Geri

   

 

 

 

İleri

 

19- Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı: "Onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için Sükûnettir... " (et-Tevbe: 103).

Ve kendinden başka bir (dîn yahut neseb) kardeşine duâ tahsis eden kimsenin zikri.

Ebû Mûsâ el-Eş'arî de: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Allah! Ubeyd'e, (yânı) Ebû Âmir'e mağfiret eyle!" diye duâ etti. (Benim için de:) "Yâ Allah! Abdullah ibn Kays lehine günâhını mağfiret eyle!" dedi.

6405  Bize Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde Hayber gazvesine çıkmıştık. Giderken kaafileden bir adam (Âmir ibnu'l-Ekva'a):

— Yâ Âmir! Bize kısa vezinli şiirlerinden biraz işittirsen! dedi. Bu istek üzerine Âmir, bineğinden indi de onların develerini şu şiirini hatırlatıp söyleyerek yürütüyordu:

Tallahi levlâ'llâhu ma'htedeynâ Velâ tasaddaknâ velâ salleynâ..... ve bundan sonraki mısraları söylüyordu.

Yahya el-Kattân: Yezîd ibn Ebî Ubeyd bundan başka bir şiir de zikretti, lâkin ben onu ezberimde tutamadım, demiştir. Rasûlüllah:

— "Şiir inşâd edip develeri yollandıran kimdir?" diye sordu. Sahâbîler:

— Âmir ibnu'l-Ekva'dır! dediler. Rasûlüllah:

— "Allah Âmir'e rahmet eylesin!" diye duâ etti. Kaafileden bir adam (Omer ibnu'l-Hattâb):

— Yâ Rasülallah! Keşki Âmir'le (onun şiir ve yiğitliğiyle) bizleri faydalandırsaydın! dedi.

Nihayet Hayber'de ordu saff bağlayıp Yahûdîler'le harb ettikleri sırada Âmir, kendi kılıcının keskin tarafı kendisine isabet etti ve bu yaradan şehîd oldu. (Hayber'in fethedildiği gün) akşam olunca sahâbîler pekçok ateşler yakmışlardı. Rasûlüllah:

— "Bu ateşler nedir? Neyin üzerine yakıyorsunuz?" diye sordu.

Sahâbîler:

— Evcil eşeklerin etlerini pişirmek üzere! diye cevâb verdiler. Rasûlüllah:

— "O tencereler içinde olan etleri dökünüz, kapları da kırınız!" buyurdu.

Sahâbîler'den bir adam:

— Yâ Rasülallah! İçlerindeki etleri döküp kaplarını yıkasak olmaz mı? diye sordu.

Rasûlüllah:

— "Yâhud öyle yapınız!" buyurdu.

6406  Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in âdeti, kendisine bir adam bir sadaka getirdiği zaman, onun için:

— "Yâ Allah! Fulân ailesine salât eyle!" diye duâ ederdi. Babam Ebû Evfâ da Peygamber'e kendi sadakasını getirdiği zaman, onun için de;

— "Yâ Allah! Ebû Evfâ ailesine salât eyle!" diye duâ etti.

6407 Kays ibn Ebî Hazım şöyle demiştir: Ben Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim, o şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

— " (Ey Cerîr!) Şu Zu'l-Halasa'dan beni rahata kavuşturmaz mir sın?" buyurdu. O, dikili putlar için yapılmış bir bina idi ki, ona ibâdet ediyorlar ve "el-Ka'betu’l-Yemâniyye" diye isim veriyorlardı.

Cerîr dedi ki: Ben:

— Yâ Rasûlallah! Ben at üzerinde sabit duramayan bir adamım! dedim.

Bunun üzerine Rasûlüllah göğsüme vurdu da:

— "Yâ Allah! Sen Cerîr'i at üzerinde sabit tut ve onu hâdî ve mehdi kıl!" diye duâ etti.

Cerîr dedi ki: Müteakiben ben kavmim olan Ahmes kabilesinden elli süvârî'nin başında Zu'l-Halasa'ya doğru yola çıktım. -Bazen râvî Sufyân ibn Uyeyne: "Kavmimden bir topluluk içinde hareket ettim" dediğini söylemiştir.- Sonunda Zu’l-Halasa'ya vardım ve onu yaktım. Sonra Peygamber'e geldim ve:

— Yâ Rasûlallah! Vallahi ben Sen'in huzuruna muhakkak o put evini uyuz deve gibi bıraktıktan sonra geldim! dedim.

Bu sözüm üzerine Rasûlüllah Ahmes kabilesine ve süvarilerine duâ etti.

6408 Katâde şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Annem Ümmü Suleym, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e:

— Bu Enes, Sen'in hizmetçindir! dedi. Peygamber:

— "Yâ Allah! Sen bu çocuğun malını ve zürriyetini çoğalt, ona verdiklerinde kendisi lehine bereketler ihsan eyle!" diye duâ etti.

6409 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde Kur'ân okumakta olan bir adamın sesini işitti de: "Allah ona merhamet eyleşin! Yemin olsun o bana, fulân ve fulân sûrede düşürmüş olduğum şu ve şu âyetleri hatırla'mıştır" bıyurdu.

6410 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Huneyn harbi sonunda- bir ganîmet taksimi yapmıştı. Bu sırada (câhil bedevi) bir adam:

— Şübhesiz bu, kendisinde Allah'ın rızâsı kasdolunmayan bir taksimdir! dedi.

Ben de onun bu sözünü Peygamber'e haber verdim. Peygamber bu sözden çok öfkelendi. Hattâ ben O'nun yüzünde öfke eserini gördüm. Sonra Peygamber:

— "Allah Musa'ya rahmet eylesin! Yemin olsun o, bundan daha çok sözlerle ezâlandırılmıştı da sabretmişti" buyurdu.