34- Huzâa Kabilesinden Bir Soy Olan Musta'lık Oğulları Gazvesi BâbıBu, Mureysî’ gazvesidir. İbn İshâk: Bu, altıncı senede yapıldı, demiştir. Mûsâ ibn Ukbe ise, dördüncü senededir, demiştir. en-Nu’mân ibn Râşid, ez-Zuhrî'den: Ifk hadîsi el-Mureysî’ gazvesinde oldu, demiştir. 4190 Abdullah ibnu Muhayrîz şöyle demiştir: Ben mescide girdim, orada Ebû Saîd el-Hudrî'yi gördüm, onun yanına oturdum da ona azl mes'elesini sordum. Ebû Saîd şöyle cevâb verdi: — Biz Musta'lık oğulları gazvesinde Rasûlüllah ile sefere çıktık. Neticede Arab esirlerinden birçok kadın esirlere kavuştuk. O günlerde kadınlara karşı arzumuz artmış ve bekârlık bizlere çok şiddetli olmuştu. (Esir kadınlara yaklaşmak, fakat çocuk yapmamak için) azl etmeyi düşünüp, azletmek istiyorduk. Ancak Rasûlüllah aramızda iken (bunun hükmünü) O'na sormadan nasıl azl ederiz? Dedik de, bu meseleyi Rasûlüllah'tan sorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Bu fiili yapmamanız, üzerinize vâcib değildir -yahut: Bunu yapmanızda üzerinize bir be's yoktur-. Allah'ın ilminde kıyâmet gününe kadar meydana gelecek olan her canlı nefis, muhakkak dünyâya gelecektir" buyurdu. 4191 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın beraberinde Necd gazvesine gittik. Rasûlüllah büyük büyük ağaçları çok olan bir vâdî içinde iken kendisine gün ortasının şiddetli sıcağı erişti. Rasûlüllah bir ağacın altına indi, gölgesinde gölgelendi, kılıcını da o ağaca astı. Sefer halkı da gölgelenmek üzere ağaçlık içinde dağıldılar. Bizler bu şekilde serinlediğimiz sırada birden Rasûlüllah bizleri çağırdı. Bizler hemen yanına geldik ve Rasûlüllah'ın önünde oturan bir bedevî ile karşılaştık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Ben uyurken bu bedevî Arab bana gelmiş, kılıcımı alarak kınından çekmiş. Bu sırada ben uyandım. Kılıcımı kınından çıkarmış, başucumda dikiliyordu. Bana: — Şimdi seni benden kim kurtarır? Dedi. Ben: — Allah kurtarır, dedim. O kılıcı kınına soktu, sonra da oturdu. İşte o zât, budur" buyurdu. Câbir: Rasûlüllah o bedeviyi cezalandırmadı, demiştir. |