Geri

   

 

 

 

İleri

 

4- Bâb ve Yüce Allah Şöyle Buyurdu:

“Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirler. Bu hüküm emmeyi tamâm yaptırmak isteyenler içindir. Onların (annelerin) ma'rûf veçhile yiyeceği, giyeceği, çocuk kendisinin olan babaya âiddir. Kimse takatinden ziyadesiyle mükellef tutulmaz. Ne bir anne çocuğu yüzünden, ne de çocuk kendisinin olan (bir baba) çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen vazife de bunun gibidir. Eğer ana-baba aralarında rızâ ve müşavere ile (ittifakla çocuğu iki sene dolmadan) memeden kesmeyi arzu ederlerse, ikisinin üzerine de vebal yoktur. Çocuklarınızı (başkalarına) emzirtmek isterseniz meşru' surette verdiğiniz (emzirme ücretini) teslim etmek şartiyle yine üzerinize vebal yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki, şübhesiz Allah, ne yaparsanız hakkıyle görücüdür'' (el-Bakara: 233).

Yine Yüce Allah şöyle buyurdu: “.. Anası onu zahmetle taşıdı, zahmetle de doğurdu. Onun bu taşınması ile sütten kesilmesi müddeti otuz aydır..” (el-Ahkaaf: 15).

Ve yine şöyle buyurdu:

" (Boşanan) o ka'dınları, gücünüzün yettiği kadar, ikaamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun. (Evleri) başlarına dar etmek için kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü iseler yüklerini koyuncaya kadar nafakalarını verin. Eğer çocuklarınızı sizin fâidenize emzirirlerse onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu hususta) güzelce müşavere edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız, o hâlde çocuğu, babanın hesabına bir başkası emzirecektir. Genişliği olan nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan fakir de nafakayı Allah'ın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını yüklemez Allah güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder" (et-Talâk: 6-7).

Yunus ibn Yezîd el-Eylî, ez-Zuhrî’den şöyle söylemiştir: Allah, ananın çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasını nehyetti. Bu "Kimse takatinden fazlasıyle mükellef tutulmaz. Ne bir anne çocuğu yüzünden, ne de çocuk kendisinin olan bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmasın..." (el-Bakara: 233) kavlidir. Babanın zarara sokulması, çocuğun anasının: Ben bu çocuğu emzirici değilim, demesidir. Halbuki anası, çocuğun gıdası bakımından çocuk için daha faydalı, çocuğa daha şefkatli ve çocuğuna başka kadınlardan daha yumuşaktır. Böyle olunca, babasının kendinden, Allah'ın kendi üzerine vazife kıldığı mikdârı kadına vermesinin ardından, kadının çocuğu emzirmekten çekinme hakkı yoktur. Çocuk kendisinin olan baba da çocuğu sebebiyle zarara sokulmaz. Babası zarar vermek için başka kadına emzirtip de anasını çocuğu emzirmekten men' etmek suretiyle anasına da zarar veremez. Eğer ana-baba kendi gönül hoşluklarıyle çocuğu başka bir emziriciye emzirtmek isterlerse üzerlerine günâh yoktur. Yine kendilerinin rızâlaşmaları ve müşavereleri ile çocuğu sütten ayırmak isterlerse, bu istek ve kararları kendi aralarında bir rızâlaşma ve müşavereden meydana gelmiş olmasının ardından ikisine de günâh yoktur. "Fısâluhu", "Sütten kesmek" ma'nâsınadır.