| 
 
49 
-  
İRÂDE-İ CÜZ’İYYE 
5 - ALLAHÜ 
TEÂLÂNIN VARLIĞINI İSBÂT: 
Allahü teâlânın zâtını görmüyoruz. Fekat, Allahü teâlânın eserlerini, 
yaratdıklarını, her zemân, her yerde görüyoruz. Güneş, ay, yıldızlar, denizler, 
dağlar, taşlar, insanlar, hayvanlar, ağaçlar, gece ve gündüz, yaz, kış, ..... ne 
görebiliyorsak, bütün bunların yaratıcısı hiç şühhesiz, Allahü teâlâdır. Çünki, 
Allahü teâlâdan başka, bir varlık, meselâ insanların en akllıları bir araya 
gelseler, bu muazzam eserlerden en küçüğünü, meselâ, bir karıncayı 
yaratabilirler mi? Bir Pastör, hiç yokdan bir mikrop yaratabilir mi? Bir Edison, 
güneş ışığına mu’âdil bir ışık îcâd edebilir mi? Bir Galile, dünyânın 
dönüşündeki intizâmı değişdirebilir mi? İnsanları göklerde ve deniz altında 
dolaşdıran, radyoları bulan bir insanın beynini yaratan kimdir? Bütün bu 
azametli varlığı yaratanı inkâr etmek için, insanın yâ ahmak olması, yâ koyu 
câhil olması veyâ kör bir inâdın kurbânı olması lâzımdır. Bu eserlere tabîat 
(natür) diyenler var. Göklerdeki muazzam âlemleri, dünyâda gördüğümüz her eseri, 
dünyânın dönüşünü, gece ve gündüz hâdiselerini, mevsimleri ve herşeyi tabîat 
kuvveti, tabîat kanûnudur diyerek Allahü teâlâyı inkâr edenler var. Bunlara 
sormak lâzım: Bu muazzam eserlerin sâhibi yok mudur? İnsanların meydâna 
getirdikleri en ufak bir eser, insan şuûr ve zekâsının bir mahsûlü olduğunu 
kabûl ediyoruz. Bu, aklları durduran muazzam eserler, kendi kendine meydâna 
gelmiş olabilir mi? Bu eserlerdeki intizâmı ve muvâzeneyi, şuûrsuz ve donuk 
tabîat mı meydâna getirmişdir? İnkârcıların bu sözlerini normal bir aklın, hattâ 
basît bir anlayışın dahî, kabûl etmesi mümkin değildir. 
                                                |