19 -
İSLÂMİYYETDE FÂİZ, BANKA
VE VAKF
FÂİZ NEDİR?:
Bütün fıkh kitâbları
diyor ki, fâiz, ödünc
vermekde, rehnde ve
alışverişde, alıcıdan
veyâ vericiden birinin
ötekine karşılıksız
olarak vermesi şart
edilen fazla mala denir.
Başkasına verilmesi şart
edilirse, fâiz olmaz.
Fekat bey’ fâsid olur
denildi. Bey’de, şart
edilmeden verilen
hediyye, fâiz olmaz.
Hediyyenin ayrı bir mal
olması ve ayrıca teslîm
edilmesi îcâb eder.
Meselâ bir kimse, bir
altın lira verip dört
çeyrek altın satın alsa
ve ayrıca bir mikdâr
para hediyye etse fâiz
olmaz. Bey’ de fâsid
olmaz. Çünki, satarken
hediyye vermek şart
edilmemişdir. Hediyye
vermekde şart edilen
fazla birşey de, fâiz
olmaz. Bir ay bana
hizmet etmek şartı ile,
şu malı, meselâ evimi
sana hediyye etdim dese,
o da kabûl edip alsa,
fâiz olmaz. Fekat, şart
fâsid olup, hizmet
etmesi lâzım gelmez.
Hizmet ederse de, zararı
olmaz. (Hediyye)
veyâ (Hibe),
mevcûd ve ma’lûm bir
aynı birine karşılıksız
temlîk etmekdir. Belli
bir karşılık istiyerek
vermek de câizdir. Deyni
ya’nî alacağını
borclusuna veyâ
borclusundan başkasına
hediyye câizdir. Fekat,
başkasına hediyye
ederken, kabz eylemesini
de emr eylemesi ve onun
kabz etmesi lâzımdır.
Kabz edince, deyn ayn
olmakdadır. Ya’nî
yukarıdaki ta’rîfde
bulunan (Ayn)
kelimesi, (Sözleşmede
veyâ sonradan ayn olan)
demekdir. [Bey’ ve
şirâda da, görülmiyen
nakd, kabz edilince ayn
olmakda, sözleşme
yerinde lâzım olan
ta’yîn hâsıl olmakdadır.]
Hediyyeyi kabûl etmek
sünnetdir. Mükellef
olmak ve kendi mülkünü
hediyye etmek şartdır.
Hediyye, söz veyâ hâl
ile olan (Îcâb)
ve (Kabûl) ile
hâsıl ve sözleşme
yerinde kabz edilmekle
temâm olur. Lüzûmsuz
şartla bâtıl olmaz.
Şartı yapsa da olur,
yapmasa da olur. Hediyye
verirken, belli birşeyi,
karşılık istemek,
birisine olan borcunu
ödemesini şart etmek
câizdir. Hediyyenin ve
karşılığının, ayrılmadan
önce verilmeleri
lâzımdır. Ta’âm bulunan
çantayı, eşyâ bulunan
evi, yük bulunan hayvânı
hediyye sahîh olmaz.
Bunları boş iken veyâ
yalnız yüklerini hediyye
etmek sahîh olur. Ya’nî
(Meşgûl) değil, (Şâgil)
hediyye edilir.
Koyundaki yün, dikili
ağac, ağacdaki meyve,
memedeki süt hediyye
edilemez. Ayırması zarâr
verecek parça, ayrılarak
hediyye edilemez. Bir
liralık altını, dört
çeyrek altın ile
değişdirirken, iki
karşılıkdan birinin
ağırlığı fazla olur,
bunu halâl ederse câiz
olur. Çünki, ayırması
zarâr verecek şeyi
ayırmadan hediyye etmiş
olur. Eti, dahâ ağır ete
satarak fazlasını hibe
etmek ise, câiz olmaz.
Çünki, fazlasını ayırmak
zarâr vermez. Alacağını
borcluya hibe eden,
artık bunu geri
istiyemez. Yedi şeyden
biri varsa, ayn olan
hediyye de teslîmden
sonra geri alınamaz.
Bunlar bulunmazsa, hâkim
karârı ile geri almak
sahîh olur ise de,
mekrûhdur. Yedi mâni’:
Verilen aynda kıymetini
artdıran ziyâdelik hâsıl
olmak, ikisinden birinin
ölmesi, hediyyenin
karşılığı olduğu
bildirilerek bir hediyye
vermek [bunu başkasının
da vermesi rücû’a mâni’
olur], hediyye edilen
malın alanın mülkünden
çıkması, ikisi arasında
nikâh bulunmak,
aralarında nikâhı ebedî
harâm eden akrabâlık
bulunmak, hediyye edilen
malın helâk olması, geri
almağa mâni’ olurlar.
Sadaka, fakîre verilen
hediyyedir. Deyn olan
hediyyeyi ve sadakayı
geri almak hiç câiz
değildir. Birinin
borcunu ondan iznsiz
ödeyerek, onu kendine
borclu yapmak câiz
değildir.
Şâfi’î ve Mâlikî
mezheblerinde, fâiz,
yalnız gıdâ maddelerinde
ve parada olur. |