25Senden önce hiçbir rasûl göndermedik ki ona:“Benden başka ilâh yoktur, şu hâlde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.” Ebû Bekir ve Hammad'ın dışındaki Kufeliler (.......) şeklinde okumuşlardır. Şu hâlde bana kulluk edin, beni birleyin.Bu âyet, tevhit ile ilgili geçen ayetlerin tekidi mahiyetindedir. Meali 26“Rahmân (olan Allah, melekleri) evlat edindi” dediler. Haşa, O, bundan münezzehtir. Bilâkis(melekler) ikrama mazhar olmuş kullardır. Bu âyet Huzaa kabilesi hakkında indi. Dediler ki: “Melekler Allah'ın kızlarıdır” Allah ise bundan zâtını tenzih etti ve sonra onlara “Bilâkis onlar ikrama mazhar olmuş kullardır” sözüyle onların kullar olduğunu haber verdi. Yani onlar ikram olunmuş, şereflenmiş ve yakmlaştınlmış kullardır, çocuklar değildir. Zira kulluk, (Allah'a) evlat olmayı ortadan kaldırır. 27Ondan (emir almazdan) önce konuşmazlar. Onlar, sadece onun emriyle hareket ederler. (.......) sözündeki (.......) izafet yerine gelmiştir. Mana: Onlar, onlar sözüne tabi olurlar. Onların sözü, onun sözünü geçmez ve onlar sözleriyle, onun sözünün önüne geçmezler” demektir. Onlar sadece onun emriyle hareket ederler. Yani“Onların sözü onun sözüne tabi olduğu gibi işleri de, onun emrine aynı şekilde tâbidir. Emrolun madıkları işi işlemezler” demektir. 28Allah onların önlerindekini de arkalanndakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefâat etmezler. Onlar Allah korkusundan titrerler. AncakAllah'ın kendilerinden râzı olduğu kimselere ve Allah'tan başka ilâh yoktur diyenlere şefâat ederler. 29Onlardan her kim “Tanrı o değil, benim” derse biz onu cehennemle cezâlarıdırırız. İşte biz, zalimlere böyle cezâ veririz. O meleklerden her kim“Ben Allah'tan başka bir tanrıyım derse onu cehennemle cezâlarıdırırız.” Medenî veEbû Amr'a göre (.......) şeklindedir. (.......) mübtedadır. (.......) onun haberidir. Ayrıca şartın cevabıdır. İlâhliği asıl yerinin dışına koyan kâfirleri bu şekilde cezâlarıdırırız. O meleklerin günahsız oldukları sabit olduğundan dolayı bu, farz-ı misal olarak söyleniş bir sözdür.İbn Abbâs (radıyallahü anh) Katâde ve Dahhak şöyle demişlerdir: “Bu tehdit iblis hakkındadır. Çünkü o nefsi için ilâhtık iddiasın da bulundu ve nefsine taate ve ona ibâdette çağırdı.” 30İnkâr edenler, göklerde yer bitişik bir hâlde iken bizim onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı? Mekki’ye göre(.......) şeklindedir. Gökler ve yer, gökler topluluğu ve yer topluluğu şeklinde idi. Bu sebepten dolayı çoğul şeklinde (.......) demedi. (.......) mefûl manasınadır. Bitiştirilmiş demektir. Mastardır. Bu sebepten dolayı mefûl yerine kullanılmaya uygun düşmüştür. O ikisini birbirinden ayırdık. (.......) Fetk: iki şey arasım ayırmak demektir. (.......) Retk ise, fetkin zıddıdır. “O ikisini ne zaman bitişik gördüler de bu şekilde olduğu, beyan edildi?” denirse deriz ki:“O mu'cize olan Kur'ân'da geçmektedir. O da şâhitin görmesi gibidir. Çünkü görme ilim manasınadır. Yerin ve göklerin bitişik olması ve ayrılışı da aklen mümkün olan şeylerdir” Bitişikliği değil de özellikle ayrılışı zikretti. Çünkü onun için bir ayırıcı gereklidir. O da ezeli olan Hz! Allah'tır. Sonra şöyle denildi:“Gökler yerle bitişikti. Aralarında boşluk yoktu. O ikisini ayırdık. Yani ikisi arasını havayla ayırdık.” Yine şöyle denildi:“Gökler tek bir tabaka hâlinde bitişti. Om Allah'u Teâlâ ayırdı. Ve yedi kat (gök) haline getirdi. Yer de tek tabaka hâlinde bitişikti. Onu da yedi kat yer haline getirdi.” Şöyle de denildi: “Gök bitişikti, yağmur yağdırmıyordu. Yer bitişikti bitki bitirmiyördu. Gök yağmurla, yer de bitkiyle ayrıldı.” Bütün canlıları sudan yarattık.