10- Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
"Gassâkan
": Gözü soğuk su
akıttı; yara sarı su akıtıyor denilir. Sanki "Gasâk " ve "Gasak " bir şeydir.
"Gisliyn
"; Yıkadığın herbir şeyden çıkan şeydir ki, işte o "Gısliyn"dir. Bu
kelime "GasI ", yani yıkamak masdarından alınmış "Fi'liyn " vezninde bir
isimdir, yaradan ve deve sırtında meydana gelen yağırdan akan sarı sudur.
Ve İkrime: "Hasabu cehenneme
":
Habeşçe'de odun demektir, dedi. Ikrimeden başkaları şöyle dediler:
"Hâsıben
": Şiddetli esen rüzgârdır. "el-Hâsıb "; Rüzgârın
attığı şeydir (Çünkü "Hasb", atmaktır);
"Hasabu cehenneme " bu ma'nâdandır ki,
cehennemin içine atılandır.
Onlar (yani
cehennem ehli) cehennemin hasabıdır.
Ve "Hasaba fi’l-ardı " denilir ki, yerin
içine gitti demektir.
"Vel-hasabu ": Küçük taşlar demek olan
"el-Hasbâ"'dan türemiş bir lâfızdır. "Sadîd ": Kusmuk ve kan; "Habet
": Söndü; "Tûrûn
": Çıkarmak istediğiniz ateş; "Evreytu ": "Evkatdu "
yani ateş tutuşturdum demektir.
"Lil-Mukviyn
": "Li'l-Musâfiriyn "
yani yolcular için demektir. "el-Kıyyu ": Bitki ve su olmayan çöl demektir. Ve
İbn Abbâs şöyle dedi: Sevâu'l-Cahıym" ve
"Vasatu'l-Cahıym " yani yolun düzü ve ortasıdır.
"Le-şevben
min hamimin ": Cehennemliklerin yiyecekleri karıştırılır ve çok sıcak
olan hamîmle karıştırılır.
"Zefiyr ve şahıyk
":
Şiddetli ses ve zayıf ses;
"Virden
": Susuzlar olarak;
"Gayen
": "Husrânen ".
Ve Mucâhid de şöyle dedi:
"Yuscerûn
": Onlar için ateş
tutuşturulur;
"Ve nuhâsun
": Cehennemliklerin başları üzerine dökülecek
erimiş bakır; "Zûkû
" denilir;
başlayın ve tecrübe edin demektir. Bu tatma, ağzın tatması nev'inden değildir
(mecazdır).
"Mâricun ": Ateşin hâlisi. Emîr
raiyyesini salıverdiği, onlar da birbiri üzerine koştukları zaman "Merace'l-
emîru raiyyetehu " denilir.
"Merîc
: Mültebis yani birbirine karışmış;
"Merece emru'n-nâsi " İnsanların işi
karıştı;
"Merace'l-bahreyn
": İki
denizin karıştığı yer;
"Meracte dâbbeteke ": Sen hayvanım
terkettin, demektir.
3294
Ben Ebû Zerr (radıyallahü anh)'den işittim,
şöyle diyordu: Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferde idi.
(Müezzin Bilâl'e öğle namazını) "Serinlik
vakte bırak" buyurdu. (Bir müddet)-sonra
yine: "Serinliği bekle.”
Tâ tepelerin gölgeleri arkalarına dönünceye kadar
buyurdu. Bundan sonra Peygamber: "Namazı
serinliğe bırakın. Şübhesiz sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır"
buyurdu.
3295
Ebû Saîd (radıyallahü anh);
Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem): "Namazı
serinliğe bırakın. Çünkü sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır"
buyurdu, demiştir.
3296
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tahdîs etti ki,
kendisi Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle
derken işitmiştir: Rasûlüllah
(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Cehennem ateşi Rabb'ine şikâyet arzetti: Yâ
Rabbi, bir kısmım bir kısmımı yiyor (yani
ben kendimi yiyorum, izin ver) dedi. Allah
da onun iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. En
şiddetli hissettiğiniz sıcak ile sizi en çok üşüten zemherîr
(işte budur)".
