| 
 
32 -  
ATOM KUVVETİ VE SULH ZEMÂNINDA 
BUNDAN FÂİDELENME 
Bugün, atom 
endüstrisinin esâsını, Uranium ma’deni teşkîl etmekdedir. Bu cism, çok ağır bir 
ma’dendir. Bileşikler hâlinde, arzımızın her tarafında bulunmakdadır. Radioaktif 
bir metaldir. Uraniumun atom numarası doksanikidir. Ya’nî, yüzbeş elemanın 
(Devrî sınıflandırma) cedvelindeki sıra numarası 92 dir. Atomların büyüklüğü, bu 
sıraya göre artdığına göre, Uranium atomu, kendinden önce gelen 91 elemanın 
atomlarından dahâ büyükdür. Böyle olmakla berâber, bir gram Uraniumda, 
üçbinmilyar kerre milyar atom vardır. Ya’nî, üç önüne yirmibir sıfır yazarak 
okunan aded kadar Uranium atomu, bir santimetre kübden yirmi def’a az bir hacm 
tutmakdadır. Uraniumun bu minimini atomunun çekirdeği ise, bundan yüzbin def’a 
kadar, dahâ küçükdür. İnsan düşüncesinin yaklaşamadığı bu pek küçük çekirdek 
içinde, protonlarla, nötronlar doludur. Uranium atomlarındaki proton adedi, 
atomun sıra numarası kadar, ya’nî doksaniki adeddir ve hiç değişmez. Her 
atomunda 92 proton bulunur. Nötron adedi ise üç dürlüdür. Ba’zı çekirdeklerde 
142, ba’zısında 143, ba’zısında da 146 nötron bulunan Uranium çekirdeği vardır. 
Şu hâlde, üç dürlü Uranium atomu, ya’nî üç dürlü Uranium vardır. Buna, Uraniumun 
üç izotopu vardır diyoruz. İzotop, yunanca (aynı yer) demekdir. Çekirdekdeki 
proton adedi ile nötron adedi toplamına (Atom ağırlığı) diyoruz. Uranium 
izotoplarının atom ağırlığı, 234, 235 ve 238 dir. Bu üç izotopun atom numarası, 
ya’nî proton adedi, ya’nî çekirdek yükü hep aynı 92 olduğundan, üç izotop 
atomunda hep 92 elektron bulunmakdadır. Elemanların kimyâ özellikleri, atomun 
dış yörüngesinde (mahrekinde) dönen elektronlarına bağlı olduğundan, bir 
elemanın çeşidli izotoplarının kimyâ özellikleri birbirinin aynıdır. Kimyâ 
üsûlleri ile bunları birbirinden ayıramayız. Uranium izotoplarının atom 
ağırlıkları, birbirinden pek az olmakla berâber, farklı olduğundan, dışardan 
gelip, bunların çekirdeklerine çarpan bir nötrona karşı, farklı te’sîr ederler. 
Bunların içinde, 143 nötronlu olan 235 atom ağırlıklı Uranium izotopunun 
gösterdiği te’sîr çok mühimdir. Şöyle ki: 
Uranium 
235 izotopu çekirdeğine, hâricden bir nötron çarpınca, derhâl (sâniyenin birkaç 
milyonda bir ânında) kırılıp, ikiye bölünüyor. Meydâna gelen parçaların ikisi 
de, o ân içinde, etrâfa nötronlar ile gamma şuâ’ları saçıyorlar. Uranium 235 
atomunun bu sûretle parçalanmasına fission (inşikak=yarılma) denir ki, 
Radioaktiviteye hiç benzemiyor. 
İnşikak 
eden Uraniumun izotopu, yalnız Uranium 235 dir. Ya’nî 92 protonu ve 143 nötronu 
olan Uranium atomudur. İnşikakdan, her zemân aynı iki parça meydâna gelmiyor. 
