Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Yeni Pencere

Geri

 

SAYFA :

488

 

042 - ŞÛRÂ SÛRESİ

 

CÜZ :

25

 

İleri

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

52

Ey Rasûlüm, böylece biz sana, emrimizle bir ruh (insanlar için bir hayat olan Kur’an’ı) variyettik. Sen önceleri, kitap nedir, iman nedir bilmezdir. Fakat biz onu bir nur kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi onunla hidâyete erdiririz. Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu gösteriyorsun.

53

O yol, göklerin ve yerin sahibi olan Allarım yoludur. İyi bilin ki bütün işler Allah’a döner.

Âyet-i kerime’de, Resûlüllah’a gönderildiği beyan edilen "Ruh" tan maksat Hasan-ı Basrî'ye göre "Rahmet", Süddî'ye göre ise "Vahiy"dir. Diğer bazı âlimlere göre "Kur'an",

bazılarına göre de "Cebrâil"dir. Mealde "Kur'an"dır diyen görüş tercih edilmiştir.

ZUHRUF SÛRESİ

Zuhruf Sûresi, seksen dokuz âeyttir. 54. âyeti Medine'de, diğerleri Mekke'de nâzıl olmuştur. Bu Sûre-i celile: "Apaçık kitaba yemin olsun ki, şüphesiz biz onu, düşünüp anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Şüphesiz ki o, nezdimizdeki ana kitapta mevcuttur. Çok yücedir, hüküm ve hikmetlerle doludur. Zuhruf Sûresi, âyet: 1-4. âyetleriyle başlamakta ve devamla, haddi aşan bir kavmin karşı çıkmasıyla Kur’an’ı kerimin vahyinin durdurulamayacağı beyan edilmektedir.

Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)den önce de peygamberler gönderildiği ve hak yoldan çıkmış sapıkların, onlarla da alay ettikleri, şimdi Kur’an’la alay edenlerden daha kuvvetli olan kâfirlerin, alayları sebebiyle helak edildikleri beyan edilmektedir.

Sûre-i ceülede bundan sonra da şu hususlar beyan edilmektedir: Allah, yeryüzünü sizin için bir beşik yaptı, size orada yollar var etti. Gökten suyu belli bir ölçüde indirdi ve onunla ölü bir ülkeye hayat verdi. O, var ettiği mahlukatı, erkekli dişili yarattı..

Allah’a eş koşan müşriklerin, Allah’a çocuk isnad ettikleri, bu çocuklardan ktz olanların Allah'ın, erkek olanlarının da kendilerinin olduğunu iddia ettikleri beyan ediliyor ve kız çocuklarının doğduğu, kendilerine haber verilince öfkelendikleri beyan ediliyor.

Daha önce hangi ülkeye bir peygamber gönderildiyse o ülkenin varlıklı şımarık ileri gelenlerinin, peygamberlere karşı çıktıkları ve peygamberlerin tebliğ ettikleri esasları inkâr ettikleri ve sonunda da Allah'ın cezasına çarpıldıkları haber veriliyor.

Hazret-i İbrahimin, babasını ve kavmini, tapmakta oldukları putları bırakarak bir tek Allah’a ibadet etmeye davet ettiği beyan ediliyor.

Müşriklerin, peygamberliğin Hazret-i Muhammed'e değil de iki şehirin birinde bulunan bir büyük adama inmesini istediklerini, insanların tek bir ümmet halinde bulunmadığı, onlara dünyanın geçici nimetlerinin verildiği, Allah’ı anmaktan yüzçevirene, şeytanın musallat edileceği beyan edildikten sonra, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)e buyuruluyorki: "Ey Rasûlüm, sen, sana vahyolunana sımsıkı sanl. Muhakkak ki sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Şüphesiz ki bu Kur'an, sana ve ümmetine bir öğüttür. Yakında hesaba çekileceksiniz. Zuhruf Sûresi, âyet: 43-44.

Sûre-i celilede bundan sonra, Hazret-i Mûsa'nın, Firavun ve kavmine peygamber olarak gönderildiği fakat onların,- başlangıçta Hazret-i Muas'nın mucizelerine güldükleri, ama başlarına çeşitli belalar gelince de Hazret-i Mûsa'ya yalvararak, rabbinden, bu belaları kaldırmasını talep etmesini istedikleri fakat azap kaldırılınca yine sözlerinden döndükleri, sonunda da ceza olarak suda boğulmak suretiyle helak edildikleri beyan ediliyor.

Bundan sonra Hazret-i İsa'nın kıssasına da kısaca temas ediliyor ve Hazret-i İsa'nın, kendisine peygamberlik verilen bir kuldan başka birşey olmadığı ve dolayısıyla Hıristiyanların iddia ettikleri gibi tanrının oğlu olamayacağı beyan ediliyor.

Sûre-i celilede bundan sonra, kıyametin ansızın geleceği haber veriliyor ve âhiret gününde müttakilere verilecek nimetler beyan ediliyor. Suçluların ise cehennem azabında ebedi olarak kalacakları ve azaplarının hiçbir zaman hafiflemeyeceği ve bu halleriyle onların, kendi kendilerine zulmetmiş oldukları haber veriliyor.

Sûre-i celilede bundan sonra daha birçok hususa temas ediliyor ve şu âyet-i kerime ile sona eriyor: "Ey Rasûlüm, sen onların kusurlarına bakma. "Selam" de. Yakında bileceklerdir. Zuhruf .Sûresi, âyet: 89.

