31-34Şüphesiz müttakiler için kurtuluşa erme zamanı,(yeri) ve orada bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır. (.......) dendir. (.......) veznindedir. Mastar olması uygundur. Yani; müttakiler için her korkudan selâmet ve her arzuya vuslat vardır, demektir. Mekân için olması da uygundur. O da; cennettir. Daha sonra tamamından bir kısmım bedel kıldı. Şöyle buyurdu: “Ve orada bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.” “Bahçeler”içinde envai çeşit meyveli ağaçlar bulunan bostanlar, demektir. (.......)(bahçe) kelimesinin çoğuludur. “Üzüm bağları”yaş üzümler.(.......) üzerine atıftır. (.......) memesi tomurcuklanmış, dikilip kalkmış kızlar, demektir.“Yaşıt” aynı yaşta. (.......) dopdolu demektir. 35-37Rabbinden bir mükâfat, bir hediye, bir hesap görme olarak orada (cennette) onları ne boş bir lakırdı ne de birbirlerine karşı yalan işitirler. O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, Rahmân'dır. O gün insanlar O'na karşı konuşmaya yetkili değillerdir. (Buna güçleri de yetmez.) “Orada” cennette. (.......) nin haberinin zamîrinden hâldir. “Boş lakırdı” bâtıl söz. Kisâî'ye göre (.......) şeklinde şeddesizdir.(.......) manasınadır. Yani;“Birbirlerine yalan söz söylemezler” , demektir. (.......) mastardır. Yani;'Onları öyle bir cezâlarıdırdı ki', demektir. (.......) mastardır. Ya da (.......) den bedeldir. (.......) sıfattır. Kâfi ya da amelleri muktezasınca manasınadır. İbni Amir veÂsım'a göre her ikisi de((.......) ve (.......)) (.......) den bedel olarak mecrûrdurlar. Onları merfû' okuyanlara göre (.......) hazfedilmiş bir müptedanın haberidir. Ya da müptedadır. Haberi de(.......) dur. Ya da(.......) onun sıfatıdır.(.......) de haberidir. Ya da ikisi de haberdir. (.......) deki zamîr gökler ve yer halkına âittir. (.......) deki zamîr de Allahu Teâlâ'ya âittir. Yani;Allahu Teâlâ’nın azâbına karşı şefâat etmeye muktedir olamazlar. Ancak izniyle olurlar, demektir. Ya da hiç biri korkudan dolayı Allahu Teâlâ'nın huzunında konuşamaz demektir. 38Ruh (Cebrâîl) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahmân'ın izin verdiklerinden başka orada bulunanlar hiç konuşmazlar. Konuşan da doğruyu söyler. (.......) yu (.......) ye zarf kılarsan(.......) de durmazsın.(.......) ye zarf kılarsan durursun. “Ruh” Cumhûr’a göre Cebrâîl (aleyhisselâm) dır. Denildi ki: “O, büyük bir melektir ki Allahu Teâlâ arş müstesna olmak üzere ondan daha büyük bir mahlûk yaratmamıştır.” (.......) hâldir. Yani; saf tutar oldukları hâlde demektir. Orada Rahmân'ın (celle celâlühü) konuşmaya ya da şefâate izin verdiklerinden başka hiç kimse korkudan konuşamaz. Dünyada iken (.......) demek suretiyle hakkı söyleyen (ikrar eden) kişilere şefâat edilme izni verilir, demektir. Ya da şefâat hususunda ancak doğruyu söyleyen kişilere izin verilir, demektir. 39İşte o, hak gündür. Bundan sonra dileyen Rabbine varan bir yola gider. “Hak” vukuu sabit ve gerçek. Bundan sonra dileyen sâlih amel ile Rabbine varan bir yol tutsun. 40Biz pek yakında gelecek bir azap ile sizi uyardık. Kişi, iki eliyle yaptıklarını göreceği bir gün için hazırlarısın. O gün kâfir: (keşke insan olacağıma) toprak olsaydım.” der. Ey kâfirler! Biz sizi âhiretteki azapla uyardık. Çünkü her gelen yakındır. “Kişi iki eliyle yaptıklarını göreceği bir gün için hazırlarısın.” Sözündeki“kişi” Ğen maksat “Biz sizi pek yakında gelecek bir azap ile uyardık.” sözünden dolayı kâfirdir.