Kırkdan fazla çeşidli parça meydâna gelmekdedir. Bunların herbiri de 
dayanıksızdır. Ya’nî radioaktif olup parçalanarak, zerreler ve enerji neşr 
ederler. Bu zerreler de, tekrâr parçalanır. Böylece sâbit zerrelere ayrılıncaya 
kadar az veyâ çok uzun bir zemân parçalanmaya uğrarlar. 
İkinci mühim 
bir nokta da: İnşikak esnâsında meydâna gelen iki kısm ile, saçılan nötronların 
kütleleri toplamı, inşikak eden Uranium 235 atomu kütlesinden, onda birkaçı 
kadar noksân oluyor. Demek ki kütle gayb oluyor, enerji hâline dönüyor: Einstein 
(Aynştayn) hesâbı: 
Enerji 
(kudret)=Kütle x zıyâ’ sür’ati karesi. Ya’nî W=m.C2
hesâbı 
ile, kütle, enerjiye dönüyor. Bu Uranium çekirdeğinin bir patlamasından, ikiyüz 
milyon elektronvolt mikdârında enerji hâsıl oluyor. Bir elektronvolt 4,5x10-26 
kilowatsâatlik enerjidir. Ya’nî, bir kilowatsâatlik enerji hâsıl olması için, 
onmilyon kerre milyar inşikak olması lâzımdır. Bir inşikakdan hâsıl olan enerji, 
son derece az ise de, enerjinin meydâna geldiği yerin küçüklüğüne göre pek 
çokdur. 
Bu enerjinin 
çıkışı, bize ne şeklde görünüyor? Bu enerjinin [% 4] ü, inşikak esnâsındaki 
şuâ’lar hâlinde, [% 16] yüzde onaltısı inşikakdan doğan parçaların radioaktif 
şuâ’ saçmaları ile, geri kalan [% 80] kısmı da, parçaların kinetik enerjisi, 
sür’atleri ile taşınıyor. Büyük sür’atle atılan bu parçalar, etrâfdaki Uranium 
atomlarına çarparak bu enerjiyi de harâret şeklinde saçarlar. Atom cihâzı 
[Reaktör] kullanarak, elektrik yapan dinamonun türbinini çevirmek için lâzım 
olan su buhârı, işte bu harâret ile elde edilmekdedir. Her inşikakda bir veyâ 
dörde kadar nötron saçılmakdadır. Bu nötronlardan biri, etrâfdaki Uranium 235 
atomuna çarparak, bu atom da inşikak eder. Görülüyor ki, kendiliğinden veyâ 
hâricden gelen bir nötronun çarpması ile, bir inşikak başlarsa, kendiliğinden 
devâm edecek ve hemen çoğalarak müdhiş bir infilâk hâlini alacakdır. 
Fekat, 
tabî’atde mevcûd Uranium parçalarında bulunan Uranium 235 mikdârı pek azdır ve 
binde yedi kadardır. Geri kalan, binde 993 kısmı Uranium 238 dir ki, bu pek 
nâdir olarak inşikak edebilmekdedir. [Uranium 234 izotopu, pek az olduğundan 
bundan bahs etmiyeceğiz.] O hâlde, bir inşikakdan meydâna gelen ve pek büyük bir 
hızla atılan bir nötronun, bir Uranium 235 çekirdeğine çarpmak ihtimâli pek az, 
hemen hemen hiç yok gibidir. Demek ki, bir Uranium parçasında başlıyan bir 
inşikakın devâm edebilecek infilâk hâlini alabilmesi için, ba’zı sebeblere baş 
vurmamız lâzımdır. 
Akla gelen 
birinci şey, Uranium parçasını çok dikkatle temizlemekdir. Çünki, kıymetli 
nötronlar, hemen hemen bütün cismler tarafından tutulur. Bundan başka, Uranium 
238 mikdârı, Uranium 235 mikdârından pek fazla bulunmakla kalmayıp, nötronları 
kendine dahâ kuvvetle çekiyor ve böylece, inşikakın zincirleme olarak 
ilerlemesini durduruyor. 
