Geri

   

 

 

 

İleri

 

89- Medine'ye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı

482 Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah'ın oğlu Sâlim'in yolda bir takım mekânlar araştırır, oralarda namaz kılar olduğunu gördüm. Ve yine Salim, babası Abdullah ibn Omer'in de bu mekânlarda namaz kılmayı i'tiyâd ettiğini gördüğünü ve Abdullah ibn Omer'in de Peygamber'i bu mekânlarda namaz kılarken görmüş olduğunu tahdîs ederdi. (Mûsâ ibn Ukbe tekrar şöyle dedi:) Ve bana Nâfi', İbn Omer'den, onun bu mekânlarda namaz kılar olduğunu tahdîs etti. Ben Salim'e bu mekânları sordum, Salim, biri hâriç, bu mekânların hepsinde Nâfi'e uygun cevâb verdi. Nâfi' ile Salim sâdece Şerefu'r-Ravhâ'daki mescid hakkında ihtilâf ettiler.

483 Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs etti. Ona da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) umreye gittiği zamanlarda ve Veda Haccı'na çıktığı vakitte Zu'l Huleyfe'de , (evvelce) Zu'l-Huleyfe'deki mescidin yerinde bulunan bir mugaylân ağacı altında (bineğinden inip) konaklardı. (Keza) güzergâhı o yola uğrayan bir gazadan, ya haccdan ya umreden döndüğünde Batn Vâdî'den ki Vâdî'l-Akîk'tir iner. Batn Vâdî'nin üstüne çıkınca da vâdînin ağzında ve doğu cihetindeki bathâya (yânı kumsal yere) konar, gecenin sonunda oracıkta sabah oluncaya kadar mola verirdi. (Gece istirahatgâhı işte orası olup) ne taş mescidin yanında, ne de üzerinde (öteki) mescid binası olan kaya tepe idi. - (Abdullah ibn Omer'den rivayet eden râvî der ki:) Orada Abdullah ibn Omer'in namaz kıldığı yerde, içinde (müteaddid) kum yığınları olan bir halîc (yânı derin bir vâdî girintisi) vardı ki, Rasûlüllah orada namaz kılarmış. Seyller bathâda (ki kumları getire getire) halîcdeki kum yığınlarını düzleyip, Abdullah ibn Omer'in namaz kıldığı o yeri belirsiz etti.

484- Yine râvî der ki: Abdullah ibn Omer, Peygamber'in Şerefu'r-Ravhâ'daki mescidin berisine tesadüf eden küçük mescidin yanında namaz kıldığını söylerdi. Peygamber'in namaz kıldığı yeri Abdullah bilir ve: Tâ orada, mescidde namaza durduğun vakit sağına düşer, derdi. Bahsettiği o mescid de, Mekke'ye doğru gittiğin vakit sağ tarafına gelir. Onunla büyük mescidin arası bir taş atımı, yahut ona yakın bir mesafedir.

485- Yine Abdullah, Munsarafu'r-Ravhâ'nın yanındaki ırka (yani tepeciğe) doğru namaz kılardı. Bu tepeciğin son tarafı, Mekke cihetine gittiğin vakit Munsaraf ile kendi arasındaki mescidin yakınında caddenin kenarına varır. Oracıkta bir mescid bina edilmiş ise de, Abdullah ibn Omer o mescidde namaz kılmazdı. Onu ya solunda, ya ardında bırakarak mescidin kıble cihetinde ırkın kendisine yönelerek namaz kılardı. Abdullah, Ravhâ'dan zevalden sonra çıktığında öğle namazını oraya gelinceye kadar kılmayıp, orada kılar; Mekke'den döndüğünde de oraya sabahtan bir saat evvel, yahut seherin sonunda yolu düşerse, orada tâ sabah namazını kılıncaya kadar geceleyip mola verirdi.

486- Yine Abdullah, râvîye şöyle tahdîs etti: Peygamber Ruveyse’ye varmadan caddenin sağında ve altına gelen cihetinde Ruveyse menzilhânesinin iki millik azıcık berisinde bir tepeciğe kadar geniş ve düz bir yerde (bitmiş olan) koca bir ağacın altına konardı. Bu ağacın yukarısı kırılmış, içi oyulmuştur. Özdeki sâkı hâlâ durur. Dibinde birçok kum yığınları vardır.

487- Yine Abdullah şöyle tahdîs etti: Giderken Arec'in arkasına düşen yokuşça bir seyl yatağının kenarında, caddenin sağında ve yolu gösteren kayaların (yahut ağaçların) yanında ve o kayaların (yahut ağaçların) arasında Peygamber genişçe bir tepeye doğru namaz kıldı. Namazgâhın yanıbaşında iki üç kabir mevcûddur ki, üstlerinde taş yığınları vardır. Abdullah öğle vakti güneşin zevalden sonra Arec'den kalkıp öğle namazını işte o namazgâhta kılardı.

488- Yine Abdullah tahdîs etti ki: Rasûlüllah caddenin solunda ve Herşâ dağının ilerisindeki inişte bulunan büyük ağaçların yanında konak ederdi. Bu iniş Herşâ dağının kenarına bitişiktir. Cadde ile arasında bir ok atımı mesafe vardır. Abdullah işte bu ağaçların en uzun ve yola en yakın olanına doğru namaz kılardı.

489- Yine Abdullah ibn Omer tahdîs etti ki: Peygamber Merru'z-Zuhrân'a Medîne cihetinde en yakın olan yerdeki inişte konak ederdi. Safrâvât'tan aşağıya inerken yokuşun dibindeki genişlikte ve Mekke'ye gidene göre caddenin sol tarafına Rasûlüllah'ın konak yeri ile cadde arasında bir taş atımından ziyâde mesafe yoktu.

490- Yine Abdullah ibn Omer şöyle tahdîs etti: Peygamber, Zû Tuvâ'da konaklayıp, sabah oluncaya kadar orada geceler ve Mekke'ye gireceği sırada sabah namazını kılıp öyle girerdi. Rasûlüllah'ın oradaki musallası kayadan bir tepe üstündedir. Orada bina olunan mescidde değildir. Lâkin biraz aşağıda taştan kocaman bir tepe üzerindedir.

491-Yine Abdullah şöyle tahdîs etti: Peygamber (namaz kılarken) kendisi ile Ka'be cihetine gelen yüksek dağ arasındaki iki tepeyi karşısına alırdı. - (Râvî der ki: Abdullah ibn Omer o iki tepeyi karşısına almakla) o mahalde bina olunan mescidi, taş tepenin kenarındaki mescidin sol tarafına almış olurdu. Peygamber'in namazgâhı (taş tepe kenarındaki) bu mescidin alt başında, kara taş üstündedir. Taş tepe kenarındaki mescidden on arşın yahut ona yakın ayrılıp, seninle Ka'be arasına düşen dağın o iki tepesini karşına alarak namaz kılarsın.

(MUSALÜNİN SÜTRESİNE ÂİD BÂBLAR)