Geri

   

 

 

 

İleri

 

7- Küreyş Kabilesinin Adiyy İbn Ka'b Şu'besine Mensûb Olan Ebû Hafs Omer İbnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'ın Menkabeleri Bâbı

3723 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ben (ru'yâmda) kendimi cennete girmiş gördüm. Orada Ebû Talha'nın karısı Rumeysâ ile karşılaştım. Bir de gürültüsüz, sakin bir ayak sesi işittim. Ve:

— Kimdir bu? diye sordum. Cibril:

— Bilâl'dır! diye cevâb verdi.

Cennette bir de büyük bir köşk gördüm. Avlusunda bir câriye vardı. Ben:

— Bu köşk kimindir? dedim. Cibril:

— Omer'indir! dedi.

Onun içine girmek ve bakmak istedim. Fakat yâ Omer, senin kıskançlığını hatırladım.”

Omer de: Anam babam sana feda olsun yâ Rasülallah! Sana karşı mı kıskanacağım? dedi".

3724 İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Rasûlüllah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada O bize şöyle dedi: "Ben uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın bir köşkün yanında abdest almakta idi. Ben (yanımdaki meleklere);

— Bu köşk kimindir? diye sordum. Onlar:

— Ömer'indir, dediler.

Ben Omer'in kıskançlığını hatırladım da hemen yüzümü arkama çevirdim”.

— Omer (sevincinden) ağladı da:

— Yâ Rasûlallah, Sana karşı mı kıskançlık edeceğim, dedi".

3725 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Hamza, babası Abdullah ibn Omer ibni'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

— "Ben uyurken (yani ru'yâmda bir bardak) süt içtim. O kadar içtim ki, şimdi bile onun kanıklığını tırnaklarımda cereyan ediyor görüyorum. Sonra (artığımı içmesi için bardağı) Omer'e sundum".

Sahâbîler:

— Yâ Rasûlallah, bu ru'yânızı ne ile te'vîl edip yordunuz? diye sordular.

Rasûlüllah:

— "ilim ile yordum" buyurdu.

3726 Sâlim'in oğlu Ebû Bekr, babası Sâlim'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben ru'yâmda kendimi bir kuyu başında makaralı bir kova ile (yahut genç bir dişi deve ile çekilen kovayla) su çekiyorum gördüm. O sırada Ebû Bekr geldi ve zayıf bir çekişle kuyudan bir yahut iki kova su çekti. Allah Ebû Bekr'e mağfiret eylesin! Sonra Omer ibnu'l-Hattâb geldi ve o küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Artık ben Omer'in gördüğü işi işleyebilecek kuvvette kâmil bir kişi göremedim. Nihayet insanlar suya kandılar ve orayı develerin sulak ve eylek yeri edindiler".

ibn Cubeyr: "el-Abkarîyy", halıların veya altın sulu eşyanın en güzelidir, demiştir. Yahya ibn Ziyâd el-Ferrâ da: Pek çok ince tüyleri olan en iyi halılar, yaygılardır, demiştir.

3727 Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Omer ibnu'l- Hattâb, Rasûlüllah'ın huzuruna girmek için izin istedi. Halbuki Rasûlüllah'ın yanında Kureyş kabilesinden birtakım kadınlar vardı, Rasûlüllah ile konuşuyorlardı. Sesleri de Rasûlüllah'ın sesinden yüksek bir tonda olarak, çok söyleniyorlardı. Omer ibnu'l-Hattâb izin isteyince bu kadınlar hemen kalktılar ve sür'atle perdeye gittiler. Rasûlüllah, Omer'in gelmesine izin verdi. Omer içeriye girdiği sırada Rasûlüllah (kadınların bu hâline) gülüyordu. Bunun üzerine Omer:

— Yâ Rasûlallah! Allah seni bütün ömründe güldürüp sevindirsin! dedi (ve sebebini sormuş oluyordu).

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Yanımda bulunan şu kadınların hâline taaccüb ettim: Onlar senin sesini işitince acele perdeye koştular" buyurdu.

Bunun üzerine Omer de:

— Yâ Rasûlallah! Sen onların ta'zîmine daha lâyıksın! dedi ve kadınlara hitaben de:

— Ey nefisleri düşman olan kadınlar! Rasûlüllah'a ta'zîm etmeyip de benden mi çekiniyorsunuz? dedi.

Kadınlar da:

— Evet senden çekiniyoruz! Çünkü sen Rasûlüllah'tan daha yoğun sözlü ve daha katı yüreklisin, dediler.

Bunun (bir münâkaşa hâlini alması) üzerine Rasûlüllah:

— "Sus ey Hattâb oğlu! Nefsim elinde olan Allah 'a yemîn ederim ki, sen bir yolda giderken şeytân asla sana yaklaşamaz. O muhakkak senin yolundan başka bir yola yönelip gider" buyurdu.

