24- Bir Cemâat Bir Kavme Hibe Ettiği Zaman2646 Bize el-Leys, Ukayl'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti ki, Mervân ibnu'l-Hakem ile el-Mısver ibn Mahreme Urve'ye şöyle haber vermişlerdir: (Huneyn seferinde) Rasûlüllah'a Hevâzin kabilesi temsilcileri müslümânlar olarak geldikleri ve Rasûlüllah'tan mallarını ve esirlerini geri vermesini istedikleri zaman, onlara: — "Maiyyetimde bulunan asker sahâbîleri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi, en doğrusudur. Şimdi siz iki taifenin birisini tercih ediniz: Ya esirleri, ya da malları. Ben sizin gelmenizi bekleyip durmuş idim" buyurdu. Râvî dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tâif ten (Cı'râne'ye) döndüğü zaman, on geceden fazla onların gelmesini beklemişti. Hevâzin hey'etine, Rasûlüllah'ın kendilerine ancak iki şıkktan birisini geri vereceği belli olunca, bunlar: — Bizler esirlerimizin geri verilmesini tercîh ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) müslümânlar içinde ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü, bundan sonra: — "Amma ba'du: Şübhesiz bu Hevâzin elçileri kardeşleriniz tevbe ediciler olarak bize gelmişlerdir. Ben de onların esirlerini kendilerine geri vermeyi uygun gördüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse bunu yapsın! Sizden her kim de kendi hissesi üzerine bağlı kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse, bu bedeli ona biz, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz. Bu kanâatle o da böyle yapsın!" buyurdu. Bunun üzerine insanlar: — Biz Hevâzinler'in gönüllerini hoş ettik, yâ Rasûlallah, dediler. Akabinde Rasûlüllah onlara: — "Şimdi biz sizden esirini vermeye izin veren kimseleri izin vermeyenlerden ayırt edip bilemiyoruz. Haydi siz geri gidiniz de bize emrinizi işbilir arifleriniz yükseltsin!" buyurdu. İnsanlar geri çekildiler. Kabilelerin arifleri, kabileleri halkıyle konuştular. Sonra Peygamber'e geri gelip her biri kavminin esirleri geri vermekten hoşnûd olduklarını "ve Peygamber'e bu hususta izin verdiklerini haber verdiler. İşte Hevâzin esirleri haberinden bize ulaşan budur. Buhârî, "Bize ulaşmış olan işte budur" sözünü kastederek: İşte bu, ez-Zuhrî'nin sözünün sonudur, demiştir. |