3- Kureyş Kabilesinin Menkabeleri Bâbı3540 Bize Şuayb haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Muhammed ibn Cubeyr, Kureyş tarafından sefirlikle gönderilen bir hey'et arasında bulunduğu hâlde Muâviye'nin huzurunda geçen bir vak'ayı ve ondan işittiklerini şöyle tahdîs ediyordu: Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'ın: — İleride Kahtânîler'den bir melik olacak... diye tahdîs eder olduğu Muâviye'ye ulaştı. Muâviye bu sözden sinirlendi de hemen hey'et karşısında ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" deyip şöyle hitâb etti: — (Ey Kureyş hey'eti!) Sizden bâzı adamların Allah'ın Kitâbı'nda olmayan ve Rasûlüllah'tan da rivayet edilmeyen birtakım sözler söyleyip nakletmekte oldukları haberi bana ulaşmıştır. Bu adamlar sizin câhillerinizdir. Sizler, sahibini sapıklığa sürükleyen bâtıl sözlerden sakınınız! Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan şöyle buyururken işittim: "Şübhesiz bu iş (yani devlet başkanlığı) Kureyş üzerinde bulunacaktır. Onlar dînî vecîbelerini îfâ ettikleri ve adâleti yürüttükleri müddetçe, onlara hiçbir kimse bu hususta düşmanlık edemiyecektir. Meğer ki onlar dinden, adaletten saparlar, bu hâlde Allah Kureyş'i yüzüstü sürçtürür, rezîl eder". 3541 Bize Âsım ibn Muhammed tahdîs edip şöyle dedi: Ben babam Muhammed ibn Zeyd'den işittim; o da İbn Omer'den. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kureyş'ten iki kişi kaldığı müddetçe bu iş (hilâfet işi) Kureyş'ten ayrılmaz" buyurmuştur. 3542 Cubeyr ibn Mut'ım (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah ganîmet malından kendisine âid beşte bir hisseyi hısımları arasında taksîm ederken, Nevfel oğulları'ndan olan ben, Abduşems oğulları'ndan olan Usmân ibn Affân ile yürüdüm. -Rasûlüllah, Nevfel oğulları ile Abduşems oğulları'na birer pay ayırmamıştı.- Rasûlüllah’ın yanına geldiğimizde Usmân: — Yâ Rasülallah! Muttalib oğulları'na verdiniz de bizi bıraktınız. Halbuki biz, nesebimiz cihetiyle bizimle Muttalib oğulları bir soyda (hepimiz büyük babamız Abdu Menâf’ da) birleşiyoruz, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: — "Hâşim oğutları'yla Muttalib oğulları bir soydur" buyurdu. 3543- Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Ebû'l-Esved Muhammed tahdîs etti ki, Urve ibnu'z-Zubeyr şöyle demiştir: Abdullah ibnu'z-Zubeyr, Zuhreoğullarından birtakım insanların beraberinde Âişe'ye gitti. Âişe Me-dîneli Zuhreoğulları'nın, anası tarafından Rasûlüllah'a yakınlıklarından dolayı, onlara çok şefkatli idi. 3544 Buradaki iki senedde Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş, Evs ileHazrec, Cuhayne, Muzeyne, Eşlem, Eşca', Gıfâr (kabileleri ferdleri) benim hâlis yardımcılarımdır. Onların da Allah'tan ve Rasûlüllah'tan başka velîleri (himaye edenleri) yoktur". 3445.......Urvetu'bnu'z-Zubeyr şöyle demiştir: Abdullah ibnu'z-Zubeyr, Âişe'ye Peygamber'den ve Ebû Bekr'den sonra insanların en sevgilisi idi. Abdullah da Âişe'ye insanların en itaatlisi idi. Âişe öyle bir cömert idi ki, kendisine gelen Allah rızkından hiçbirşeyi tutmaz, sadaka yapar idi. İbnu'z-Zubeyr: — Âişe'nin elleri üzerlerinden tutulmaya (yânı atıyye vermekten men' olunmaya ve hacr edilmeye) lâyık olur, dedi. Bunu duyan Âişe: — Benim ellerim üzerlerinden tutulur mu? Eğer Abdullah ile kelâm edersem üzerime adak olsun! dedi. Müteakiben Abdullah, Kureyş'ten birtakım adamlarla ve hassaten Rasûlüllah’ın dayıları vâsıtasıyle kendisinden razı olması, darılmaması için Âişe'den şefaat istedi. Âişe bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Peygamber'in dayıları olan Zuhrîler -ki Abdurrahmân ibnu'l-Esved ibn Abdi Yegûs ile el-Mısver ibnu Mahrame de bu Zuhre oğulları'ndandılar- Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e: — Bizler Âişe'nin yanına girmek için izin istediğimiz zaman sen de bizimle beraber izin istemeden kendini pencereden içeriye at! Dediler. Abdullah onların dediğini yaptı. Âişe onların şefaatini kabul ettiği için Âişe'ye -yeminine keffâret olarak istediği kadarını âzâd etmesi için- on tane köle gönderdi. Âişe onların hepsini âzâd eyledi. Bundan sonra Âişe köleleri âzâd etmeye devam etti. Nihayet kırk sayısına ulaştığında: — Yemîn ettiğim zaman işleyip de kendisinden kurtulabileceğim belli bir iş, bir sayı ta'yîn etmiş olmamı çok arzu ettim, dedi. |