Geri

   

 

 

İleri

 

10 - BAZl SAHÂBELERİN SÖZLERİNE UYGUN İNEN ÂYETLER

Bu konu aslında, Esbâb-ı Nüzûlün bir devamıdır. Nakledeceğimiz rivâyetlerin esasını, Hazret-i Ömer'in sözlerine uygun inen âyetler teşkil edecektir. Bu konuda müstakil eser yazanlar da vardır.

Tirmizî, İbn-i Ömer'den şunu rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahu Teâla hakikati Ömer'in diline ve kalbine uygun olarak indirdi, demişti. İbn-i Ömer de: Kur’ân'dan inen âyetler, Sahâbe'nin sözlerinden çok, Hazret-i Ömer'in sözlerine benzer bir şekilde inmiştir, demişti.

İbn-i Merdeveyh, Mücâhid'in şöyle dediğini rivâyet eder: Kur’ân' in âyetleri, Hazret-i Ömer'in görüşüne uygun olarak inerdi.

Buhârî ve diğer muhaddisler, Enes'in şöyle dediğini rivâyet edeler; Hazret-iÖmer: Şu üç sözüm, Rabbimin âyetlerine uygun düştü, dedi. Ya Resûlallah, Hazret-iİbrahim'in makamını kıble edinseydik, demiştim. ***** âyeti«...siz de İbrahim'in makamından bir namazgah yeri edinin..» (Bakara, 125.)nâzil oldu. Zevcelerinin yanına iyi veya kötü huylu herkes girip çıkıyor. Onlarınörtünmelerini emretsen daha iyi olmaz mı? demiştim. Hicap (örtünme) âyeti nâzil oldu. Zevceleri birbirine kıskanarak, Resûlü gücendirmişlerdi. Onlara: Umarım ki Rabbi ona sizleri boşadıktan sonra, yerinize sizden daha hayırlı zevcelerverir, demiştim.Sözümün aynısı, âyet olarak nâzil oldu *****

***** (Tahrim, 5.)

Müslim, İbn-i Ömer ve Hazret-i Ömer'den şunu rivâyet eder; Hazret-i Ömer, şu üç şeyde sözlerim, Rabbimin kelamına uygun düştü. Bunlar: Hicab âyeti, Bedir esirleri ve Hazret-i İbrahim'in makamıdır.

İbn-i Ebî Hâtim, Enes'den Hazret-i Ömer'in şöyle dediğini rivâyet eder; şu dört hususta sözlerim, Rabbimin âyetlerine uygun düştü veya Rabbim sözlerimle âyet indirdi: ***** «Andolsun biz insanı çamurdan, bir süzmeden yarattık.» (Mu'minûn, 12.) âyeti nâzil olunca; yaratıcıların, en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir, demiştim. Bu sözüm üzerine ***** ***** «...yaratanların en güzeli Allah, ne yücedir...» (Mu'minûn. 14.) âyeti nâzil oldu.

AbdurRahmân b. Ebî Leyla'dan rivâyet edildiğine göre, bir Yahudi Hazret-i Ömer'le karşılaştığında şöyle dedi: Dostunuz Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) sözünü ettiği Cebrâîl bizim düşmanımızdır. Hazret-i Ömer de: ***** «Kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cebrâîle, Mikail'e düşman olursa, Allah da Kâfirlerin düşmanıdır» demişti. Âyet, Hazret-i Ömer'in sözüne uygun olarak nâzil oldu. (Bakara, 98.)

Suneyd, «T e f s i r»inde Said b. Cübeyr'den şu rivâyette bulunur. Sa'd b. Muaz, Hazret-i Âişe hakkında söylenenleri duyunca: ***** «Allah'ım, Seni tenzih ederim. Bu, büyük bir bühtandır», demişti, bu söz aynen, âyet olarak nâzil oldu (Nur, 16).

İbn-i Ehî Mimi «F e v â i d» adlı eserinde, Said b. Müseyyeb'den şöyle dediğini rivâyet eder: Eshâbdan Zeyd b. Harise ile Ebû Eyyûbi'l-Ensârî, buna benzer bir söz duyduklarında: ***** «Allah'ım, Seni tenzih ederim, bu büyük bir bühtandır,» derlerdi. Bu sözleri, âyet olarak nâzil oldu.

İbn-i Ebî Hâtim, İkrime'nin şöyle dediğini rivâyet eder: Kadınlar Uhud muharebesi ile ilgili haberler alamayınca, yola çıkmışlardı. Bu sırada, iki Sahâbî ile karşılaştılar. Kadınlardan biri: Resûlüllah'dan bir haberiniz var mı? diye sordu. Sahâbî, Resûlüllah hayattadır, cevabını verince: Ne diyelim, Allah kullarından dilediğini şehid eder, şeklinde konuştu. ***** «..Sizden şehidler edinsin diye...» (Âl-i İmrân, 140.) âyeti de kadının bu sözüyle nâzil oldu.

410 İbn-i Sa'd, «Tabakat»ında; bize Vâkidî, ona İbrahim b. Muhammed b. Şurahbîli'l-Abderî, ona da babası haber verdi. Babası şöyle demişti: Mus'ab İbn-i Umeyr, Uhud savaşında sancak taşıyordu. Sağ eli kesilince sancağı sol eliyle tutarak şöyle dedi: ***** «Muhammed, Resûlden başka bir şey değildir. Ondan önce nice Peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür veya öldürülürse, gerisin geriye kaçacak mısınız?» Sonra da sol eli kesildi. Sancağa kapanarak dirsekleriyle bağrına bastı, sözlerini aynen tekrarladı, sonra şehid edildi, sancak da yere düştü. Muhammed b. Şurahbil, Mus'ab'ın sözüne uygun düşen: ***** «Muhammed, sadece bir elçidir..» (Âl-i İmran, 144.) âyeti, olay anında değil, sonradan nâzil olmuştur, der.

Resûlüllah, Cebrâîl ve Meleklerin Sözleri Üzerine İnen Âyetler

411 Bunlara yakın olarak Kur'ân'ı Kerim'de Allah'ın lisanı dışında, Resûlün Cebrâîl'in ve Meleklerin sözleri de gelmiştir. Fakat bu sözlerin onlara izafe edilmesi açık değildir, şifahi olarak duyulmamıştır. Meselâ En'am sûresinini «Doğrusu size Rabbinizden basiretler geldi..» (104.) âyeti, Resûlüllah'ın ***** «Ben sizin üzerinize bekçi değilim.» En'am sûresinin ***** «...ben O'ndan başka bir hakem mi arayayım?...» (114.) âyeti de Resûlüllah'ın lisanı üzere nâzil olmuştur. Meryem sûresinin ***** «Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz..» (64.) âyeti, Cebrâîl'in lisanı üzere nâzil olmuştur. Sâffât sûresinin

***** «Bizim içimizde herkesin belli bir makamı vardır. Biziz o çok saf saf dizilenler biz. Biziz o tesbih edenler biz.» (164-166) âyetleri de meleklerin lisanı üzere nâzil olmuştur.

Fatiha sûresinin ***** «Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız

Senden yardım dileriz.» âyeti, bazı kulların lisanı üzere inmiştir. Ancak burada *****«söyleyiniz» sözünü takdir etmek mümkündür. Aynı şekilde, yukarıda geçen ilk iki âyette de ***** «söyle» sözünü takdir etmek mümkündür. Üçüncü ve dördüncü misali teşkil eden âyetler ise, böyle bir takdirde bulunmak imkânsızdır.