İkinci nokta, 
bir inşikakdan saçılan nötronların sür’ati pek çok olduğundan, atom çekirdekleri 
tarafından tutulmasına vakt bulunamıyor. Nötronların hızı azalıp, orta sür’atli 
olunca, Uranium 238 atomları tarafından da yakalanıyorlar. Bilhâssa sür’atleri, 
belirli bir mikdâr olunca, bu yakalanma ihtimâli artmakdadır. Böyle sür’atde 
iken taşıdıkları enerjiye (resonance enerjisi) deniliyor. Uranium 238 atomları, 
bir nötron alınca Uranium 239 hâline dönüyor ki, bu cism radioaktif olup beta 
şuâ’ları saçıyor ve neptünium 239 denilen yeni bir element şekline dönüyor. Bu 
eleman da bir beta şuâ’ı neşr ederek plutonium 239 cismi hâsıl oluyor ki, bu 
cism de, atom cihâzı (reaktör nükleer) için ayrıca ehemmiyyet taşımakdadır. 
Uranium 235 in zincirleme inşikak etmesi için, nötronların bu şeklde 
yakalanması, arzû edilen birşey değildir. Uranium 235 tarafından yakalanmak için 
sür’atleri azaltılmış nötronlara (Nötron thermique) harâret nötronları diyoruz. 
Çünki, bunların sür’ati, harâret meydâna getirmek için moleküllerin 
hareketlerinin sür’atlerinden [hareket enerjilerinden] biraz fazladır. Termik 
nötronları, 238 çekirdeklerinden ziyâde 235 çekirdekleri tarafından tutularak 
inşikak hâsıl ediyor. 
Tabî’atde 
bulunan bir Uranium parçasında, meydâna gelen nötronlar, mikdârı pek fazla olan 
Uranium 238 çekirdeklerine çarparak sür’atleri yavaş yavaş azalıyor. Ya’nî 
hareket enerjileri azalıyor ve rezonans enerjisi dediğimiz mikdâra düşünce, 238 
çekirdekleri tarafından yakalanıyorlar. Böylece, hiçbir nötron, sür’ati dahâ 
azalarak termik nötron hâline gelemiyor. Uranium 235 saf olarak, pek güç 
ayrılabiliyor ve bugün ancak Birleşik Amerika ve Rusyada ve pek az mikdârda da 
İngilterede elde edilebiliyor. Fekat, saf bir uran 235 parçasında, saçılan bütün 
nötronlar yeni inşikaka sebeb olarak, parçanın kütlesi, kritik (tehlükeli) 
mikdârı bulunca, zincirleme inşikak bir ânda hâsıl oluyor. Bu suretle bir atom 
cihâzı değil, bir atom bombası meydâna geliyor. 
Fen 
sâhalarında, fâideli işlerde kullanılan ve ayarlaması mümkin, zincirleme 
inşikaklar yapılmasına yarayan atom cihâzına, (Réacteur nucléaire) diyoruz. 
Reaktör nükleer içinde, saf Uranium 235 kullanılmıyor. Sür’atleri rezonans 
enerjisine düşen nötronlardan, kâfi mikdârının, Uranium 238 tarafından 
yakalanması önleniyor. Kurtarılan bu nötronların hızı, dahâ azalıp, termik 
nötron olunca inşikak yapıyorlar. Bunu başarmak için, tabî’î Uranium parçası 
içine, nötron yakalamıyan çekirdekli atomlardan yapılmış maddeler karışdırılıyor. 
Bu maddelere (modérateur) deniyor ki, nâzım (tanzîm edici) demekdir. Sür’atle 
saçılan nötronlar, nâzım madde çekirdeklerine çarparak, enerjileri azalıyor. 
Tabî’î uranium içine, nâzım madde konmazsa, zincirleme inşikak elde edilemez. 