“Allah her canlıyı sudan yarattı” Âyet-i Kerîmesinde ya da“Hakikaten onu sudan yarattık” âyet-i kerimesinde olduğu gibi. Bu, onun suya olan” ihtiyacının fazlalılığmdan, onu sevmesinden ve ona karşı sabrının azliğindandır.Bu da “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır” âyetinde olduğu gibidir. Halâ gördüklerine inamp tasdik etmezler mi? 31Onları sarsmasm diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açık, ta ki maksatlarına ulaşsmlar. Onları sarsmasın diye yeryüzünde sabit dağlar yarattık,(.......) “Dağın kökü yerde sabit olmak” dan gelmektedir. (.......) de illet lamı ve nâfiye (.......) sı hazfedilmiştir. (.......) nin hazfi, karışıklığa meydan vermemek için câiz görülmüştür. Aynı sebebten ilâve edilmesi de câizdir. “Ehli kitap bilsin diye” âyetinde olduğu gibi. Orada geniş yollar açtık.(.......)in çoğuludur. O da geniş yol demektir.(.......)in önüne geçmiştir. Ondan hâl olmak üzere mensûb olmuştur. Eğer“Allah'u Teâlâ'nin: “Ondaki geniş yollardan işlememiz için.” Ayetiyle bu âyet arasında ne fark var?” dersen, derim ki:“Birincisi öğretmek içindir. O da oraya geniş caddelerin konulmasıdır. İkincisi ise, bir şeyi açıklamak içindir. O da, onları yarattığında vasıflar da yarattığını beyandır.” Yani bu kapalı bir şeyi açıklamaktır. Orada kastedilen beldelere onlar vasıtasıyla varmaları için geniş yollar yarattık. 32Biz gökyüzünü sağlam bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler. Göğü düşmekten korunmuş bir tavan yaptık. “Göğü izni olmaksızın yere düşmekten koruyor” âyetinde olduğu gibi. Ya da parlak yıldızlarla şeytanlardan korunmuş demektir. “Onu her taşlarıan şeytandan koruduk” âyetinde olduğu gibi. O kâfirler, ondaki güneş, ay ve yıldızlar gibi delillerden yüz çevirirler ve onlar üzerinde düşünmezler ki îman etsinler. 33O geceyi, gündük, güneşi, ayı yaratandır. Her biri bir yörünge de yüzmektedirler. O, onda sükûnete ermeniz için geceyi, işlemeniz için gündüzü, gündüzün lambası olsun diye güneşi ve gecenin lambası olsun diye ayı yaratandır. (.......) daki tenvîn muzâfun ileyhin yerine gelmiştir. Yani, onların hepsi demektir. “Onları” zamîri ise güneş ve ay içindir. Bu ikisinden murad ise,(güneş ay ve yıldız gibi) doğan şeylerin cinsidir. Onları akılların çoğul yapıldığı gibi çoğul yaptı. Çünkü onlar, akılların fiilleriyle yani yüzmeyle vasıflanmışlardır. İbn Abbâs(radıyallahü anh) tan rivâyet edildiğine göre,“Felek, gökyüzüdür. Bilinen ise feleğin göğün altında, güneşin, ayın ve yıldızların akıp gittiği kör bir dalga olduğudur.” (.......) mübtedadır. Haberi ise (.......) dir. (.......) cümlesi, cümle olarak güneşten ve aydan hâl olmak üzere mahallen mensûbtur. 34Biz senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar? » Medeni veEbû Bekir'in haricindeki Kufelilere göre(.......)in esresiyledir.(.......) deki (.......) cümleyi cümleye atfetmek için gelmiştir.(.......) deki (.......) şartının cezâsı içindir. Onlar onun öleceğini konuşuyorlardı. Allah bununla, onların sevinçlerini ortadan kaldırdı. YaniAllah, dünyada hiçbir şeyin ebedî olarak yaşamayacağına hükmetti ve “Eğer sen ölürsen onlar, bâkî mi kalacaklar?” demiştir. 35Her canlı ölümü tadacaktır. Biz deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Ye siz, ancak bize döndürüleceksiniz. Her ne kadarAllah, olmadan önce kişilerin yapacakları fiilleri bilse de onu “deneme” olarak adlarıdırılmıştır. Çünkü fakirlik ve zararla, zenginlik ve menfaatle deneme imtihan şeklindedir. (.......) u başka bir lafızla tekit eden mastardır. Bize döndürüleceksiniz de size, gösterdiğiniz sabnn ve şükrün derecesine göre karşılıkta bulunacağız. İbn Zevkan'dan rivâyet edildiğine göre (.......) dir. |