Geri

   

 

 

 

İleri

 

41- Bâb: “Allah'a kavuşmayı arzu eden kimseye Allah da kavuşmasını sever".

6586 Bize Katâde, Enes ibn Mâlik'ten; o da Ubâde ibnu's- Sâmit (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

— "Her kim Allah'a kavuşup görmeyi arzu eder severse, Allah da ona kavuşup görmeyi sever. Her kim de Allah 'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."

Âişe yahut Peygamber’in kadınlarından biri:

(Yâ Rasûlallah!) Bizler ölümden elbette hoşlanmayız! dediler.

Peygamber, kadınlara:

— "Ölüm sizin bildiğiniz gibi değil, lâkin bu şöyledir: Mü 'mine ölüm hâli gelince, Allah'ın o kuldan hoşnûdluğu, Allah'ın ikram ve ihsanı ile müjdelenir. Bu müjde üzerine artık mü'mine (ölüm gibi) kendisini karşılayacak hâllerden daha sevimli birşey olamaz. O anda mü'min Allah'a kavuşmayı arzu edip ister, Allah da mü'min kuluna kavuşmayı sever. Fakat kâfir öyle değildir: Ona ölüm hâli hazır olduğunda, Allah'ın azâbı ve ukubeti müjdelenir. O anda kâfire, önündeki ölüm gibi hâllerden daha çirkin bir hâl olamaz. Bu suretle kâfir, Allah'a kavuşmayı fena görür, Allah da onunla buluşmayı çirkin görür."

Bu hadîsi Ebû Dâvûd Süleyman et-Tayâlisî ile Amr ibnu Merzûk, Şu'be'den kısaltarak rivayet ettiler.

Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den; o da Zurâre ibn Ebî Evfâ'dan; o da Sa'd ibn Hişâm'dan; o da Âişe'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere söyledi.

6587 Bize Ebû Usâme, Bureyd'den; o da Ebû Burde'den; o da Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmayı sevmezse, Allah da onunla buluşmayı istemez" buyurmuştur.

6588  İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu’l-Müseyyeb ile Urvetu'bnu'z-Zubeyr, ilim ehlinden birçok adamlar içinde haber verdiler ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sıhhatte iken:

— "Hiçbir peygamberin ruhu, cennetteki durağını görmedikçe kabzolunmaz. Sonra (ölümle hayât arasında) muhayyer kılınır" buyurur dururdu.

Hastalanıp ruhu kabzolunmak zamanı gelince, başı benim dizimin üstünde bulunduğu bir sırada kendisine bir süre baygınlık geldi. Sonra ayıhnca gözünü tavana doğru dikti. Sonra:

— "Yâ Allah, en yüksek refiki isterim" diye duâ etti. Bunun üzerine ben: "Artık Rasûlüllah şimdi bizleri ihtiyar etmiyor" dedim. Ve bildim ki, Rasûlüllah’ın bu duası sıhhatli zamanında bize söyleyegeldiği haber (in kendisinde tecellîsi)dir.

Âişe: Peygamber’in tekellüm ettiği en son kelime, işte bu "Allâ-humme er-Refîkal-Alâ" duası oldu, demiştir.