Nâzım olarak, atom ağırlığı az olan maddeler kullanılır. Çünki, bir nötron, 
büyük çekirdeğe çarpınca, sür’ati hemen değişmeden, ayrılır. Çok küçük 
çekirdeğe, meselâ bir protona (ya’nî hidrogen atomunun çekirdeğine) çarparsa, 
birkaç çarpmada, bütün enerjisini gayb edebilir. Bugün nâzım madde olarak, saf 
grafit hâlinde, karbon, ya’nî saf kömür kullanılmakdadır. İkinci derecede, 
deutérium (döterium) ismi verilen ve hidrogen gazının bir izotopu olan madde 
kullanılıyor. Döteryum maddesi, ağır su ismindeki bileşiği hâlinde 
kullanılmakdadır. Hidrogenin çekirdeğinde, yalnız bir proton bulunduğu hâlde 
döteryum atomu çekirdeğinde bir proton ile bir nötron vardır. Ya’nî atom 
ağırlığı ikidir. Ağır su, grafitden dahâ elverişli ise de, elde etmesi pek 
pahâlıdır. Tabî’î uranium yerine, Uranium 235 i çoğaltılmış uranium 
kullanılırsa, nâzım olarak âdî, bildiğimiz su da kullanılabilir. İçerisinde, 
uygun bir şeklde yerleşdirilmiş, nâzım madde ile uranium bulunan âlete (Pil) 
denir. Bir reaktörde hâsıl olan nötronların hepsi, inşikak için kullanılmaz. 
Aksi takdîrde infilâk olur, bomba olur. Nötronların, bir inşikakda meydâna 
gelip, yeni bir inşikak yapıncıya kadar geçen zemân, bir sâniyenin binde biri 
kadardır. Reaktörlerde, inşikaklara sebeb olacak nötron mikdârını tanzîm etmek 
çok mühimdir. Bu mikdâr az olursa, âlet çalışmaz. Fazla olursa, infilâk hâsıl 
olur. 
Reaktörler 
çalışırken ısınır. Isınınca, nötronların sür’ati artar ve reaktördeki maddeler 
de bozulur. Reaktörlerde soğutma tertîbâtı çok mühimdir. Soğutma, ağır su veyâ 
ergimiş sodium ma’deni veyâ münâsib gaz (karbon dioksid veyâ hidrogen veyâ 
helium) akımı ile yapılır. Soğutma tertîbâtı ile işlemiyen reaktör, bozulur, 
çalışmaz. Yoksa, atom bombası hâline dönmek tehlükesi olmaz. 
Reaktörlerde 
Uranium 235 bitince, yenilemek lâzımdır. Bugün, reaktörlerde Uranium 238 izotopu 
da, nötron çarparak, plutonium hâline çevrilip, bu inşikak etdiriliyor. Böylece, 
uranium ile çok zemân çalışıyor. 
Bugün 
reaktörler, thorium 232 elemanı ile de çalışdırılmakdadır. Bu ma’denin atom 
çekirdeği, bir nötron alarak, thorium 233 şekline dönüyor. Bu izotop thorium 
ise, radioaktif olup, iki kerre beta şuâ’ı verdikden sonra, Uranium 233 hâline 
dönüyor ki, uraniumun bu izotopu da inşikak edebilmekdedir. 
Reaktörlerde 
hâsıl olan radioaktif maddelerin ba’zısı gaz hâlindedir. Bu maddeler ve 
inşikaklarda hâsıl olan gamma şuâ’ları, insan, hayvan ve nebâtlar için çok 
zarârlıdır. Bunları sızdırmıyacak şeklde, her reaktörü, ma’den örtü ile sıkı 
örtmek ve beton-arme içine almak lâzımdır. Ekseriyâ dörtde üçü toprağa gömülür. 
Etrafda, zarârlı maddeleri haber verecek hassas âletler bulundurulur. 
İşçilerini, doktorlar sık sık mu’âyene eder. Atom sanâyi’inde çalışanların ölüm 
mikdârı, diğer yerlerde çalışanlardan fazla değildir. 
