1- Bâb: Ve Yüce Allah'ın şu kavli: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezası, içinde ebedî kalıcı olmak üzere cehennemdir. Allah ona gadab etmiştir, ona la'net etmiştir ve ona çok büyük bir azâb hazırlamıştır" (en-Nisâ: 93)6945 Amr ibn Şurahbîl şöyle demiştir: Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle dedi: Bir adam: — Yâ Rasûlallah! Allah katında hangi günâh en büyüktür? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Allah seni yarattığı hâlde Allah'a bir benzer çağırmandır" buyurdu. O adam: — Sonra hangi (günâh büyüktür)? diye sordu. Rasûlüllah: — "Sonra beraberinde yemek yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir" buyurdu. O zât: — Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedi. Rasûlüllah: — "Sonra komşunun eşiyle zina edişmendir" buyurdu. Azîz ve Celîl olan Allah, bunların tasdîki olmak üzere şu âyetleri indirdi: ('Onlar ki, Allah 'ın yanına başka bir tanrı daha (katıp) tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezaya çarpar. Kıyâmet günü de azâbı katmerleşir ve o azabın içinde hor ve hakîr ebedî bırakılır" (el- Furkaan: 68-69). 6946 İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Mü'min kişi, kendisine haram bir kan bulaşmadıkça dâima dîninden (mülhem olduğu) bir genişlik içindedir" buyurdu. 6947 Bize îshâk tahdîs etti: Ben babam Saîd ibn Amr'dan işittim, şöyle tahdîs ediyordu: Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh): Nefsini içine atan kimseler için hiçbir çıkış ve kurtuluş olmayan işlerin helak edicilerinden biri, kan dökmeye halâl kılıcı bir hakk olmaksızın, haram kan dökmektir, demiştir. 6948- Bize Ubeydullah ibn Mûsâ, el-A'meş'ten; o da Ebû Vâil'den tahdîs etti ki, Abdullah (ibn Mes'ûd-radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — " (Kıyâmet gününde) insanlar arasında verilecek ilk hüküm, kan da'vâları hakkındadır" buyurdu, demiştir. 6949 Bize Atâ ibn Yezîd tahdîs etti. Ona da Ubeydullah ibn Adiyy tahdîs etti. Ona da Zuhre oğulları'nın yeminli dostu olan el-Mıkdâd ibn Amr el-Kindî tahdîs etmiştir. Bu zât, Bedir'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hazır bulunmuştu; o şöyle demiştir: Bir kerresinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: — Yâ Rasûlallah! Ben bir kâfirle karşılaşsam, onunla vuruşsak da o benim elimi kılıcı ile vurup koparsa, sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa da "Ben Allah için müslümân oldum ("Lâ ilahe ille’llâh")" dese, onu bu tevhîd kelimesini söyledikten sonra öldürebilir miyim? dedim. Rasûlüllah: — "Hayır sen onu öldürme!" buyurdu. — Yâ Rasûlallah! O benim iki elimden birisini kesti kopardı da, tevhîd kelimesini elimi kopardıktan sonra söyledi, ben onu öldürebilir miyim? dedim. Rasûlüllah: — "Sakın onu öldürme! Eğer öldürürsen o senin onu öldürmezden evvelki vaziyetindedir! (Çünkü müslümân olmuş kanı ma'sûmdur.) Sen de onun söylediği tevhîd kelimesini söylemezden evvelki vaziyetindesin (çünkü kanın kısas ile mübâh olmuştur)" buyurdu. 6950- Ve Habîb ibn Ebî Amrete, Saîd ibn Cubeyr'den söyledi ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mıkdâd'a: — "Ey Mıkdâd! Mü'min bir kişi, kâfirlerden meydana gelen kavminin beraberinde îmânını gizlese de (selâmete erişince) îmânını açığa çıkarsa, bunun üzerine sen de onun (îmânına i'timâd etmeyerek) öldürsen (bu doğru olmaz). Nitekim sen de hicretten önce Mekke'de îmânını böyle gizliyordun!" buyurdu. |