70 -
İKİNCİ CİLD
- 59.MEKTÛB
(İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî)
Bu mektûb,
hocasının oğlu hâce Muhammed Abdüllah için yazılmışdır “sellemehullahü teâlâ”.
Akla, hayâle gelen ve keşf ile ve şühûd ile anlaşılan herşey, mahlûkdur. Bunlara
(Mâ-sivâ) denildiği bildirilmekdedir:
Allahü teâlâya
hamd olsun ve Onun seçdiği, sevdiği kullarına selâm olsun! Gözümün nûrunun
göndermiş olduğu kıymetli mektûb geldi. Tesavvuf yolunun oyuncakları gibi
yolcuları avutan şeylerin hepsi, Allahü teâlânın yardımı ile yok oldular.
Hiçbirşey devâmlı olmuyor. Aklıma, hayâlime gelen herşey, (Lâ) derken yok
oluyorlar diyorsunuz. Bunlar gibi dahâ birşeyler yazıyorsunuz. Bunların yok
olması için uğraşdığınızı, ileride kendiliklerinden yok olacaklarını ümmîd
etdiğinizi bildiriyorsunuz. Kıymetli yavrum! Akla, hayâle gelen herşey, hattâ
keşf ve şühûd ile anlaşılan bilgiler, ister (Âfâkî) olsunlar, ya’nî
insanın dışında bulunsunlar, ister (Enfüsî) olsunlar, ya’nî insanın
içinde bulunsunlar, hepsi (Mâ-sivâ)dır. [Ya’nî Allahü teâlânın
mahlûklarıdır.] Bunlara gönül bağlamak, oyun ve oyuncak gibi şeylerle boş yere
vakt geçirmekdir. Fâidesiz şeylerle oynamakdır. Bunların yok olması, eğer
uğraşmakla ise, bu iş, (İlm-ül yakîn)dir. Yok olmaları, uğraşmadan
kendiliğinden ise, çalışmak yolundan kurtulmuş ve ilm sokağından çıkmış olur.
(Fenâ) ile şereflenmiş olur. Bunları söylemek kolay ise de, kavuşmak çok
güçdür. Ancak, Allahü teâlânın nasîb etdiği kimseler kavuşur. (Hakîkat)
mertebesindeki işler dahâ sonra hâsıl olur. Fenâdan sonra, (İsbât)
makâmına kavuşulur. İlmden sonra (Ayn) hâsıl olur. Hakîkatin yanında
çalışmanın hiç değeri yokdur. İsbât etmenin [maksada, hakîkî varlığa kavuşmanın]
yanında, (Nefy) etmenin [mahlûkların bilgisini, düşüncesini kalbden
çıkarmanın] hiç i’tibârı yokdur. Çünki, nefy ederken, mahlûklarla
uğraşılmakdadır. İsbât ederken ise, Allahü teâlâdan başka hiçbirşey yokdur. [(Âlem-i
misâl)de] isbât yanında nefy, sonsuz deniz yanındaki bir damla gibi
görünüyor. Nefy ve isbât hâsıl olunca, (Vilâyet-i hâssa)ya kavuşulur.
Vilâyet-i hâssadan sonra, yâ (Urûc) eder, dahâ yükselir, yâhud (Nüzûl)
edip geri döner, alçalır. Urûc ederse, sonra yine nüzûl etmesi lâzımdır. Yâ
Rabbî! Bize ihsân etdiğin nûru artdır! Günâhlarımızı mağfiret et! Sen herşeyi
yapabilirsin. Size ve doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânın “aleyhissalâtü
vesselâm” izinde olanlara selâm olsun!
|