Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Yeni Pencere

Geri

 

SAYFA :

412

 

031 - LOKMÂN SÛRESİ

 

CÜZ :

21

 

İleri

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

20

Allah'ın, göklerde ve yerde bulunan herşeyi hizmetinize verdiğini ve sizlere açık ve gizli bol bol nimetler bahşettiğini görmez misiniz? İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, hiçbir ilmi, hiçbir rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında mücadele eder durur.

Ey insanlar, Allah'ın, göklerdeki güneş, ay, yıldızlar ve bulutlar gibi yarattıkları, yeryüzündeki hayvan, ağaç, su, deniz gibi varlıkları sizin menfaatlarınıza tahsis ettiğini görmez misiniz? Bütün bunları, sizin, yeme, içme, barınma ve giyinme gibi ihtiyaçlarınızı gidermekte faydalandığınız şeyler kıldığını görmez misiniz? Yine sizler, Allah'ın size, görünen ve görünmeyen bol bol nimetler verdiğini görmez misiniz? Bütün bu nimetlere rağmen bir kısım insanlar vardır ki, elinde herhangi bir bilgi olmaksızın ve bir delil bulunmaksızın ve Allah tarafından gönderilmiş aydınlatıcı bir kitap bulunmaksızın, Allah'ın birliği ve kulluğun sadece ona yapılacağı hususunda tartışmaya girişir.

Allahü teâlânın, kullarına nimetleri pek çoktur. Bu nimetlerin en büyüğü İslam nimetidir. Bu nimet mü’minlerin dillerinde kelime-i tevhid ile açık bir şekilde görülür. Kalblerinde ise gözle görülmeyen bir şekilde yaşar.

Yine Allahü teâlânın, peygamberler göndermesi ile kitaplar indirmesi, gözle görülen büyük nimetlerdendir. Mü’minlerin kalbinde itikadi şüpheleri gi-demıesi ve onların manevi hastalıklarını tedavi etmesi gözle görülmeyen nimetlerdendir.

21

Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun." denildiği zaman: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz yolu takip ederiz." derler. Ya şeytan atalarını alev alev yanan ateşin azabına çağırmışsa.

Allah'ın birliği ve yüceliği hakkında tartışmaya girişen o cahillere: "Ey kavim, siz, Allah'ın peygamberine indirdiği kitaba tabi olun. Zira o kitap, haklıyı haksızdan ayırdetmekte, sapık ile hidâyette olanı birbirinden seçmektedir." denildiği zaman onlar: "Bilakis, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz dinlere uyarız." derler. Şâyet şeytan, atalarının dinlerini anlara süslü göstermek ve onları saptırıp peşine takarak alev alev yanan cehennem azabına çağırmış olsa yine de ona mı uyacaklar? Bu ne ahmaklıktır? Bu ne şaşkınlıktır?

22

Kim iyilik yaparak yüzünü Allah’a çevirirse, muhakkak sapasağlam bir kulpa sarılmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a döner.

Kim, itaat ederek iyilikte bulunur ve ona kulluk ederek boynunu bükerse, şüphesiz ki o, kopmayacak sapasağlam bir kulpa sarılmış olur. O da kendisini Allah'ın azabından kurtaracak olan ilahi rızadır. Allah, kullarını, işledikleri amellere göre cezalandırır veya mükafaatlandırır.

23

Ey Rasûlüm, inkâr edenin İnkârı, sakın seni ümzesin. Kıyamet günü onların dönüşü ancak bizedir. Onlara yaptıklarını haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, kalblerin özünü çok iyi bilendir.

24

Biz onları, az bir zaman nimetler içinde yaşatırız. Sonra da ağır bir azaba sürükleriz.

Ey Rasûlüm, kim, Allah’ı inkâr edecek olursa, onun İnkârı seni üzmesin. Zira kıyamet gününde onların dönüşü bizedir. Biz onlara, dünyada iken yapmış oldukları çirkin amelleri haber vereceğiz ve amellerine göre onları cezalandıracağız. Şüphesiz ki Allah, kalblerde gizlenen İnkârcılığı ve şeytana uyan kimseyi çok iyi bilendir. Biz onlara dünyada az bir mühlet veririz. Onlar bu mühlet içinde yeyip içip eğleneceklerdir. Sonra onları, şiddetli bir azabı tamaya mecbur edeceğiz. Bu da cehennem azabıdır.

