67
-
İKİNCİ CİLD - 17.MEKTÛB
(İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî)
Bu mektûb, mirzâ
Hüsâmeddîn Ahmede gönderilmiş olup, bu dünyâ sıkıntıları, acı görünse de, insanı
yükseltirler ve tâ’ûndan ölmenin kıymetini bildirmekdedir:
Önce, Allahü teâlâya hamd ve
Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” salevât eder, size de düâ ederim.
Yazılarımla sizi râhatsız ediyorum. Başımıza gelenlere sabr tavsıye
buyurduğunuz, kıymetli mektûbu, şeyh Mustafâ getirdi. Okumakla şereflendik.
Hepimiz, Allahü teâlânın mülküyüz. Hepimiz, Onun huzûruna gideceğiz! Başımıza
gelenler, görünüşde çok yakıcı, çok acıdır. Fekat, hakîkatde ilerletici,
yükseltici ilâclardır. [İlâclar, elbette acı olur.] Bu acıların, dünyâda sebeb
olduğu fâideler, âhıretde beklediğimiz ni’metlerin yüzde biri olamaz. O hâlde
evlâd, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. Yaşadıkları müddetce, insan, çok
fâidelerini görür. Ölümleri de, sevâb kazanmağa, yükselmeğe sebeb olur. Büyük
âlim, Muhyissünne [Nevevî] “rahmetullahi aleyh” (Hilyet-ül-ebrâr)
ismindeki kitâbında diyor ki: (Abdüllah ibni Zübeyr “radıyallahü anhümâ” halîfe
iken, tâ’ûn hastalığı oldu. Bu tâ’ûnda, Enes bin Mâlikin “radıyallahü anh”
seksenüç çocuğu öldü. Kendisi, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve
sellem” hizmetcisi idi ve bereket, bolluk için düâsını almışdı. Bu tâ’ûnda,
Abdurrahmân bin Ebû Bekr Sıddîkin “radıyallahü anhümâ” kırk çocuğu ölmüşdü).
İnsanların en iyisi, en kıymetlisi olan Eshâb-ı kirâma “aleyhimürrıdvân” böyle
yapılınca, bizler gibi günâhı çok olanlar, hesâba dâhil olur mu? Hadîs-i şerîfde
buyuruldu ki, (Tâ’ûn, eski ümmetlere, azâb olarak gönderildi. Bu ümmet için
şehîd olmağa sebebdir). Doğrusu, bu vebâda ölenler, şaşılacak bir huzûr,
Allahü teâlâya teveccüh içinde ölüyor. Bu belâ gününde, insan, bu mubârek
cemâ’ate karışmağa hevesleniyor. Onlarla birlikde, dünyâdan ayrılıp, âhırete
gitmeğe özeniyor. Tâ’ûn belâsı, bu ümmete gazab, azâb gibi görünmekde ise de, iç
yüzü rahmetdir. Meyân şeyh Tâhir dedi ki, tâ’ûn günlerinde, Lâhorda, bir kimse
sesler duyduğunu ve, (Bu günlerde ölmiyene yazıklar olsun!) dediklerini söyledi.
Evet öyledir! Bu şehîdlerin hâline dikkat olunduğu zemân, şaşılacak hâller,
anlaşılamıyan işler görülüyor. Böyle ikrâmlar, yalnız Allah için cânını fedâ
edenlere mahsûsdur.
Efendim! Çok sevgili oğlumun
ayrılığı, pek büyük musîbet oldu. Beni yakdı. Bu kadar yakan bir elem, kimsenin
başına gelmemişdir. Fekat, Allahü teâlânın, bu felâket karşısında, kalbi za’îf
olan bu fakîre ihsân eylediği sabr ve şükr ni’meti de, en büyük ihsânlarından
olmuşdur. Allahü teâlâdan dilerim ki, bu musîbetin karşılığını dünyâda vermesin.
Hepsini âhıretde versin! Bu dileğin de, yüreğimin darlığından olduğunu bilmez
değilim. Çünki, Onun rahmeti sonsuz, merhameti boldur. Dünyâda da, âhıretde de
bol bol vericidir. Kardeşlerimizden umarız ki, son nefesde îmân ile gitmemize ve
insanlık îcâbı yapdığımız kusûrların afv edilmesine düâ buyurarak yardım ve
imdâd edeler. Yâ Rabbî! Bizi afv et, doğru yoldan ayırma! Kâfirlere karşı
korunmakda yardımcımız ol! Âmîn. Size ve hidâyetde olanlara selâm ederim.
|