17- Bâb: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ve Sahâbîlerinin Yaşayışları Nasıldı Ve Onların Kendilerini Dünyâ Ni'metlerı Ve Lezzetlerinden Uzaklaştırmaları6529- Ebû Nuaym Fadl ibn Dukeyn, bu hadîsin yarısından bir kısmını tahdîs etti. Bize Omer ibnu Zerr tahdîs etti. Bize Mucâhid ibn Cebr tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle der idi: Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki, muhakkak ben (bazen) açlıktan karnımı yere dayardım, bazen de açlıktan karnıma taş bağlardım. Bir gün ben (Rasûlüllah ile sahâbîlerinin mescidden) çıkıp gittikleri yol uğrağı üzerine (aç ve mecalsiz) oturdum. Bu sırada Ebû Bekr geçti. Ona Allah'ın Kitâbı'ndan bir âyet sordum. Bu soruşum ancak (beni doyurmak üzere) kendisini ta'kîb etmemi istemesi içindi. Fakat geçti gitti; ümîd ettiğim çağırmayı yapmadı. Sonra Omer uğradı. Ona da Allah'ın Kitâbı'ndan bir âyet sordum. (Maksadım âyeti öğrenmek değildi, çünkü âyeti ben iyi biliyordum.) Yine Omer'in (beni doyurmak üzere) benim kendisini ta'kîb etmemi istemesi içindi. Omer de geçti gitti, benim ümîd ettiğim çağırmayı yapmadı. Sonra bana Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem) uğradı ve beni gördüğü zaman, bendeki hâlsizliği ve yüzümdeki açlık alâmetini anladı da gülümsedi. Sonra bana: — "Yâ Ebâ Hırr!" dedi. Ben de: — Lebbeyke yâ Rasûlallah ( = Buyur, emrine hazırım yâ Rasûlallah)! dedim. Rasûlüllah: — "Ardımsıra gel!" buyurdu, yürüdü. Ben de O'nu ta'kîb ettim. Eve girdi. Ben de izin istedim. Bana da izin verildi. Rasûlüllah girdiğinde bir bardak içinde süt buldu. — "Bu süt nereden geldi?" diye sordu. — Onu Sana fulân kimse yahut fulân kadın hediye etti dediler. Rasûlüllah da bana: — "Yâ Ebâ Hırr!" diye seslendi. Ben de: — Buyur yâ Rasûlallah, emrine hazırım! dedim. — "Haydi Suffa ehline git de onları bana çağır!" buyurdu. Ebû Hureyre dedi ki: Suffa ehli, İslâm konuklan idiler. Sığınacak aileleri, malları ve dayanacak bir kimseleri yoktu. Rasûlüllah bir sadaka geldiğinde, sadaka malını onlara gönderirdi. Kendisi sadaka malından birşey almazdı. Bir hediye geldiğinde de bunu Suffa ehline gönderirdi. Hediyeden kendisi de alır ve Suffa ehlini onda ortak yapardı. Ebû Hureyre dedi ki: Suffa ehlini (süt ziyafetine) çağırmak bana fena geldi. (Kendi kendime) dedim ki: "Suffa halkı içinde şu bir bardak süt nedir ki! Lâyık olan, şu sütten bana bir yudum isabet etmeli idi de kuvvet kazanmalı idim. Da'vet edilmelerine me'mûr olduğum Suffa halkı şimdi gelip onlara dağıttığında, bu bir bardak sütten bana ne düşecek?" diye endişeleniyordum. Fakat Allah'a ve Rasûlü'ne itaatten başka çâre yoktu. Bu sebeble gittim, Suffa halkını da'vet ettim. Geldiler, izin istediler, izin verilmesi üzerine evin içinde baştan başa yerlerini aldılar. Bunun üzerine Rasûlüllah bana: — "Yâ Ebâ Hırr!" diye seslendi. Ben de: — Buyur yâ Rasûlallah! Emrine hazırım! dedim. Rasûlüllah: — "Şu süt bardağını al, konuklara ver!" buyurdu. Ben de bardağı alıp vermeğe başladım. Bir kişiye veriyordum, o kanıncaya kadar içiyordu, sonra bardağı bana veriyordu. Ben de bardağı alıp diğer bir kişiye veriyordum. O da kanıncaya kadar içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Bu suretle bütün halk kana kana içip bardağı bana vererek tâ Rasûlüllah'a kadar gelip dağıtım işi sona erdi. Artık da'vetlilerin hepsi süte kanmışlardı. Şimdi süt bardağını Rasûlüllah aldı, elinde