Geri

   

 

 

 

İleri

 

22- Bâb

 (Bu, geçen bâbdan bir fasıl gibidir.)

5774 ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Ubeydullah ibnu Abdillah ibn' Utbe haber verdi ki, Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın hastalığı ağırlaşıp da ağrısı şiddetlendiği zaman, benim odamda bakılmak üzere diğer zevcelerinden izin istedi. Onlar da izin verdiler. Ondan sonra Peygamber, bir tarafında Abbâs, diğer tarafında bir zât olduğu hâlde ayakları yerde sürünerek çıktı.

Ubeydullah dedi ki: Ben İbn Abbâs'a: Âişe'nin bu "Diğer bir zât" sözünü haber verdim. İbn Abbâs:

— Sen Âişe'nin ismini zikretmediği o diğer kişinin kim olduğunu bilir misin? dedi.

Ben:

— Hayır, bilmiyorum, dedim. İbn Abbâs:

— O zât, Alî (ibn Ebî Tâlib)'dir, dedi.

Âişe dedi ki: Peygamber, Âişe'nin evine girip de ağrısı şiddetlendikten sonra:

— "Üzerime ağız bağları çözülmedik yedi kırba su dökün, böylelikle bedenimde biraz hafiflik bulup belki insanlara vasiyette bulunabilirim" buyurdu.

Âişe dedi ki: Bunun üzerine kendisini Peygamber'in zevcesi Hafsa'nın malı olan bir (bakır yahut ağaç) leğen içine oturttuk. Sonra o kırbaların sularını üzerine dökmeye başladık. Sonunda bize:

— "Artık yaptınız!" diye işaret etmeye başladı.

Âişe dedi ki: Ondan sonra insanların yanına çıktı da onlara namaz kıldırdı ve hitâb etti.