Geri

   

 

 

 

İleri

 

14- Ez-Zubeyr İbni-Avvâm (radıyallahü anh)'ın Menkabeleri Bâbı

Ibn Abbâs da: ez-Zubeyr, Peygamberin havârîsidir (yani en hâlis yardımcısı ve en samimî dostudur), dedi.

el-Buhârî de: Isâ Peygamberin havarileri, elbiselerinin beyazlığından dolayı böyle isimlendirildiler, demiştir.

3764 Urve ibnu'z-Zubeyr şöyle demiştir: Bana Mervân ibnu'l-Hakem haber verip şöyle dedi: Usmân ibn Affân'a ruâf hastalığı senesinde (otuzbirinci hicret yılında) salgın hâlinde hüküm süren bir ruâf hastalığı isabet etti ve hattâ bu hastalık, Usmân'ı hacc etmekten men' etmişti. Usmân da ölüm endişesiyle vasiyet etmeye başlamıştı. Usmân'ın yanına Kureyş'ten bir adam girdi de:

— Yerine bir halîfe ta'yin et, dedi.

Usmân:

— Herkes bunu söyledi, dedi. O kimse de:

— Evet, öyle söylüyorlar, diye te'yîd etti.

Usmân:

— Kimin halef yapılmasını söylüyorlar? diye sorunca, o kimse sükût etti.

 Râvî Mervân dedi ki: Usmân'ın yanına başka bir adam daha girmisti. O kimsenin (kardeşim) el-Hâris olduğunu zannediyorum. O da Usmân'a:

 — Yerine bir halef göster, dedi. Usmân yine:

 — Herkes bunu söyledi, dedi. O zât da:

 — Evet öyle söylüyorlar, diye Usmân'ı te'yîd etti. Usmân yine:

— Kimin halef yapılmasını söylüyorlar? diye sorunca, o da sükût etti.

Bu defa Üsmân kendisi:

— Belki insanlar ez-Zubeyr'i söylemişlerdir, dedi. Haris

— Evet, diye tasdîk etti.Usmân:

— Dikkat edin! Nefsim elinde bulunan Allah'a yemîn ederim ki, şübhesiz ez-Zubeyr, benim faziletli olduklarını bildiğim kimselerin en hayırlısıdır. Ve yine şübhesiz o, Rasûlüllah'a, onların en sevimli olanıdır, dedi.

3765 Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verip şöyle dedi: Ben Mervân ibnu'l-Hakem'den işittim (şöyle diyordu): Ben Usmân'ın yanında idim. Ona bir adam geldi de:

— Yerine bir halef göster, dedi. Usmân:

— Bu söylendi mi? diye sordu. O zât:

— Evet, halef olması söylenen kimse ez-Zubeyr'dir, dedi. Usmân üç kerre:

— Dikkat edin! Allah'a yemîn ederim ki, muhakkak sizler, ez-Zubeyr'in en hayırlınız olduğunu bilmektesinizdir, dedi.

3766 Câbir (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz her peygamberin havarisi vardır. Ve şübhesiz benim havarim de ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm'dır" buyurdu, demiştir.

3767 Abdullah ibnu'z-Zubeyr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ahzâb günü ben, Ebû Seleme'nin oğlu Omer ile beraber (çocuk olduğumuzdan) kadınların yanında bırakıldım. Bir de baktım ki, babam ez-Zubeyr, atının üstünde iki yahut üç kerre Kurayza oğulları'na gidip geliyor. Ben evimize dönüp geldiğimde babama:

— Ey babacığım! Ben seni Kurayza oğulları yurduna gidip gelirken gördüm, dedim.

Babam:

— Ey oğulcuğum! Sen beni öyle gördün mü? dedi.

Ben de:

— Evet, dedim. Babam (bu hareketinin sebebini bildirmek için) dedi ki:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kurayza oğulları'na kim gider de onların haberlerini bana getirir?" dedi. Ben de (icabet edip) gittim. Gelince Rasûlüllah bana babasıyle anasını bir arada zikrederek: "Zubeyr! Babam anam sana feda olsun!" buyurdu.

3768 Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den haber verdi (o, şöyle demiştir): Yermuk vak'ası gününde Peygamber'in sahâbîleri, Zubeyr'e hitaben:

— Ey Zubeyr! Rumlar'a şiddetli bir saldırı yapmaz mısın ki, biz de seninle beraber şiddetli bir saldırı yapalım? Dediler. ez-Zubeyr, Rûmlar üzerine amansız hamleler yaptı. Rumlar bu hamle sırasında Zubeyr'in omuz kökü üzerine iki darbe vurdular. Bu iki geniş yara arasında Bedir harbinde yediği bir darbenin çukurluğu vardı.

Urve: Ben çocukken bu üç darbenin yerlerine parmaklarımı sokar, oynardım, demiştir.