3728- Bize Muhammed ibnu'l-Müsennâ tahdîs etti. Bize Yahya (ibn Saîd el-Kattân), İsmâîl'den tahdîs etti. Bize Kays tahdîs edip şöyle dedi:

Abdullah ibn Mes'ûd: Omer İslâm'a girdiğinden beri bizler (dînde) azîzler (yani gâlibler) olmakta devam ettik, demiştir.

3729 İbnu Ebî Muleyke, İbn Abbâs'tan şöyle derken işitmiştir: Omer, (vefat ettiğinde) seririnin üzerine konuldu. O yerden kaldırılmadan önce insanlar O'na duâ ederek ve cenaze namazı kılarak O'nun etrafını çepeçevre kuşattılar. Ben de Omer'in tâbutu etrafındaki insanların içinde bulundum. Beni hiçbir şey korkutmadı, ancak şu olay beni ürpertti: Bir adam benim omuzumu tuttu. Baktım ki o, Alî'dir. Alî, Omer'e rahmet okudu ve:

— Yaptığı işlerin benzeriyle Allah'a kavuşmak istediğim senden daha sevgili hiçbir kimseyi arkanda bırakmadın. Allah'a yemîn ederim ki, ben Allah'ın muhakkak seni (hücrede veya cennette) iki dostunla beraber bulunduracağını kuvvetle zannediyor idim. Ve çünkü ben bildim ki, kendim bizzat Peygamber'den çok defa bir düzeye şöyle buyururken işitirdim: "Ben, Ebû Bekr ve Omer'le gittim. Ben, Ebû Bekr ve Omer'le girdim. Ben Ebû Bekr ve Omer'le çıktım".

3730 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kerresinde Uhud'a çıktı. Beraberinde Ebû Bekr, Omer ve Usmân da vardı. Orada bulundukları sırada dağ debelenip onları salladı. Bunun üzerine Peygamber ayağı ile dağa vurdu da: "Yâ Uhud! Sabit dur! Çünkü senin üzerinde ancak bir Peygamber, bir sıddîk ve iki de şehîd vardır" buyurdu.

3731 Zeyd ibn Eslem tahdîs etti ki, (Omer'in âzâdlısı olan) babası Eslem şöyle demiştir: Bir kerre Abdullah ibnu Omer, benden Omer'in hâl ve şânına dâir bâzı menkabeler anlatmamı istedi. Ben de hatırladığım bâzı şeyleri ona haber verdim. Bunun üzerine İbn Omer: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müstesna olmak üzere ben, Omer derecesinde güzel huylu hiçbir kimse kat'î surette görmedim. Rasûlüllahın ruûhunun alınmasından Omer ibnu'l-Hattâb'ın hayâtının son bulmasına kadar Omer, insanların en ciddîsi ve en cömerdi idi, diye beni te'yîd etti.

3732 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten (şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'e kıyâmetten sordu da:

— Kıyâmet ne zaman kopacak? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona:

— "O saate, o güne ne hazırladın?" diye sordu. O kimse:

— Hiçbirşey hazırlamadım. Yalnız ben Allah'ı ve Rasûlü'nü severim, dedi.

Rasûlüllah da:

— "Öyle ise sen sevdiklerinle berabersin" diye müjdeledi. Enes: Peygamber'in bu "Sen sevdiklerinle beraber olacaksın" müjdesiyle sevindiğimiz gibi hiçbirşeyle sevinip ferahlanmadık, demiştir.

Yine Enes ibn Mâlik: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, Ebû Bekr'i, Omer'i seviyorum. Onlara olan bu sevgim sebebiyle (kıyâmette) onlarla beraber olacağımı umuyorum. Hernekadar ben onların hayır işlerine benzer hayır ve ibâdet işlememiş isem de! demiştir.

3733 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Muhakkak sizden önce gelip geçen ümmetler içinde (Allah tarafından) kendilerine haber ilham olunan kimseler bulunurdu. Eğer ümmetim içinde de bunlardan bir kimse bulunursa, şübhesiz (bulunacaktır) o da Omer'dir".

3734- Zekeriyyâ ibnu Ebî Zaide Sa'd'dan, o da Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre'den olmak üzere şunu ziyâde etti.

Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "And olsun İsrâîloğullarından sizden evvel gelip geçen insanlar içinde öyle kimseler vardı ki, onlar peygamberler (derecesinde) olmadıkları hâlde kendilerine haber ilham olunurdu. Eğer ümmetim içinde de bunlardan bir kimse bulunursa, o da Ömer'dir".

İbn Abbâs radıyallahü anhüma: "Ne bir nebi, ne de mukaddes" demiştir.

3735 Saîd ibnu'l-Müseyy eb ile Ebû Seleme ibn Abdirrahmân şöyle demişlerdir: Biz Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işittik, şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir çoban koyun sürüsü içinde bulunduğu sırada sürüye kurt saldırdı ve ondan bir koyun aldı. Çoban onun arkasına düştü; nihayet koyunu o kurttan kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana yöneldi de:

— Sürünün benden başka çobanı bulunmayacak olan o yırtıcı hayvanlar gününde koyunu benden kim kurtarır? dedi".

