112- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gündüzün evvelinde harb yapmadığı zaman, muharebeyi güneşin (ortadan) gitmesine kadar geriye bırakırdı3001 Bize Ebû İshâk (el-Fezârî), Mûsâ ibn Ukbe'den; O da Omer ibn Ubeydillah'ın himayesinde bulunan Salim Ebu'n-Nadr'dan tahdîs etti. Bu Salim, Omer ibn Ubeydillah et-Teymî'nin kâtibi idi. Salim şöyle demiştir: Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) bu Omer ibn Ubeydillah'a bir mektûb yazdı. O mektubu ben okudum; şöyle idi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) düşmanla karşılaştığı bâzı gazalarında (hemen harbe girişmeyip) güneş ortadan devrilinceye kadar bekledi (düşmanı gözetledi). 3002- Sonra asker içinde ayağa kalkıp şöyle hitâb etti: — "Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı (harb etmeyi) temenni etmeyiniz. Allah'tan (harb felâketinden) korumasını isteyiniz. Fakat düşmanla karşılaştığınız zamanda da (harbin bütün şiddetlerine karşı) sabrediniz. Ve biliniz ki, cennet muhakkak surette kılıçların gölgeleri altındadır" buyurdu. Sonra şu duayı söyledi: — " Allahım! Ey bulutları yürüten, ey toplanmış orduları bozan (Allah)! Düşmanları bozgunluğa uğrat, düşmanlara karşı bizlere yardım edip zafer ver!". |