Geri

   

 

 

İleri

 

9 "Kur'an, Cennetin Yedi Kapısından İnmiştir." Hadisi

Taberi diyor ki: "Resulullahtan nakledilen bu hadis-i şerifin lafızlannda raviler ihtilaf etmişler onu farklı lafızlarla rivayet etmişlerdir.

a- Bu hadisi, Abdullah b. Mes'udun Resuiullahtan şu şekilde rivayet ettiği nakledilmektedir. Resulullah (sallalahü aleyhi ve sellem) buyunnuştur ki; "Önceki kitap tek bir kapı­dan ve tek bir harf (lehçe) üzere inmişti. Kur'an ise yedi kapıdan ve yedi harf (lehçe) üzere inmiştir. Bunlar da, yasaklar, emirler, haramlar, helaller, muhkem­ler, müteşabihler ve misallerdir. Kur'anın helalini helal görün haramını da ha­ram. Emroîunduğunuz şeyleri yapın. Size yasaklananlardan da vazgeçin. Kur'anın misallerinden ibret alın. Muhkemiyle amel edin. Müteşabihine de iman edin ve deyin ki: "Biz buna iman ettik. Hepsi de rabbimizin kalındandır."

b- Yine bu hadisi Ebu Kılabenin, Mürsel bir şekilde Resulullahtan şu şe­kilde rivayet ettiği nakledilmiştir.

Ebu Kılabe demiştir ki: "Bana ulaştığına göre Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Bunlar, emirler, yasaklar, teşvikler, korkutmalar, cedcller, kıssalar ve misallerdir."

c- Bu hadisi Übey b. Kâ'bin da Resulullahtan şu şekilde rivayet ettiği nakledilmektedir: Übey dedi ki: "Resulullah bana şöyle buyurdu" "Allah bana emretti ki Kur'anı tek harf üzere okuyayım. Ben de dedim ki: "Rabbim, sen bunu, ümmetime hafiflet. "Allahü teâlâ buyurdu ki: "Sen onu iki harf üzere oku." Dedim ki: "Rabbim sen onu ümmetime hafiflet." Bunun üzerine Allah bana em­retti ki: "Kur'anı cennetin yedi kapısından yedi harf üzerine okuyayım. Bunların hepsi de safi ve kâfidir."

d- Yine bu hususta Abdullah b. Mes'udun, bu rivayet edilenlere muhalif olarak şunları söylediği rivayet edilmektedir. "Şüphesiz ki Allah Kur'anı beş harf üzere indirmiştir. Bunlar, helaller, haramlar, muhkemler, müteşabihler ve misallerdir. Sen, Kur'anın helalini helal, haramını da haram kabul et. Muhkem âyetlerle amel et. Müteşabih olanlarına da iman et ve misallerinden de öğüt al.

Taberi diyor ki: "Resulullahtan nakledilen bu haberlerin hepsinin mânâları birbirlerine yakındır. Çünkü bir kişinin "Falan kişi bu işin kapılarından bir kapısının üzerinde durmaktadır." demesi veya "Falan kişi, bu işin yönlerin­den bir yönü üzerinde durmaktadır." demesi yahut, "Falan kişi bu işin tarafların­dan bir tarafında durmaktadır." demesi yahut, "Falan kişi bu işin taraflarından bir tarafında durmaktadır." demesi aynı mânâya gelir. Görmez misin ki Allahü teâlâ kendisine yapılan ibadetlerden sadece bir yönüyle ibadet yapan bir kavmi vasıflandırırken, bunların, kendisine sadece bir harf üzere ibadet ettiklerini be­yan etmiş ve şöyle buyurmuştur. "İnsanlardan öylesi vardır ki, Allaha bir harf üzere (yarım yamalak) ibadet eder. [48][68]

