60 -
ÜÇÜNCÜ CİLD
- 86.MEKTÛB
(İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî)
Bu mektûb,
Dervîş Habîb Hâdim için yazılmışdır. Hârikaların, kerâmetlerin çok veyâ az
olmasının sebebi bildirilmekdedir:
Mubâhların
fudûlüne, ya’nî fazlasına dalmak, kerâmetin azalmasına sebeb olur. Hele,
şübhelilere ulaşır ve Allah korusun, oradan da, harâmlara yaklaşırsa, kerâmet ve
hârikalar yok olur. Mubâhlar az işlendikce ve zarûret mikdârı olunca, kerâmet ve
hârikaların hâsıl olması artar. Hârikaların görünmesi, Peygamberlikde lâzımdır.
Evliyâlıkda şart değildir. Çünki, Peygamberliği herkese bildirmek lâzımdır.
Evliyâlığı bildirmek vâcib değildir. Hattâ, Evliyâlığı örtmek, gizlemek iyidir.
Çünki Peygamberlik, insanları Allahü teâlâya çağırmakdır. Evliyâlık ise, Allahü
teâlâya yaklaşmakdır. İnsanları çağırmak için ortaya çıkmak lâzım olduğunu
herkes bilir. Yaklaşmak ise, gizli olur. Bir Velîde çok kerâmet görülmesi, onun,
az kerâmeti görülen Velîlerden dahâ üstün olduğunu göstermez. Hiç kerâmeti
görülmiyen Velî, hârikalar gösteren Evliyâdan dahâ yüksek olabilir. Evliyânın
büyüklerinden (Avârif) kitâbının sâhibi, [Şihâbüddîn-i Sühreverdî
“rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretleri], bunu uzun yazmışdır. Peygamberlerin
hârikalar göstermeleri şart olduğu hâlde, az veyâ çok göstermeleri, dahâ üstün
olup olmamalarını bildirmeyince, Evliyâlıkda, şart olmadığı hâlde, dahâ üstün
olmağı nasıl bildirir? Öyle sanıyorum ki, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü
vetteslîmât” riyâzetler ve mücâhedeler yapmaları ve mubâhları bile çok az
kullanmaları, hârikalar göstermek içindi. Çünki, hârikalar göstermeleri vâcibdir
ve Peygamberlikde şartdır. Yoksa, Allahü teâlâya yakın derecelere yükselmek için
değildi. Çünki Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vettehıyyât”, (İctibâ)
yoluna seçilmiş, sevilmiş önderlerdir. Allahü teâlâ, onları muhabbet çengeline
takarak kendisine çekmişdir. Yorulmadan, yakınlık derecelerine ulaşdırılırlar.
Allahü teâlâya yakınlık derecelerine ulaşmak için, riyâzetler, mücâhedeler
çekmek, uğraşmak, (İnâbet), (İrâdet) yolunda olur. Bu yol, (Tâlibler)
yoludur. Peygamberlerin götürüldüğü ictibâ yolu ise, (Murâdlar) yoludur.
Birinci yolda, sıkıntı çekerek yürürler. Murâdları nazlı nazlı, okşıyarak
götürürler. Hiç sıkıntı çekdirmeden, yakınlık derecelerine ulaşdırırlar.
İnâbet ve
irâdet yolunda, riyâzetlere ve mücâhedelere katlanmak lâzımdır. İctibâ yolunda,
bunlar şart değildir. Bununla berâber, fâideli olurlar. Bir kimseyi, okşıyarak,
hizmetinde bulunarak götürürlerken, bu da çabalayıp, götürülmesini
kolaylaşdırırsa, dahâ çabuk ulaşır ve dahâ yükseklere gider. Kendi de
uğraşmazsa, ilerlemesi böyle kolay ve çabuk olmaz. Evet, Allahü teâlâ,
dilediğini öyle çeker, öyle yükseltir ki, hepsinden çabuk götürür. Sözün kısası,
ictibâ yolunda, uğraşmak, sıkıntılar çekmek, ulaşmak için şart olmadığı gibi,
çabuk ve dahâ yükseklere kavuşmak için de şart değildir. Fekat, ba’zan bunların
fâideleri olur. Riyâzet ve mücâhede demek, mubâhları zarûret mikdârı kullanmak
[nefsin aşırı isteklerini yapmamak] demek olup, bunlar ictibâ yolunda olanlara,
başka fâideler sağlar. (Cihâd-ı ekber) ve kalbin dünyâ pisliklerinden
temizlenmesi, bu fâidelerdendir.
İnsanın muhtâc
olduğu şeyleri zarûret mikdârı kullanmak ve bunları elde etmek için çalışmak,
dünyâya gönül bağlamak olmaz. (Fudûl), ya’nî ihtiyacdan fazla ve fâidesiz
şeyler, dünyâdır. [Bunların da, Allahü teâlânın rızâsına uygun olarak elde
edilmeleri ve sarf edilmeleri dünyâ olmaz.] Riyâzet çekmenin ve mubâhları
zarûret mikdârı kullanmanın, büyük bir fâidesi de, Kıyâmet günü hesâbın kısa ve
kolay olmasıdır. Âhıretdeki derecelerin yükselmesine de sebeb olur. Dünyâda ne
kadar sıkıntı çekilirse, âhıretde o kadar çok râhatlık olacakdır. Peygamberler
“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, bu bakımdan da, riyâzât ve mücâhedât
çekmişlerdir. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, riyâzet çekmek ve mubâhları
zarûret olduğu kadar kazanıp kullanmak, ictibâ yolunda şart olmamakla berâber,
bunlar iyi ve fâideli şeylerdir. Fâidelerinin çokluğu düşünülünce zarûrî ve
lâzım da diyebiliriz. Yâ Rabbî! Bizlere acı! İşlerimizin doğru ve fâideli
olmasını nasîb eyle! Doğru yolda olanlara selâm olsun!
|