25

Yemin olsun ki eğer onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan mutlaka "Allah" derler. Sen de "Allah’a hamdolsun." de. Doğrusu onların çoğu bilmezler.

26

Göklerde ve yerde bulunan herşey Allah’ındir. Şüphesiz ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye layık olandır.

Ey Rasûlüm, yemin olsun ki kavminden, Allah’a ortak koşanlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan onlar muhakkak ki: "Allah yarattı." diyeceklerdir. Sen onlara de ki: "Bunları yaratan Allah’a hamdolsun. Hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olan putlara değil yalnızca Allah’a hamdolsun. Doğrusu bu müşriklerin çoğu, kimin övgüye layık olduğunu ve kime şükredilmesi gerektiğini bilmezler.

Göklerde ve yerde bulunan melek, cin, insan, kendilerine tapınılan putlar ve herşeyi Allah yaratmıştır. Allah, putlara tapan müşriklerin ve diğer bütün kullarının ibadetlerine muhtaç değildir. Zira onlar, Allah'ın mülküdür. Onlar Allah’a muhtaçtır. Allah, yarattıklarına verdiği nimetlerine karşı övülmeye layık olandır.

27

Yeryüzündeki ağaçlar kalem deniz de mürekkep olsa ve sonra yedi deniz de ona katılsa (da yazılsa) Allah'ın kelimeleri bitmez. Şüphesizki Allah, herşeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebi hakkında Abdullah b. Abbas'dan şu Rivâyet nakledilmiştir. "Medine'de Yahudi Hahamları Resûlüllah’a gidip: "Ey Muhammed, size ancak az bir ilim verilmiştir." sözüyle bizi mi kasdediyorsun yoksa kendi kavmini mi?" diye sormuşlar Resûlüllah da "Hepinizi" cevabını vermiştir. Bunun üzerine Hahamlar: "Sana gelen şeylerde bize Tevratın verildiğini ve tevratta herşeyin açıklamasının bulunduğunu okumuyor musun?" dediler. Resûlüllah: "Tevtart, Allah'ın ilmine göze az birşeydir. Sizin yanınızda Allah'ın ilminden size yetecek kadan bulunmaktadır." dedi. İşte bunun üzerine Allahü teâlâ Yahudilerin sorularına bir cevap olmak üzere Resûlüllah’a bu âyeti indirdi ve bu buyurdu ki: "Şâyet yeryüzünde bulunan bütün ağaçlar kalem ve deniz de mürekkep olsa bu kalem ve denizler biter de Allah'ın kelamı bitmez."

Âyet-i kerime’de yedi deniz bir misal olarak zikredilmiştir. Bundan, denizlerin sadece yedi tane olduğu anlaşılmamalıdır. Nitekim başka bir âyet-i kerime’de de: "Ey Rasûlüm, de ki: "Eğer rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, rabbimin sözleri bitmeden denizler biter. Bir o kadar denizi yardım olarak katsak da. Kehf Sûresi, âyet: 109.

28

Sizin yaratılmanız da, tekrar diriltilmenîz de bir tek kişinin ki gibidir. Şüphesiz Allah, herşeyi çok iyi işitendir, çok iyi görendir.

Ey insanlar, Allah'ın, sizin hepinizi yaratması ve ölümünüzden sonra sizi tekrar diriltmesi, herhangi bir kişiyi yaratması ve öldükten sonra diriltmesi gibidir. Zira Allah’ın dilediği hiçbir şey onun için imkansız değildir. O, birşeyin olmasını dilediğinde ona sadece "Ol" der o da hemen oluverir. Şüphesiz ki Allah, müşriklerin, Allah hakkındaki söylediklerini çok iyi işiten ve yaptıklarını çok iyi bilendir.

 

 

 

 

Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Aynı Pencere

Geri

 

(T :  M : 922  H : 310)

 

TABERİ TEFSÎR-İ - (TÜRKÇE)

 

-

 

İleri

Sayfayı Büyüterek Aynı Pencerede Aç