayıp, onun ardından ayrılmaz. Nihayet mal sahibi elini uzatır da kendi elini onun ağzına verip yutturur". 7044- Ve yine Rasûlüllah: "Hakkını, yânı zekâtını vermeyen deve sahibine de kıyâmet günü o develer kendisine saldırtılır da, onlar tabanları ile sahibinin yüzü üstüne basıp çiğnerler" buyurdu. Ve insanların bâzısı: Bir adam çok develeri olup da kendisine zekât vâcib olacağından korkarak bu develerini, onların benzeri olan başka develerle yahut koyunlarla yahut sığırlarla satsa yahut zekât yılı dolmadan bir gün önce zekâttan kaçmak için onları bir hîle yaparak dirhemlerle, yânı paralarla satsa, o kimsenin üzerine zekâttan birşey yoktur, dedi. Halbuki o yine: Bu develerin sahibi eğer zekât yılı tamam olmadan bir gün yahut altı ay -bir zabtta: Bir sene- önce develerinin zekâtlarını verirse, bu vermesi de onun zekâtına kâfi olur, demektedir . 7045 Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah ibn Utbe'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Sa'd ibn Ubâde el-Ensârî (radıyallahü anh), anası üzerinde bir nezr bulunduğunu ve anası bu nezrini yerine getiremeden vefat ettiğini zikredip, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan bunun fetvasını istedi. Rasûlüllah da ona: "Anan adına o nezri yerine getir!" buyurdu. Ve insanların bâzısı (yani Ebû Hanîfe): Develer yirmi sayısına ulaşınca, onlarda dört koyun zekât vardır. Eğer develerin sahibi bu develeri zekât yılı tamam olmadan evvel hibe eder yahut zekâtı düşürmek için bir hîle yaparak veya zekâttan kaçarak onları satarsa, üzerine zekât olmaz (Çünkü malın aynı zekât yılından önce kendisinden zail olmuştur). Eğer develeri (kesmek gibi bir yolla) helak eder ve develer ölürse, yine böyledir, o kimseye malı hakkında birşey yoktur . |