49
-
İRÂDE-İ CÜZ’İYYE
14 - HASED
(Kıskançlık):
Başkasının, kendinden üstün olan herşeyini kıskanan, ya’nî ondaki üstünlüğün,
yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanc denir. Bu hâl, insanlığın en
kötü huylarından biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca râhatsız insandır. Böyle
insanlar, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve varlıklı
insanın her şeyini görür ve onu kıskanır. Kıskanç insan, Allahü teâlânın
kendisine verdiği şeylere râzı olmayan insan demekdir. Allahü teâlânın verdiğine
râzı olmayan insandan Allahü teâlâ da râzı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan
râzı olmaması ise, felâketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyâda da,
âhıretde de hüsran içindedir. (Ya’nî zarardadır). Bunun için, kendisinde
kıskançlık ve hased duygusu olduğunu görenler yavaş yavaş bu huylarından
sıyrılmalıdır. Bu pek mümkindir. İnsanlar, kendilerini istedikleri kadar islâh
edebilir. Kıskançlıkdan kurtulanlar râhat ve huzûra kavuşur. Bu iş, zenginlik ve
fakîrlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakîrliği işidir. Nice
fakîrler vardır ki, bir lokma ekmeği kazandığı zemân, Allahü teâlâya şükr eder
ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyonlarına
dahâ birkaç milyon ekliyemediği için üzüntü içindedir. Kıskanç insan, başka bir
insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazm edemez. Ya’nî onun
boyunu, posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Dahâ kötüsü,
onun başına gelen fenâlıklara sevinir. İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü
derecesidir. Böyle insandan Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Dahâ da mahrûm
olurlar. İyi kalbli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın
himâyesinde demekdir. Büyük Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” çok
güzel bir hadîs-i şerîfi var: (Bir müslimân, kendisine istediği bir iyiliği,
başka bir müslimân için istemezse ve bir müslimân, kendisine gelecek bir
kötülüğü, istemediği hâlde, o kötülüğü başka bir müslimân için isterse, onun
îmânı tam değildir) buyurmuşdur. Ya’nî, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve
sellem” yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka müslimânları düşünenleri
beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Düşünün bir kerre; bütün dünyâ,
Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bu emrlerini yapmış olsa, dünyâda
kavga, gürültü kalır mı?
|