tutarak bana bakıp gülümsedi ve: — "Yâ Ebâ Hırrl" buyurdu. Ben de: — Emret yâ Rasûlallah, emrine hazırım! dedim. Rasûlüllah: — "Süt içmedik bir ben, bir de sen kaldın!" buyurdu. Ben de: — Doğru buyurdun yâ Rasûlallah! dedim. Rasûlüllah bana: — "Haydi otur da iç!" buyurdu. Ben de oturup içtim. Rasûlüllah tekrar: — "İç!" buyurdu. Ben de içtim. Rasûlüllah tekrar: — "İç!" diye emrediyordu (Ben de içiyordum). En sonu: — Yâ Rasûlallah! İçemiyeceğim! Seni hakk ile gönderen Allah'a yemîn ederim ki, süt gidecek bir yol bulamam! dedim. — "Öyle ise bardağı bana ver!" buyurdu. Ben de verdim. Rasûlüllah da Allah'a hamd etti ve Besmele çekip geri kalan sütü içti. 6530 Bize Kays ibn Ebî Hazım tahdîs edip şöyle dedi: Ben Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh)'tan işittim, şöyle diyordu. Muhakkak ki, ben Allah yolunda ilk ok atan Arab mücâhidiyim. Ben kendimizi pek iyi bilirim ki, biz, Allah yolunda gaza ettiğimiz sıra huble ağacı ve şu semer ağacı denilen dikenli bâdiye ağaçlarının yapraklarından (ve yemişlerinden) başka yiyeceğimiz yoktu. Ve herbirimiz muhakkak davarların gübre çıkarışı gibi hiç birbirine karışmayan kuru gübre çıkarır olmuştuk. Sonra görüyorum ki, Esed oğulları kabilesi bana İslâm hükümleri ve âdabı üzerine öğretme ve doğrultma yapar oldular. (İslâm'daki öncülüğümle beraber dîn rükünlerini bana Esed oğulları öğretmeğe kalkarsa) o takdirde ben ziyan etmiş, geçmişte yaptığım çalışmalarım da zayi' olmuş gitmiştir!. 6531 Âişe (r. anha): Medine'ye geldiğinden vefatı zamanına kadar Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in aile halkı üç gün arka arkaya buğday ekmeğinden karnını doyurmadı, demiştir. 6532 Âişe (r. anha): Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in aile ferdleri bir günde iki öğün yemek yemedi; yediği iki öğünden biri muhakkak hurma idi, demiştir. 6533 Âişe (r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın döşeği tabaklanmış deriden idi, içi de hurma lifi dolu idi, demiştir. 6534 Bize Katâde tahdîs edip şöyle dedi: Biz (Basra'da) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'in yanına giderdik, ekmekçisi yanıbaşında ayakta dururken bize: — Yiyiniz, ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Allah'a kavuşuncaya kadar ne inceltilmiş hâlis buğday unundan yapılmış yufka ekmeği gördüğünü, ne de gözüyle kızartılmış davar gördüğünü bilmiyorum, dedi. 6535 Âişe (r. anha): Üzerimize ay gelir geçerdi de evimizde yemek pişirecek bir ateş yakmazdık. Bizim yemeğimiz, sâdece hurma ile sudan ibaretti. Ancak bize bir parça et verilmesi müstesna, demiştir. 6536 Âişe (r. anha), Urve'ye hitaben: — Ey kızkardeşimin oğlu! Biz Peygamber ailesi iki ay içinde üç hilâl görürdük de RasûIullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın evlerinde bir ateş yakılmazdı, demişti. Urve de: — Teyzeciğim, sizleri ne yaşatırdı? diye sorunca da: — İki siyah şey: Hurma ile su! diye cevâb verip şunu ilâve etmiştir: — Ancak Rasûlüllah'ın Ensâr'dan birtakım komşuları vardı. Bu komşuların da sağımlı develeri olurdu. Onlar evlerinden bu sağımlı develerden sağıp geri vermek üzere Rasûlüllah'a ariyet verirlerdi de, böylece onların sütlerini bize içirirlerdi, demiştir. 6537 Ebû Hureyre (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allâhumme urzuk âle Muhammedin kûten (= Yâ Allah! Muhammed ailesine geçinecek kadar rızk ihsan eyle)" diye duâ ederdi, demiştir. |