51
Ey îman
edenler! Yahûdileri ve Hristiyanları
onlarla arkadaşlık
yaptığınız, sevdiğiniz, dostlar tutmayınız.
Küfür hususunda bir oldukları için onların bazıları
bazılarının dostudur. Ve sizden her kim onları dost edinirse muhakkak
onlardandır, onların cümlesindendir. Şüphe yok
ki, Allahü teâlâ kâfirlerle dostluk
yapmaları sebebiyle zâlimler olan kavme hidâyet etmez.
52
İmdi
kalplerinde bir maraz,
itikad zayıflığı
olan kimseleri -Abdullah b. Übeyyil Münafık gibi
kişileri- görürsün ki, onların içinde onlarla
dostluk içinde koşar dururlar, onlarla dostluk
yapmaktan dolayı özür beyan eder oldukları hâlde de zamanın bizim üzerimize
kıtlıktan ya da küffarın galebesinden olan bir
felaketin bize isabet etmesinden korkarız. ki,
Muhammed (sallalahü aleyhi ve sellem)'in
de işi henüz tamam olmadı -yardım olunmadı- ki, yoksa bu kâfirler bize yiyecek
namına bir şey vermezler. Allahü teâlâ da
buyurdu ki: Artık umulur ki, Allahü
teâlâ bir feth, dininin izharı için
peygamberine bir yardım ve o münafıkların örtüsünün yırtılıp rezil olmalarıyla
olan nezdi ilâhiyyesinden bir emir vücuda getirir de
onlar kendi nefislerinde gizledikleri o şekten ve kâfirlerle dostluktan
dolayı pişman olurlar.
53
Îman edenler
o münafıkların örtüsü
yırtıldığı zaman şaşkınlıklarından dolayı bazı kardeşlerine
diyecekler ki, Din işinde
sizinle beraber olduklarına dair yeminlerinin en nihai
derecesiyle, yeminlerindeki en son gayretleriyle
Allahü teâlâ'ya
kasem eden kimseler şunlar mıdır?
Yekûlu fiili
cümlei
istinâfiye olmak üzere
refle; hem vavla hem de
vavsız olarak okundu. Ayrıca bir önceki
âyetteki ”ye'tiye “ fiilinin üzerine
atfolunarak nasbla da okundu.
Allahü
teâlâ da buyurdu ki: Onların sâlih
amelleri habt oldu, bâtıl oldu ve rezil olmaları
sebebiyle dünyaları, azâb edilmek sûretiyle de âhiretleri
ziyana uğramış kimseler oldular.
54
Ey îman edenler!
Sizden her kim dininden
küfre
irtidad ederse (küfre) dönerse (Bu cümle Allahü
teâlâ'nın olacağını bildiği şeyi önceden haber vermesidir. Ve gerçekten
de Hazret-i Peygamberin vefatından
sonra bir grup insan tekrar kâfir olmuşlardır).
Muhakkak Allahü teâlâ onların yerine
bir kavmi getirir ki, onları sever, onlar da onu sever.
Rasûlüllah (sallalahü aleyhi
ve sellem) buyurdu ki: O kavim şu adamın kavmidir (Ve kendisi o sırada Ebû Mûsa
el-Eş'ari'ye işaret ediyordu.) Hakim bunu
Sahih’inde rivâyet etti. Mü'minlere karşı zelil,
mütevâzi olurlar kâfirlere karşı da izzet sâhibi,
sert olurlar. Allah yolunda savaşa atılırlar. Ve
bu hususta aynı münafıkların kâfirlerin kınamasından korktukları gibi
kınayanın kınamasından da korkmazlar. İşte zikrolunan şu özellikler
Allahü teâlâ'nın
fazlıdır. Onu dilediğine verir. Ve Allahü
teâlâ vâsidir, lutfu çoktur, o lutfa
lâyık olanı da bi-hakkın bilicidir.
“yertedde “ fiili
idgamla okundu. Ayrıca idgam olmaksızın“yertedid“
diye de okundu.
55
Bu âyet-i kerîme, Abdullah
b. Selâm'ın“ya Rasûlallah! Gerçekten kavmimiz bizi terk etti “ demesi üzerine
nâzil olmuştur.
Sizin veliniz
ancak Allahü
teâlâ'dır.
Ve O’nun Peygamberidir ve îman etmiş olanlardır. O îman edenler ki, namazı
dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar rukûya varanlardır,
huşu içinde olanlardır. Ya
da tetavvu (nafile) namaz kılanlardır.
56
Ve her kim
Allahü
teâlâ'yı
ve O’nun Rasûlü'nü ve îman edenleri veli edinirse,
onları destekleyip yardım
ederse şüphe yok ki, Allah'ın fırkası, Allahü
teâlâ onlara yardım ettiği için gâlip olanların
ta kendileridir. Âyette, Allahü
teâlâ “feinnehüm“yerine,
o kişilerin O’nun hizbinden olduğunu O'na tâbi olanlardan olduğunu beyân etmek
için“ hizballah”lafızlarını kullandı.
57
Ey îman
edenler! Sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlardan dininizi eğlence,
kendisiyle eğlenilen
ve oyuncak edinenleri ve kâfirleri, müşrikleri
dostlar edinmeyiniz. Ve onlarla dostluğu keserek
Allahü teâlâ'dan
korkunuz. Eğer mü'minler iseniz, îmanınızda sadıklar iseniz.
“küffâr” lâfzı
cerle ve nasbla okundu.
|