47
-
TEVEKKÜL
[TENBÎH:
Ölümden evvelki hayâta (Dünyâ hayâtı), ölümden sonraki hayâta (Âhiret hayâtı)
denir. Âhiret hayâtı üçe ayrılır: Mezârdan kalkıncaya kadar, (Kabr hayâtı),
tekrâr dirildikden, Cennete veyâ Cehenneme gidinceye kadar, (Kıyâmet hayâtı),
üçüncüsü (Cennet ve Cehennem hayâtı)dır. Dünyâda yapılan her işden ve
düşünceden, dünyâda ve âhiretde fâide veyâ zarar hâsıl olur. Fâide hâsıl
olanlara (Hayr), zarar hâsıl olanlara (Şer) denir. Allahü teâlâ, hayrları,
şerlerden ezelde ayırmışdır. Bunlar, birbirleri ile hiç karışmaz. Bu ayırmağa,
(Kazâ) ve (Kader) denir. Kazâ, kader hiç değişmez. Allahü teâlâ hayr ve şer
işlemekde insanları serbest bırakdı. İsteyen hayr işler, isteyen şer işler.
Allahü teâlâ, merhamet ederek, hangi işlerin hayr, hangi işlerin şer olduğunu,
Peygamberler vâsıtası ile kullarına bildirir. İnsanlar da, bunları,
Peygamberlerden, aklları ile, ilmleri ile öğrenirler. Akl ve ilm sâhibleri akla,
ilme uyarak, hayr işler. Aklı ve ilmi olmıyan ahmaklar, câhiller, nefslerine ve
şeytânlara uyarak, şer ya’nî günâh işleyerek, dünyâda ve âhiretde azâba
sürüklenir. Görülüyor ki, Peygamberlerin emrleri, ya’nî dinler, Allahü teâlânın
ni’meti, büyük ihsânıdır. İslâmiyyete uyanlar, Cennete gidecekler, uymıyanlar
Cehenneme gideceklerdir.]
Bir kişide olmasa ger vecd-ü hâl,
eylese islâmiyyete o imtisal.
Dâimâ bid’atleri terk eylese,
ehl-i sünnetden hiç ayrılmasa.
O kişi, ehl-i se’âdetdir hemân,
şer’i pâke iyi sarıl, ey civân.
Ger islâmiyyetsiz olursa vecd-ü hâl,
ehl-i istidrâc olur, ol bed fi’al.
Uçsa da, aldanma öyle şeylere,
kes kanâdı, tâ ki düşsün yerlere.
Anlara aldanma, îmânın gider,
şer’i pâki tutmıyan bulmaz zafer.
|