Buradaki bir harften maksat, bir yönüzere" demektir. Yani onlar Aliaha şüphe ile ibadet ederler, kesin olarak değib Resulullahtan çeşitli şekillerde rivayet edilen bu hadisi de bu kabildendir. Yani Resulullahm "Kur'an yedi kapıdan indirilmiştir." Veya "Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir." ifadelerinin mânâları aynıdır. Bütün bunların mânâsı, Resululla­hm, Allahü teâlânın ümmetine verdiği özellikleri ve faziletleri zikretmektedir. Zi­ra bizim kitabımızdan önce inen her ilahi kitap, tek bir lehçe ile inmiştir. Diğer lehçelere çevirildiğinde onun tercümesi ve tefsiri sayılmıştır. Onun, Peygambe­rine indirdiği bir okuyuş şekli sayılmamıştır. Halbuki bizim kitabımız yedi leh­çe üzere indirilmiştir. Okuyucu bu lehçelerin hangisiyle.okuyacak olsa Kur'anı tilavet etmiş olur. Onu tercüme veya tefsir eden sayılmaz. Kişi, Kur'anı bu yedi lehçenin dışında herhangi bir lehçeye çevirecek olursa ve o zaman da mânâsım aktarmış olursa onu tercüme etmiş sayılır. İşte Resulullahm "Önceki kitaplar tek harf üzere indirilmişti. Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir." adisinin mânâsı ise Allahü teâlânın, önceki peygamberlerine indirdiği kitaplardan bazıla­rında, cezaiar, hükümler, helaller ve haramlar bulunmuyordu. Mesela, Hazret-i Davuda inen Zebur böyleydi. Çünkü o, bir kısım hatırlatmalar ve öğütlerden iba­retti. Hazret-i İsa'ya inen İncil de böyleydi. Çünkü o da sadece Allah'ı ululamak, ona hamdetmek, insanların kusurlarına bakmamak ve kötülüklerden yüzçevir mek gibi hususlan ihtiva ediyordu. Bunların dışındaki hükümleri ihtiva etmiyordu. Kur'an'dan önce inen diğer kitaplar da Kur'anın kapsadığı yedi çeşit hükümden bazılarını kapsıyorlardı. Bizim kitabımız olan Kur'an ise bu yedi hükmün tümü­nü de kapsamaktadır. Allah bu özelliği Hazret-i Muhammed'e ve ümmetine vermiş­tir. Halbuki daha önceki kitapların muhteviyatıyla yükümlü olan ve onları yeri­ne getirerek ibadet edecek olan kullar. Allanın cennetini kazanmak ve onun rı­zasına erişmek için kitaplarının indiği tek yoi ve yönden başka bir yol bulamı-yorlaidi. Sadece o yol kendilerini cennete ulaştırıyordu. Halbuki Allahü teâlâ Hazret-i Muhammed'e ve ümmetine insanları Allah'ın rızasına eriştirecek ve cenneti ka­zandıracak yedi yönü ve yedi yolu bulunan bir kitap vermişti. Eğer bu ümmet, bu kitabı hakkıyla uygulayacak olursa yedi yoldan cennetin yedi kapısına ulaşa­bilecektir.

Bu yedi yolu şöyle izah etmek mümkündür:

1- Allah'ın kitabındaki emirlerini tutmak cennetin kapılarından bir kapı­dır.

2- Allah'ın kitabında yasakladığı şeylerden kaçınmak cennetin kapıların­dan ikincisidir.

3- Allah'ın; kitabında helal kıldığı şeyleri helal saymak cennetin kapıla­rından üçüncü bir kapıdır.

4- Allah'ın, kitabında haram kıldığı şeyleri haram kılmak cennetin kapıla­rından dördüncü bîr kapıdır.

5- Allah'ın, kitabında muhkem olarak açıkladıklarına iman etmek cennetin kapıla­rından dördüncü bir kapıdır.

6- Allah'ın kitabındaki ilmini ancak kendisinin bildiği müteşabih âyetlere boyun eğmek ve bunların Allah katından olduğunu ikrar etmek cennetin kapıla­rından altıncısıdır.

7- Kur'anda zikredilen misaller ve öğütlerden ibret almak da cennetin ka­pılarından yedincisidir.

Evet, Allahü teâlâ Kur'andaki yedi yönlü mânâ ve Kur'anm indiği yedi ka­pıyı kullan için rızasına erişme ve cennete ulaştırma yolları kılmıştır.

İşte Resu-luilahın "Kuran cennetin yedi kapısından inmiştir." hadisinin mânâsı budur.