“... iki eliyle yaptıklarınız...” sözünden maksat; “Bu yangın azâbını tadın. Sizin ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır.” Enfal, 50-51. Sözünden dolayı yaptığı kötülüklerdir. Elleri özellikle zikretti, çünkü işlenilen günahlarda elin kullanılmama ihtimali olsa da işlerin çoğu onlarla yapılır. “Kâfir” daha fazla kötülemek için zamîr yerine kelimenin kendisini getirmiştir. Ya da “kişi” sözü geneldir. Kâfiri ve onun işlediği hayrı ve şerri ondan ayırdı. Ya da ondan sonra “kâfir” kelimesi zikredildiği için o (kişi) mü'min ve işlediği de hayır işlerdir. (.......) istifham (.......) sidir.(.......) ile mensûbtur. Yani; elleriyle yaptıkları hangi şeydir diye bakar. Ya da ismi mevsuldur.(.......) ile mensûbtur.(.......) kastedilerek(.......) (ona baktım) denir. Sıladan dönen zamîr hazf edilmiştir. Yani;(.......) şeklindedir. “... keşke toprak olsaydım.” keşke dünyada toprak olsaydım da yaratılmasaydım ve mükellef kılmmasaydım. Ya da bugün toprak olsaydım da diriltilmeseydim, demektir. Denildi ki: “Boynuzlu (hayvan)dan boynuzsuzun hakkım almak için mükellef olmayan hayvanları da hasreder. Sonra onları toprağa dönüştürür. İşte kâfir (burada) onun hâlini arzular.” Yine denildi ki: “Kâfir: İblîstir. Âdem'in, mü'min çocuklarının sevap kazandığı gibi sevap kazanmak için Âdem gibi topraktan yaratılmış olmayı temenni eder.” Allahu A'lem. NÂZİ'ÂT SÛRESİ1-5Andolsun (kâfirlerin cesetlerine) boğulmuş olan ruhlarını da derinliklerinden söküp koparan,(mü'minlerin canını ise) rıfk ile çıkaran(ölüm melek)lerine, Andolsun(dalgıç yüzer gibi) yüzüp(ve gökten inip) de (kâfirlerin ruhlarını cehenneme, rnü'ımnlerirıkini cennete götürmek de) öncül olarak koşan, bir de (dünyanın) işi(ni) tedbir eden (diğer melek)lere. (.......) in sonuna kadar vakf yoktur. Burada ise vakf gereklidir. Çünkü şayet durmadan geçerse (.......) nin zarfı olur. Hâlbuki bu günde meleklerin tedbiri (kâinattaki görevleri) sona ermiştir. Allahu Teâlâ ruhları cesetlerin ta derinliklerinden daldıra daldıra çeken melekler gurubuna yemin etmiştir. Yani; onlar, ruhları bedenlerin en dip noktalarından, parmaklarından ve tırnak yerlerinden çeke çeke alırlar, demektir. Yine Allah(celle celâlühü) ruhları suhuletle ve mülayimetle çekip çıkaran melekler gurubuna da yemin etmiştir. (.......), Kovayı kuyudan çıkardığında söylenen “Kovayı kuyudan makarasız çıkardı.” sözünden gelmektedir. Yine Allah (celle celâlühü) gidişlerinde yüzen, yani; acele eden ve kendilerine emredildiği gibi dini ya da dünyevi yönden kula fayda verecek işlerden birini idare eden melekler gurubuyla yemin etmiştir. Ya da gazilerin, dizginleri çekilen atlarına yemin etmiştir. Arap atı olduklarından boyunları uzun olduğu için orada dizginler aşırı çekilmiştir. Daru'l-İslam topraklarından Daru'l-harb topraklarına giden gazilerin atlarına yemin etmiştir. Nitekim bir yerden bir yere çekip gittiğinde öküze (.......) denir. Hızlı koşan, hedefe doğru yanşan, galebe ve zafer işini gerçekleştiren gazilerin atlarına yemin etmiştir. İşlerin gerçekleştirilmesinin onlara isnadı, sebeplerinden biri oldukları içindir. Ya da doğudan batıya doğru çekilen yıldızlara yemin etmiştir. Onların çekilmesindeki(seyretmesindeki) ifratı, yörüngenin tamamını en uzak batıda batıncaya kadar katetmesidir. Bir burçtan diğer burca çıkan yıldızlara yemin etmiştir. Gökyüzünde yörüngesinde yüzen, yanş eden ve hesap ilmine âit bir işi düzenleyen (düzenlenmesinde vasıta olan) yıldızlara