İnsanlar (kurdun konuşmasına şaşarak):

— Subhânallah, dediler. Bunun üzerinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Ben kurdun böyle konuştuğuna inanıyorum. Ebû Bekr ile Omer de böyle inanırlar" buyurdu.

Râvî: Peygamber "Ebû Bekr ile Omer de böyle inanırlar" dediği zaman orada Ebû Bekr ile Omer mevcûd değillerdi, demiştir.

3736-...... Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, şöyle buyuruyordu:

— "Ben uyuduğum sırada (ru'yâmda) birtakım insanlar gördüm. Onlar bana arz olundular. Üstlerinde gömlekler vardı. Bu gömleklerin kimi memelere ulaşıyor, kimi de bundan daha az yere ulaşıyordu. Omer de bana arz olundu. Üstünde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı".

Sahâbîler:

— Yâ Rasûlallah, bunu ne ile te'vîl (yani ta'Bir) ettin? diye sordular.

— "Dîn ile" cevâbını verdi.

3737  Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, İbnu Ebî Muleyke'den tahdîs etti ki, el-Mısver ibn Mahrame (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Omer vurulduğu zaman elemlenmeye, endîşelenmeye başladı. Hemen (pek sevdiği) İbn Abbâs yanına gelerek endîşesini gidermek ve teselli etmek maksadıyle:

— Ey Mü'minlerin Emîri! Eğer bu vurulmadan ölüm olursa, vaziyetten o kadar endîşe etme! Yemin olsun, muhakkak sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a yâr ve hemdem oldun ve O'na pek güzel dostluk ettin. Sonra Rasûlüllah'tan -O, senden hoşnûd olarak- ayrıldın. Ondan sonra Ebû Bekr'e arkadaş oldun. Ona da pekiyi yoldaş oldun. Sonra Ebû Bekr'den de -o, senden hoşnûd ve razı olarak- ayrıldın. Sonra Peygamber'in ve Ebû Bekr'in bunca arkadaşlarına dost oldun; bunlara da pek güzel dostluk ettin. Eğer sen (bu defa ) sahâbîlerden ayrılırsan, muhakkak onlar senden hoşnûd ve râzı oldukları hâlde ayrılacaksın! Dedi.

Bunun üzerine Omer:

Rasûlüllah ile sohbet ve O'nun hoşnûdluğu hakkında zikrettiğin o güzel hâtıralar Yüce Allah'ın bana bahşettiği bir minnet ve ihsanıdır. Ebû Bekr'in sohbeti ve onun benden hoşnûdluğu hakkında zikrettiğin hâtıralar da yine hiç şübhesiz zikri ulu olan Allah'ın bir minnet ve ihsanıdır ki, onu bana bahşetmiştir. Senin şu anda bende görmekte olduğun ıztırab ve endîşeme gelince, o senin için ve senin en yakın ve en sâdık dostların içindir. Vallâhî şayet benim şu yer dolusu altınım olaydı azîz ve celîl olan Allah'ın azabından kurtulmak için o azâbı görmeden önce bu altınları (hiç tereddüd etmeden) muhakkak feda ederdim, demiştir.

3738- Hammâd ibn Zeyd şöyle demiştir: Bize Eyyûb, Abdullah ibn Ebî Muleyke'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs: Ben Omer'in yanına girdim, demiş ve bu sözleri söylemiştir.

3739 Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in beraberinde Medine bustânlarından bir bustânın içinde idim. Bir adam geldi de kapının açılmasını istedi. Peygamber:

— "Ona kapıyı aç da kendisini cennetle müjdele" buyurdu.

Ben o kimseye kapıyı açtım. Gördüm ki, o Ebû Bekr'dir. Ve kendisini Peygamber'in söylediği şeyle müjdeledim. Bu müjde üzerine Ebû Bekr Allah'a hamdetti. Sonra bir adam daha gelip o da kapının açılmasını istedi. Peygamber:

— "Ona kapıyı aç ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Ben kapıyı açtım ve Omer'le karşılaştım. Ona da Peygamber'in söylediği şeyi haber verdim. O da Allah'a hamdetti. Sonra bir kimse daha kapının açılmasını istedi. Peygamber yine bana:

— "Ona kapıyı aç ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihana "karşı onu cennetle müjdele" buyurdu.

Gelenin Usmân olduğunu gördüm ve ona da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın söylediklerini haber verdim, O da Allah'a hamdetti, sonra:

(Gelecek musibetlere karşı) yardımına sığınılacak olan ancak Allah'tır, dedi.

3740-......Abdullah ibn Hişâm: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunuyorduk. Peygamber (o topluluk içinde) Omer ibnu’l-Hattâb'ın elini tutuyordu, demiştir.