| 
 
49 
-  
İRÂDE-İ CÜZ’İYYE 
11 - NEMÂZIN 
FAZÎLETLERİ: 
Nemâzın maddî ve ma’nevî pek çok fâidesi vardır. Maddî fâideleri şunlardır: 
Hergün beş def’a abdest alan müslimân, temiz bir insan demekdir. Hergün, kırk 
def’a (kırk rek’at) Allahü teâlânın emri ile eğilerek secdeye kapanarak, ayağa 
kalkan bir insan, vücûdunun her uzvunu hareket etdiren bir idmâncı demekdir. 
Temiz ve hareketli bir insan ömrünün her yaşında sıhhatini muhâfaza edebilir. 
Dikkat edilirse, ömrü boyunca nemâz kılanların büyük bir ekseriyeti sağlam 
insanlardır. 
Nemâzın ma’nevî 
fâidesine gelince: Hergün beş def’a nemâz kılmak, ya’nî beş def’a Allahü 
teâlânın huzûruna çıkmak, Allahü teâlâyı sık sık hâtırlamak demekdir. Allahü 
teâlâya inanan, ondan korkan insan, onun emrlerinin dışına çıkmış ise, nemâz 
sâatlarında hatâsını anlar. O hatâyı tekrar etmekden kaçınır, kendini islâh 
etmek yolunu arar ve bulur. Kendini islâh etmek belki ilk zemânlarda kolay 
olmaz. Fekat, nemâza devâm etdikce, Allahü teâlânın emrlerini yapar ve 
yasaklarından kaçınır. Böylelikle kâmil bir insan, sâlih bir müslimân olmak 
yoluna girer. Nemâz, insanları doğru yola götürmek için en güzel bir vâsıtadır. 
Nemâz, her müslimânı kusûrsuz bir insan hâline getirir. Böyle insanların meydâna 
getirdiği topluluk da, ne mutlu bir topluluk olur. 
Nemâz 
müslimânlığın temel taşıdır. Temelsiz bir binâ sağlam olmadığı gibi, nemâzsız 
müslimânlık da günün birinde yıkılmağa mahkûmdur. 
Nemâz, Allahü 
teâlâyı sık sık hâtırlamağa sebebdir, demişdik. Nemâzı terk etmek, Allahü 
teâlâyı unutmağa sebeb olur. Allahü teâlâ, kendisini unutanları afv etmiyor. 
Kendisini unutanlara Bekara sûresinin yedinci âyetinde, meâlen (onların 
kalblerini mühürledik) buyurdu. Bu hâle gelmekden Allahü teâlâ, cümlemizi 
korusun! Âmîn. 
(Nemâz, 
işlerimizi, kazancımızı aksatıyor. Bilhassa öğle ve ikindi nemâzlarında abdest 
almak ve nemâz kılmak zordur) diyenler var. Bunların bu sözleri yersizdir. 
Çünki, bütün medenî memleketlerde ve her iş yerinde öğle zemânında en az bir 
sâat, yemek zemânı ayrılmışdır. Bu zemânda abdest almak ve nemâz kılmak için, 
onbeş dakîka kâfîdir. İkindi zemânında ise, öğle abdesti ile, beş veyâ on dakîka 
içinde nemâzını kılmak mümkindir. 
Nemâz, dünyâ ve 
âhıret se’âdetlerinin kapısını açan bir anahtardır. Bu anahtarı ele geçirmek, 
herkesin elindedir. Nihâyet, Allahü teâlâya inanan ve tenbel olmayan bir 
müslimân, bu anahtarı, elde edebilir. Bu bir irâde ve azm işidir. 
Nemâzını kılan 
kimse, Allahü teâlâya samimiyyetle inandığının kuvvetli bir delîlini de 
göstermiş olmakdadır. 
Gösteriş için 
nemâz kılmak riyâkârlıkdır. Böyle nemâz kabûl edilmez. Zemânımızda gösteriş için 
nemâz kılan, hemen hemen kalmamış gibidir. Aksine, nemâz kıldığını saklayanlar 
çokdur. Çünki, zemânımızda, nemâz kılanları, gerici, yobaz, mürteci’, eski 
kafalı gibi tahkîr edici ve küçültücü sıfatlarla alaya almak ve onları horlamak 
gibi hâller almış yürümüşdür. Bunların şerrinden korunmak için, nemâz kılmağı, 
bu gibilerden saklamak câizdir. 
Nemâz kılmanın 
zevkine eren bir müslimân, artık onu bırakamaz. 
                                                |