Rahman ve rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

Hâ, Mim.

Mukatta'a harfleri hakkında Bakara suresinin başında gerekli açıklamalar yapılmıştır.

2

Bak. Âyet 3.

3

Apaçık kitaba yemin olsun ki şüphesiz biz onu, düşünüp anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

Muhammed'e indirdiğimiz ve hükümleri açık olan kitaba yemin olsun ki, biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki sizler onun manalarını düşünüp öğüt alasınız. Ey Rasûlüm,'i yalanlayan Kureyş müşrikleri, şâyet biz onu, Arapça dışında bir lisanla indirecek olsaydık o zaman da "Biz Arabız onu nasıl anlayalım?" derdiniz.

4

Şüphesiz ki o, nezdimizdeki ana kitapta mevcuttur. Çok yücedir, hüküm ve hikmetlerle doludur.

Şüphesiz ki bu Kur'an, katımızdaki Levh-i Mahfuzda mevcuttur. Mertebesi yüksektir ve hikmetlerle doludur, sağlam bir kitaptır.

Bu âyet-i celile, Kur'an-ı kerimin, aslı Levh-i Mahfuzda bulunan kitaptan gönderildiğini, onun şanının yüce olduğunu ve onun, herhangi bir tutarsızlığı bulunmayan sağlam bir kitap olduğunu beyan etmektedir.

Âyet-i kerime’de zikredilen "Ana kitap" ifadesinden maksat, "Levh-i Mahfuz" veya "Allahü teâlânın ezelî ilmi" yahut "Kur'an-ı Kerimin toplu halde bulunduğu yer." dir.

5

Siz, haddi aşan bir kavimsiniz diye size uyarıyı indirmekten vaz mı geçeceğiz?

Âyet-i kerime’de zikredilen "Uyan"dan maksat, Abdullah b. Abbas, Mücahid, Süddî ve Ebû Salih'e göre "Azap"tır. Taberi de bu görüşü tercih etmiştir. Buna göre âyetin izahı şöyledir: Ey müşrikler, sizler Allah'ın emrini tutmayarak, koyduğu sınırları aşan bir kavim olduğunuz halde, sizi başıboş bırakacağımızı ve cezalandırılmayacağınızı mı zannediyorsunuz?"

Katade'ye göre ise âyette zikredilen "Uyarı"dan maksat, "Kur'an-ı kerimdir." Buna göre âyetin izahı şöyledir: Siz, haddi aşan bir kavimsiniz diye size Kur’an’ı indirmekten vaz mı geçeceğiz? Yani, bir lütuf olarak Kur'an-ı Kerim indirilmiş ve böylece iman edecekler için zemin müsait hale getirilmiştir.

6

Biz, daha öncekilere de nice peygamberler gönderdik.

7

Onlara hiçbir peygamber gelmedi ki, onu alaya almış olmasınlar.

8

Biz, bunlardan daha kuvvetli olan o kâfirleri helak etmişizdir. Nitekim öncekilere dair nice misaller geçmiştir.

Ey Rasûlüm, senden önce geçmiş olan kavimlere, kendilerini hak yola davet eden hiçbir peygamber gelmedi ki onlar, kendilerine gönderilen o peygamberlerle alay etmiş olmasınlar. O halde sen de kavminin, seninle alay etmesine üzülme. Zira onlar, geçmişteki kâfir kavimlerin izlerini takibetmektedirler. Biz, peygamberlerle alay eden o kavimlerden daha beterlerini şiddetle cezalandırmış, ve onları helak etmişizdir. Onlar, kendilerine azabımız geldiğinde güç ve kuvvetleriyle kendilerini kurtaramamışlardır. Nitekim seninle alay eden bu müşrikler için ve senden önce peygamberlerini yalanlayan kavimler için, geçmiş ümmetlere ait çeşitli misaller zikredilmiştir.

Ey Rasûlüm, seni yalanlayan bu müşrikler, geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketlerin, kendi başlarına da geleceğinden sakınsınlar.

9

Ey Rasûlüm, yemin olsun ki, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Herşeye galip olan ve herşeyi bilen Allah yarattı." diyeceklerdir.

Ey Rasûlüm, yemin olsun ki, kavminin müşriklerine "Yedi göğü ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, onlar şöyle diyeceklerdir: "Gökleri ve yeri, herşeye galip olan ve herşeyi bilen Allah yarattı." Böylece onlar, Allah'ın yaratıcı olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır. Bununla beraber onlar, birtakım putlan Allah’a ortak koşarlar. İşte bu, çelişkinin ve tutarsızlığın ta kendisidir.

10

O, sizin için yeryüzünü bir beşik yaptı. Sizin için orada, doğru gidesîniz diye yollar var etti.

Herşeye galip olan ve herşeyi bilen Allah, yeryüzünü sizin için adeta bir döşek haline getirmiş ve dilediğiniz yere gidebilmeniz için size orada yollar yaratmıştır. Rızkınızı aramanız için o yollardan gider gelirsiniz.

 

 

 

 

Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Aynı Pencere

Geri

 

(T :  M : 922  H : 310)

 

TABERİ TEFSÎR-İ - (TÜRKÇE)

 

-

 

İleri

Sayfayı Büyüterek Aynı Pencerede Aç