3297
Bize Hemmâm tahdîs etti ki, Ebû Cemre el-Dubbaî şöyle demiştir: Ben Mekke'de İbn
Abbâs'ın meclisinde oturuyordum. Derken beni ateşli hastalık yakaladı. İbn
Abbâs: Sen kendinden bu hastalığı Zemzem suyu ile serinlet. Çünkü
Rasûlüllah
(sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma
hastalığı cehennemin kaynamasından bir parçadır. Siz onu su ile serinletiniz"
buyurdu, dedi.
Râvî Hemmâm ibn Yahya: Yâhud "Zemzem
suyu ile serinletiniz" buyurdu, diye şekk ile rivayet etmiştir.
3298
BanaRâfi' ibnu Hadîc haber verip şöyle dedi: Ben
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den
işittim: "Humma, cehennemin sıcaklığının
şiddetindendir. Siz onu kendinizde su ile serinletiniz" buyuruyordu.
3299
Bize Hişâm, Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den
tahdîs etti ki, Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma,
cehennemin kaynamasındandır. Sız onu su ile serinletiniz"
buyurmuştur.
3300
Bana Nâfi', İbnu Omer (radıyallahü anh) 'den
tahdîs etti ki, Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma,
cehennemin kaynamasındandır. Sizler onu su ile serinletiniz"
buyurmuştur.
3301
el-Arac'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den
tahdîs etti ki Rasûlüllah
(sallallahü aleyhi ve sellem):
— "Sizin (şu dünya) ateşiniz cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir
parçadır" buyurmuş.
Sahâbîler tarafından:
— Yâ Rasûlallah! Şübhesiz dünyâ ateşi
(azâb için) elbette kâfî idi, denildi.
Rasûlüllah:
— "Cehennem
ateşi dünyâ ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunlardan
herbirinin sıcaklığı bütün dünyâ ateşinin sıcaklığı gibidir" buyurdu.
3302
Amr ibn Dînâr, Atâ ibn Ebî Rebâh'tan işiterek söylemiştir O da Safvân ibn
Ya’lâ'dan; o da Bâbası Ya'lâ ibn Umeyye'den haber veriyordu. O,
Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem)'in minber üzerinde "Ve
nadev ya Mâlik , Rabb'in bizim
üzerimize hükmünü versin diye nida ettiler..."
(ez-Zuhruf: 77) âyetini okurken işitmiştir.
3303
Bize Sufyân ibn Uyeyne, el-A'meş'ten tahdîs etti ki, Ebû Vâil şöyle demiştir:
Usâme ibn Zeyd'e:
— Fulân'a (yânı
Usmân ibn Affân'a) gitsen de halk arasındaki fitneyi onunla konuşsan
(ve fitneyi gidermeye çalışsan), denildi.
Usâme cevaben:
— Şübhesiz siz beni Osmân’a söylemiyorum
sanırsınız. Ona gizlice verdiğim öğütleri size duyuracak mıyım? Ben onunla açık
söyleyip de bir fitne kapısı açmaksızın gizlice konuşurum ve ben o kapıyı açan
ilk kişi olmam. Hem ben Rasûlüllah
(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittiğim bir
sözden sonra bir kişi hakkında o üzerimde emîr olduğundan dolayı: "Bu adam
insanların hayırlısıdır!" demem, dedi.
Orada bulunan sahâbîler:
— Sen
Rasûlüllah'tan ne söylerken işittin? diye sordular. Usâme şöyle
dedi:»
— Ben
Rasûlüllah'tan şöyle buyururken işittim: "Kıyâmet
gününde bir kişi getirilir, cehennemin içine atılır da cehennemde onun
barsakları derhâl karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi
(barsakları etrafında)
değirmen eşeğinin değirmende dönüşü gibi döner. Bunun üzerine cehennem ahâlîsi o
kişinin başına toplanırlar da:
— Ey Fulân! Senin
hâlin nedir? Sen bize
(dünyâda) iyilikle emreder ve
bizleri kötülükten nehyeder değil miydin? Derler. O da;
—
(Evet)
ben size iyilikle emrederdim, fakat onu kendim yapmazdım. Yine ben sizleri
kötülükten nehyederdim de onu kendim işlerdim, diye cevâb verir".
Bu hadîsi Gunder -ki o, Muhammed ibn
Ca'fer'dir-, Şu'be ibnu'l-Haccâc'dan; o da el-A'meş ibn Süleyman'dan olmak üzere
rivayet etmiştir.
|