Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Yüce Allah'ın Şu Kavilleri Bâbı:

"Ey îmân edenler, hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi (sırf) birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah nezdinde en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır. Hakîkaten Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdâr olandır" (el-Hucürât: 13).

"[Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücûda getiren ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabb'iniz (e karşı gelmek)ten çekinin.] Kendisi (nin adını öne sürmek suretiy)le birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabâlık (bağlarını kırmak)tan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir" (en-Nisâ:1).

Ve Câhiliyye da'vâlarından nehyolunan şeyler. "eş-Şuûb", "Uzak nesebdir. "el-Kabâil" ise bunun berisindedir.

3528 Bize Ebû Bekr ibn Ayyaş, Ebû Husayn'dan; o da Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti: "Sizi birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cem'iyyetlere ve kabilelere ayırdık" (el- (Hucûrât: 13) hakkında İbn Abbâs: "eş-Şuûb" büyük büyük kabileler topluluğu; kabileler ise batn, soylar topluluğudur, demiştir.

3529  Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a:

— Yâ Rasûlallah, insanların en şereflisi kimdir? diye soruldu. O da:

— "Günahtan en çok sakınanlarıdır" diye cevâb verdi. Sahâbîler:

— Biz sana dînen ve ahlâkan en şerefli olan kimseyi sormuyoruz (biz kökü yönünden en kerîm olan kimseyi soruyoruz), dediler.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

"Öyle ise Allah'ın Peygamberi Yûsuf'tur" buyurdu.

3530 Tâbiûn'dan Kuleyb ibn Vâil tahdîs edip şöyle demiştir: Bana Peygamber'in üvey kızı Zeyneb ibnetu Ebî Seleme tahdîs etti. Kuleyb dedi ki: Ben, Zeyneb'e:

— Bana haber ver, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mudar'dan mıdır? Diye sordum.

O da:

— Ya kimden olacak? Rasûlüllah (Kureyş'in büyük babası) Mudar (ırkın)dan (ve onun bir şu'besi olan) Nadr ibn Kinâne oğulları'ndan idi, diye cevâb verdi.

3531 Yine Kuleyb dedi ki: Bana Peygamber'in üvey kızı tahdîs etti. Ben onun Zeyneb olduğunu zannediyorum. O da:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dubbâ'dan, hantem'den, mukayyar'dan ve müzeffet'ten (yani bu isimlerle anılan kaplara hurma yahut üzüm şırası koymaktan) nehyetti, dedi.

Ben de ona:

— Bana haber ver, Peygamber kimin soyundan idi; Mudar'dan mı idi? diye sordum.

O da:

— Ya kimden olacak? Peygamber Mudar'dan, Nadr ibn Kinâne (kabîlesi) çocuklarından idi, dedi.

3532 Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Siz insanları ma'denler gibi (kimi hâlis, kimi kalp) bulursunuz. İnsanların câhiliyet devrinde hayırlı olanları, dînî emirleri anlayıp amel ettikçe, İslâm devrinde de hayırlılarıdır. Siz şu emaret (devlet başkanlığı, valilik, kumandanlık) hususunda da insanların hayırlısı, (emîr olmazdan evvel) emarete çok isteksiz olan (emirlik arzu etmeyen) kimseleri bulursunuz. İnsanların şerrlisi de ikiyüzlü olan şu (münafık) kimselerdir ki (iki sınıf halk arasında) onlara bir yüzle gelirler, bunlara da başka bir yüzle gelirler".

3533 Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"İnsanlar şu emaret işinde Kureyş'e tâbi' idiler. Arablar'ın müslimleri (Hanîfler) Kureyş'in müslimlerine; müşrikleri de Kureyş'in müşriklerine uyarlardı. İnsanlar ma'denler gibidirler. Onların câhiliyette hayırlı olanları, dîni anladıkları zaman İslâm devrinde de hayırlılarıdırlar. Siz insanların hayırlısı, emîr oluncaya kadar emirliği çok ağır görenleri (onu hiç arzu etmeyen kimseleri) bulursunuz".