Geri

   

 

 

 

İleri

 

32- Peygamberin Ahzâb Harbindeki Ordugâhından (Medine'deki Evine) Dönmesi, Oradan da Kurayza Oğulları Yurduna Gidip Onları Muhasara Etmesi Bâbı

4167 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hendek harbinden (Medine'deki evine) dönüp geldiğinde, silâhını çıkarıp yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibril aleyhi's-selâm Peygamber'e geldi de:

— Sen silâhını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silâhlarımızı çıkarmadık. Haydi, onlara doğru yola çık! Dedi.

Peygamber:

— "Nereye doğru çıkıyoruz?" diye sordu. Cibril, Kurayza oğulları yurdunu işaret ederek:

— İşte şuraya! dedi.

Bunun üzerine Peygamber, Kurayza oğulları'na doğru hareket etti.

4168- Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurayza oğulları'na sefer ettiğinde ben Cibril'in melekler alayının Ganm oğulları sokağından geçtikleri sırada yükselen tozunu bugün bile hâlâ görür gibiyim, demiştir.

4169  Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ahzâb günü (Cibril'in ilhamı ile Kurayza üzerine hareketinden önce sahâbîlerine çabuk hareket etmelerini sağlamak için): "Sizden hiçbiriniz ikindi namazını sakın başka yerde kılmasın, ancak Kurayza oğulları yurdunda kılsın" buyurdu. Sahâbîlerden bâzıları yolda ikindi namazına erişmişti. Bunlardan bir kısmı Peygamber'in emrinin zahirine uyarak:

— Biz Kurayza oğulları'na varmadıkça ikindi namazını kılmayız! dediler.

Bir kısmı da:

— Biz ikindiyi yolda, vakit içinde kılacağız. Çünkü Peygamber bizden, bu emrin zahirini değil, fakat bunun lâzımı olan seferde çabuk davranmamızı kasdetmiştir! Dediler ve kıldılar.

Sonra bu iki zümrenin birbirine aykırı hareketleri Peygamber'e zikrolundu da, Peygamber bunlardan hiçbir zümreyi ayıplamadı.

4170  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ensâr'dan olan kişiler bâzı hurma ağaçların mahsûlünü Peygamber'e (ve Muhâcirler'e) tahsis ediyorlardı. Bu uygulama Kurayza ve en-Nadîr'i fethedinceye kadar sürdü. (Muhacirler oradan pay alıp ona ihtiyâçları kalmayınca, Peygamber âriyeten verdikleri hurma ağaçlarını sâhibleri olan Ensâr'a geri veriyordu.) Benim ailem de bana Peygamber'e gitmemi ve O'ndan vaktiyle Peygamber'e vermiş oldukları hurmaları yahut bir kısmını geri istememi emrettiler. Peygamber ise bizim vaktiyle kendisine âriyeten verdiğimiz hurma ağaçlarını Ümmü Eymen'e vermiş idi. Peygamber o hurma ağaçlarını bana verdi. Tam bu sırada Ümmü Eymen elbiseyi boynuna dolayarak geldi de (hurmaların mülkiyetinin kendisine verilmiş olduğunu sanarak):

— Olmaz! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki, Peygamber onları bana vermişken size geri vermez! Demeye başladı.

Yâhud Ümmü Eymen bunun gibi bir söz söylemeye başladı. Peygamber de ona:

— "Benim şu malım onun yerine senin olsun" diyordu. Ümmü Eymen de yine Enes'e:

— Olmaz vallahi (onu size vermeyiz)! diyordu.

Nihayet Peygamber, Ümmü Eymen'e -râvî Süleyman ibn Tarhân: Enes'in şöyle dediğini sanıyorum demiştir:- onun on mislini verdi -yahut Enes buna benzer söyledi-. (Bunun üzerine Ümmü Eymen razı oldu ve gönlü hoşlandı.)

4171 Sa'd ibnu İbrâhîm şöyle demiştir: Ben Ebû Umâme'den işittim, şöyle dedi: Ben Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Kurayza ahâlîsi Sa'd ibnu Muâz'ın hükmüne indiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd ibn Muâz'a haber gönderdi. Sa'd bir merkeb üzerinde geldi. Sa'd mescide yaklaşınca Peygamber oradaki Ensâr'a hitaben:

— "Haydi, seyyidinize -yahut: hayırlınıza- ayağa kalkınız (onu karşılayıp bineğinden indiriniz)" buyurdu.