Uranium 
bir ma’den olup, arz kabuğunda, meselâ, bakırdan az değildir. Fekat, yer yüzünde 
çok yayılmış olduğundan, bir ton kayada, bir kilo veyâ birkaç gram bulunur. 
Bunun için, elde etmesi güç ve pahâlıdır. Bir tonda, on kilo bulunan filizine 
nâdir rastlanmakdadır. Afrikanın ortasındaki Niger topraklarında ve Keralada çok 
bulunmakdadır. Plutonium, reaktörde, uranium 238 den meydâna gelen bir ma’dendir. 
Çok zehrli olup, miligramın binde yedi mikdârı insanı öldürür. Çok dikkatli ve 
gizli üsûllerle serbest hâlde elde edilmekdedir. Thorium ma’deni tabî’atde 
mevcûddur ve mikdârı, uraniumdan dört def’a fazladır. 
Reaktörlerde 
kullanılan grafit, sun’î olarak Achéson üsûlü ile elde edilmekdedir. Bunun için, 
kok tozu ile petrol hamur yapılıp, tedrîcen [8000C] 
ye kadar ısıtılır. Sonra elektrik fırınında [28000C] 
de grafit hâlinde billûrlaşır. 
Ağır su, âdî 
sudan dahâ az nötron yakalar. Termik nötron sür’ati saniyede ikibinbeşyüz metre 
olup, ağır suda, onsekizbin kerre çarpdıkdan sonra tutulur. Böylece, tutuluncıya 
kadar üçyüzaltmışbeş metre yol hareket etmiş olur. Âdî su içinde bir nötron, 
hidrogen çekirdeği tarafından tutularak döteryum hâsıl oluncaya kadar, ancak 
onyedi santimetre hareket ediyor. [1960] da muhtelif memleketlerde, reaktörlerle 
elde edilen atom enerjisinden, elektrik fabrikaları çalışdırılmakdadır. Meselâ 
Fransada, 5 kilowatt ile 150000 kilowatt arasında güçleri (puissence) olan 9 
reaktör merkezi vardır. İngilterede 100 watt ile 300 megawatt arasında güçleri 
olan 16 merkez vardır. Amerikada, tayyâre ile taşınabilen merkezler 
hâzırlanmakdadır. Türkiyede İstanbulun Küçükçekmece tarafında kurulan reaktör, 
[1963] de çalışmağa başlamış bulunmakdadır. 
Bugün, bütün 
milletler uranium reaktörü yapıp, işletmek, bu sûretle bol enerji kuvvet menba’ı 
elde etmek için çalışıyorlar. Kömür ve benzin ocakları gibi, reaktörler de, 
harâret hâsıl edip, buhâr kazanını kaynatarak elektrik yapan dinamoları 
döndürüyor. Böyle reaktör ilk olarak Amerikada [1951] de işletildi ve 150 
kilowatt kudretinde idi. Sonra, reaktörle işliyen denizaltı da yapıldı. Bugün 
Amerikada, atom enerjisi ile çalışan gemiler, trenler, tanklar ve tayyâreler 
yapmak için çalışılmakdadır. [1958] son aylarında İngilterede 100000 kw.lık 
reaktör çalışdırılmağa başlandı. Rusyada ilk reaktör [1954] de çalışdırıldı ve 
5000 kw.lık idi. Pâkistân da, yabancı milletin yardımı olmadan, yapdığı 
reaktörü, [1962] de işletmeğe başladı. Uraniumla işliyen bir reaktör, uraniumdan 
10000 def’a dahâ fazla kömür kadar enerji vermekdedir. Breeders kullanılarak bu 
enerji yüz misli artacakdır. Breedersler uranium 233 ile plutonium kullanacakdır. 
Uranium 
reaktörü ile [8000C] 
den az sıcaklık elde edilmelidir. Çünki, uranium ma’deni [11000C] 
de erir ve [6600C] 
de hacmi değişerek, koruma için örtülen kısmlar çatlar. Dahâ yüksek sıcaklık 
elde etmek için uranium bileşikleri kullanılır. 
                                                |