yemin etmiştir. Yeminin cevabı hazf edilmiştir. O da; kendisinden sonra kıyametin zikredilmesi delaletiyle “Elbette yeniden diriltileceksiniz,” dir. 6O gün sarsan sarsacak. “Sarsacak”şiddetli bir sarsıntıyla sarsılacak. “Recf”; şiddetli sarsıntı demektir. “Racife” (sarsan); ilk üfürüştür. Onun meydana gelişiyle birlikte meydana gelen şeylerle vasıflarıdırıldı. Çünkü onunla yeryüzü sarsılır. Sonunda onun üzerindeki herkes ölür. 7Onun ensesine binecek olan da ardından gelecek. (.......) den hâldir. “Radife”: (ensesine binecek olan);ikinci üfürüştür. Çünkü o, birincinin hemen ardındadır. Aralarında kırk yıl vardır. Birincisi mahlûkatı öldürür,ikincisi diriltir. 8O gün kalpler (korku ile) titreyecek. O gün, dirilişi inkâr edenlerin kalpleri titreyerek çarpacak. (.......) kelimesindendir. O da; çarpmak demektir (.......) nun mensûb oluşu (.......) cümlesinin delalet ettiği şeylerdir. Yani; sarsanın sarstığı günde kalpler çarpar, demektir. (.......) un merfû' oluşu müpteda olduğu içindir. (.......) onun sıfatıdır. 9(Sahiplerinin) gözleri zilletle eğilecektir. O kalplerin sahiplerinin gözleri gördükleri şeyin korkusundan dolayı zelildir. (.......) nın haberidir, (ikisi cümle olarak (.......) un haberidir.) 10Onlar derler ki: Biz mi sahiden eski hale döndürülmüş olacağız? Dirilişi inkâr eden kâfirler, dünyada iken dirilişi inkâr için alay yollu sorarlar. “Biz yine eski halimize mi döndürüleceğiz? “soru inkâr manasınadır. Yani; ölümümüzden sonra ilk duruma döndürülüp önceki halimiz üzere yeniden dinlecek miyiz, demektir. “Hafîre”; ilk durumdur. Biri, yaptığı bir işi bırakıp tekrar döndüğünde(.......) denir. Yani; ilk durumuna döndü demektir. Yine (.......) denir. Yani; Nakit para ilk halin yanındadır. O da; satışın kesinleştiğini bildiren tokalaşmadır. ( Yani; alış verişte müşterinin ilk sözde parayı sayması, peşin vermesi manasınadır). Önce dirilişi inkâr etiler, sonra bunun imkânsız bir şey olduğunu ilave ettiler, şöyle dediler: 11Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz vakit mi? (.......), çürümüş, ufalanmış demektir. Hafsdışındaki KufeTilere göre (.......) şeklindedir.(.......) vezni (.......) vezninden daha edebidir. “kemik çürüyüp ufalandı “denir. İsmi faili (.......) ve (.......) şeklindedir. Mana: “Çürüyüp dağılmış kemikler haline geldikten sonra hayata tekrar döndürülecek miyiz?”şeklindedir. (.......) hazfedilmiş bir fiille mensûbtur. O da; (.......)(diriltileceğiz) dur. 12Dediler ki: Öyle ise bu (yeni hayata dönüş) ziyanlı bir dönüştür. Yeniden dirilişi inkâr eden kâfirler şöyle dediler: Öyleyse bu yeni hayata dönüşümüz hüsranlı bir dönüştür. Ya da sâhibini hüsrana uğratan bir dönüştür. Mana; “Eğer o doğruysa ve biz tekrar diriltilirsek işte o zaman onu inkâr ettiğimiz için hüsrana uğrarız.” Bunu alay olsun diye söylediler. 13Fakat o, ancak tek bir haykırıştır. (.......) cümlesi hazfedilmiş bir cümleye taallûk etmektedir. Yani; bu yeniden dirilişin Allahu Teâlâ için zor olacağını zannetmeyin. Gerçekten o, O'nun (celle celâlühü) kudretine göre kolaydır, basittir. O ancak bir tek sayhadır. Bununla, sura ikinci üfürüşü kastediyor.Bu “deveyi bağırarak sürdü” sözündendir. 14Ki o zaman onları (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler. Bir de bakarsın ki onlar, yerin altında ölü iken dirilip yeryüzüne çıkmışlar. Denildi ki: Es-sahire: Şam'da, Beytü'l-Makdis civarında bir yer adıdır. Ya da Mekke toprağıdır. Ya da cehennemdir. |