Sonra Sa'd'a:

"Şunlar (yani Kurayza oğulları) senin kendileri hakkında vereceğin hükme razı olup kalelerinden indiler!" buyurdu.

Sa'd da onlar hakkında şu hükmü verdi:

— Bunların harb edenlerini öldürürsün; kadınları ve çocuklarını da esîr edersin! dedi.

Bu hüküm üzerine Peygamber, Sa'd'a:

— "Sen Allah'ın hükmüyle hükmettin" buyurdu.

Râvî (Allah'ın hükmü yerinde) belki "Melikin hükmü ile" buyurdu demiştir.

4172 Bize Hişâm, babası Urvetu'bnu'z-Zubeyr'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Sa'd ibnu Muâz Hendek gününde vuruldu. Ona Kureyş'ten Hıbbân ibnu'l-Arıka denilen bir adam ok atmış ve kol damarında yaralamıştı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yakından ona hasta ziyareti yapmak için, ona mahsûs bir çadır kurdurdu. Rasûlüllah Hendek harbinden Medine'ye döndüğü zaman silâhını çıkarmış ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibril aleyhi's-selâm başından tozları silkeleyerek Peygamber'e geldi de:

— Sen silâhım çıkarmışsın! Vallahi ben silâhımı daha çıkarmadım. Haydi onlara doğru çık, yürü! dedi.

Peygamber de ona:

— "Nereye?" diye sordu.

Cibrîl, Kurayza oğulları'nı işaret etti. Bunun üzerine Rasûlüllah, Kurayza oğulları'na onlarla harbetmek için geldi. Muhasaranın sonunda bunlar Rasûlüllah'ın hükmüme inip boyun eğdiler. Rasûlüllah da bunlar hakkında'bir hüküm vermesini Sa'd ibn Muâz'a havale etti. Sa'd da:

— Ben onlar hakkında şöyle hüküm veriyorum: Bunların harb edenleri Öldürülür, kadınları ve çocukları esîr edilir, malları da taksîm olunur, dedi.

Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urve, Âişe'den şöyle haber verdi: Sa'd ibn Muâz (Kurayza oğulları hakemliği ettiği günden evvelki gecede):

— Yâ Allah! Sen bilirsin ki, Rasûlü'nü tekzîb eden, vatanından çıkaran kavim kadar kendilerine harb ve cihâd etmek istediğim hiçbir kimse yoktur. Yâ Allah! Öyle zannediyorum ki, bizimle onların arasında artık yapılacak harb kalmamıştır. Şayet Kureyş ile başka bir harbimiz daha kaldı ise, Sen'in yolunda onlarla cihâd edeyim diye beni hayâtta bırak. Eğer aramızda harb kalmamış ise, bu yaramı deş de bu yüzden bana şehîdlik nasîb et! Diye duâ etmiştir.

Müteakiben boyun damarına kadar gelen şişlik deşildi. Mescidde Gıfâr oğulları'ndan bâzı kimselere âid bir çadır daha vardı. İşte bu Gıfârîler kendi hâllerinde oturup dururlarken bir de bakmışlar ki, kendilerine doğru kan akıp geliyor. Onlar:

— Ey çadır ehli! Sizin tarafınızdan bize doğru gelen bu kan nedir? Dediler. Meğer Sa'd'ın yarası akıp dururmuş. İşte Sa'd (radıyallahü anh) bu yaradan dolayı öldü.

4173  Bana Adiyy ibn Sabit haber verdi. Kendisi el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh)'den şöyle dediğini işitmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurayza gününde Hassan ibn Sâbit'e:

— "Şu Kurayza oğulları'nı kötüleyip hicvet -yahut: Onların hicivlerine karşılık ver-, Cibril seninle beraberdir" buyurdu..

4174- İbrâhîm ibn Tahmân, eş-Şeybânî'den; o da Adiyy ibn Sâbit'ten şu ziyâdeyi getirdi: el-Berâ ibnu Âzib şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurayza gününde Hassan ibn Sâbit'e hitaben:

— "Şu müşrikleri hicvet (yaptıkları hıyanetleri birer birer say, dök) Şübhesiz Cibril seninle beraberdir" buyurdu.