Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Fakirliğin Fazileti Bâbı

5524 Sehl ibn Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanından bir adam geçti. Rasûlüllah yanında oturmakta olan bir adama:

— "Şu adam hakkındaki görüşün nedir?" diye sordu. O adam:

— Bu, insanların eşrafından (şeriflerinden) bir adamdır. Vallahi bu zât bir kadınla nikâhlanmaya tâlib olsa nikâh olunmaya; birisi hakkında şefaat etse şefaati kabul edilmeye lâyık bir kimsedir, dedi.

Rasûlüllah sükût etti. Sonra oradan diğer bir adam daha geçti. Rasûlüllah yine yanında oturana:

— "Bu adam hakkındaki re'yin, görüşün nedir?" diye sordu. O da:

— Yâ Rasûlallah! Bu, müslümânların fakirlerinden bir adamdır. Bu, bir kadınla nikâhlanmaya tâlib olsa, nikâh olunmamaya; birisi hakkında şefaat ederse şefaati kabul edilmemeye; bir re'y söylerse sözü dinlenmemeye lâyık bir kimsedir, dedi.

Bunun üzerine Rasûlüllah:

— "İşte bu (fakîr) zât, öteki zengin gibi dünyâ dolusu insandan hayırlıdır!" buyurdu.

6525 el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Vâil'den işittim, şöyle dedi: Bizler Habbâb (radıyallahü anh)'a hasta ziyaretine gitmiştik. O şöyle dedi:

— Bizler Allah rızâsını isteyerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraber Medine'ye hicret ettik. Artık ecir ve mükâfatımız (va'di gereği) Yüce Allah üzerine vâki' olmuştur. Biz Muhâcirler'den bâzı kimseler bu hicretin dünyâ ücretinden (ganimetlerden) hiçbirşey almadan geçip gittiler. İşte onlardan biri de Mus'ab ibn Umeyr'dir. Mus'ab, Uhud günü şehîd edildi ve arkasında çizgili yün bir kumaştan başka birşey bırakmadı. Biz o tek kumaş ile onu kefenlemeye çalıştık. Başını örttüğümüz zaman ayakları meydana çıkıyor, ayaklarını örttüğümüzde başı meydana çıkıyordu. (Bu yokluk karşısında) Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de ızhır otundan bir mikdâr koymamızı emretti. Biz Muhâcirler'den kimi de hicretin meyvelerini toplama zamanına ulaştı ve o şimdi bu meyveleri toplamaktadır!.

6526 Bize Ebû Recâ, İmrân ibn Husayn (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben (Mi'râc gecesi) cennete üzerinden baktım da, cennet ehlinin çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme de baktım. Cehennemdekilerin çoğunu da kadınlar gördüm!" buyurmuştur.

Bu hadîsi rivayet etmekte Ebû Recâ'ya Eyyûb es-Sahtıyânî ile Avf el-A'rabî mutâbaat etmişlerdir.

Dahr ile Hammâd ibnu Necîh de Ebû Recâ'dan; o da İbn Abbâs'tan olmak üzere söylemişlerdir.

6527 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ölünceye kadar yüksek bir masa üzerinde yemek yemedi, yine ölünceye kadar inceltilmiş (hâlis buğday unundan) yufka ekmeği de yemedi, demiştir.

6528 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Vallahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti. Öyle bir hâlde ki, o zaman benim rafımda herhangi bir ciğer sahibinin yiyeceği yarım vesk arpadan başka birşey yoktu. Ben, bana âid olan bu raf içindeki arpadan yemeğe devam ettim. Nihayet bunu yemek bana uzun geldi de, ben o arpayı ölçtüm, sonra tükendi.