31
-
MADDE VE ATOM ÜZERİNDE YENİ BİLGİLER
AYA SEYÂHAT
-
Bu seyâhat, bir dev füze ile yapılmakdadır. Füze
fransızca bir kelimedir. Fişenk demekdir. Silâhların sınıflandırılmasında
güdümlü mermîlere, balestik mermîlere, topçu roketlerine ve fezâda silâh olarak
bulunan peyklere şâmil olan umûmî bir ta’bîrdir. Kısa menzilli, orta menzilli,
uzun menzilli, kıt’alar arası ve kıt’alar üstü ve Aya seyâhat füzeleri mevcûddur.
Füzelerin fe’âliyyetine esâs, Newton prensibidir. [m. 1867] de ifâde edilen bu
prensibe göre (her te’sîre karşı kendisine müsâvî bir aks-i te’sîr hâsıl olur).
[1388] hicrî ve
[1968] mîlâdî seneleri nihâyetlerinde, Amerikalıların aya ilk olarak sevk
etdikleri dev füze, 110 metre tûlündedir. Bu uzunlukdaki yatay vaz’ıyyetde bir
vince rabt edilmişdir. Vinc dikilerek füzeyi şâkûlî vaz’ıyyete getirmekdedir.
Dev füze, iki kısmdan müteşekkildir. Birinci kısm altdadır. 85 metre
irtifâ’ındadır. Buna (SATURUN-5) roketi tesmiye olundu. İkinci kısm, 25
metre irtifâ’ındadır. Asl fezâ gemisi bu kısmdır. Buna, (Apollo-8) fezâ
gemisi tesmiye edilmişdir. Dev füzede ikimilyon âlet mevcûddur. Birinci roket
kısmı, 3 kademe ile, idâre merkezinden müteşekkildir. Tahtânî kademe 42
metre irtifâ’ındadır. Dâhilinde 1600 ton mâyı’ oksigen ve 650 ton gaz yağı
ihtivâ etmekdedir. Dev füze, elektrik te’sîsâtı ile (LANCER) tesmiye edilen
çelik vinçden, ya’nî rampadan ayrıldıkdan iki üç dakîka sonra, bu kademenin
ateşlenmesiyle, dev füze atmosferin üstüne kadar çıkmışdır. Yanma bitince, bu
kademe, atmosferin hâricinde füzeden ayrılarak fezâya gitmişdir. İkinci
kademe, birincinin fevkindedir. 25 metre irtifâ’ında ve 10 metre
kutrundadır. Dâhilinde sıvı hidrogen ve oksigen mevcûddur. Birinci kademe
kopdukdan sonra bu kademe ateşlenerek füzeyi yer câzibesi sâhası nihâyetine
kadar götürmüşdür. Fevkânî kademe, 18 metre irtifâ’ında ve 6,5 metre
kutrundadır. Dâhilinde 115 ton mâyı’ hidrogen ve bunu yakacak mikdârda oksigen
mevcûddur. İkinci kademe kopdukdan sonra, bu kademedeki hidrogen yanarak Apollo-8
fezâ gemisini yer câzibesinden kurtarıp, aya sevk etmiş ve ayın mahrekine
yerleşdirmişdir. Bu kademe de kopup ayrılmışdır. Bu üçüncü kademenin fevkinde
bir metre irtifâ’ında roketin idâre merkezi bulunur. Bu idâre merkezi
kademelerdeki yanma hâdiselerini ve kopup ayrılmalarını otomatik olarak tanzîm
etmişdir. 25 metre irtifâ’ındaki Apollo-8 fezâ gemisi, idâre merkezinin fevkine
merbutdur. Bu da dört kısmdan müteşekkildir. (Hizmet kısmı), yedi metre
irtifâ’ındadır. En mühim cihâzlar buradadır. Apollo-8, ayın mahrekinde 20 sâatde
on devr yapdıkdan sonra, bu cihâzlar çalışdırılarak, mahrekden ayrılmış ve yer
küresine müteveccihen hareket etmişdir. Bu hareket esnâsında astronotlar bir
yokuşu çıkıyorlarmış hissine kapılmışlardır. Ayın câzibesinden kurtulma
hareketi, bu hissi hâsıl etmişdir. Yerdeki üs ile televizyon muhâbereleri
devâmlı cereyân etmişdir. Atmosfere gelince, hizmet kısmı da koparak ayrılmışdır.
İkinci parça (Ay kısmı)dır. Bu kısm aya inmeği te’mîn eder. Bu seferde,
mevcûd değil idi. Üçüncüsü (İdâre kısmı)dır. 3,18 metre irtifâ’ında ve
mahrût şeklindedir. Üç insan burada idi. Dördüncü (Endaht kısmı)dır.
Fezâ gemisi aya
112 kilometre yaklaşmışdır. Ayın 15 gün devâm eden gecesinde [-1420C]
soğuk ve 15 gün devâm eden gündüzünde [+1350C]
sıcaklık olduğu ve hava, su bulunmadığı ve devâmlı hacer-i semâvî yağdığı ve ay
yüzeyinde hayâtın imkânsız olduğu anlaşılmışdır.
Apollo-8,
atmosfere, sâatde kırkbin kilometre sür’atle dâhil oldu. Atmosfer tabakasına
asgarî 5,4 derece ve a’zamî 7,5 derecelik bir zâviye ile dâhil olmak için hizmet
kısmındaki motorlardan istifâde edildi. Atmosfere girerken, hizmet kısmı da
koparak ayrıldı. Atmosfere dâhil olurken yukarıda bildirilen giriş zâviyesinin
te’mîn edilmesi şart idi. Çünki, 5,4 dereceden küçük olsaydı, su üstünde sekerek
giden bir taş gibi, atmosfer üzerinde seke seke fezâ boşluğunda gidecekdi. 7,5
dereceden dahâ büyük olsaydı, fezâ gemisi harâb olacakdı. Bu sebeble 45
kilometre derinlik ve ikibin kilometre genişliğindeki bir sâhadan atmosfere
dâhil oldu. Zemîne 3047 metre kala, otuz metre kutrunda üç dev paraşüt
vâsıtasıyle, sâatde elli kilometre sür’atle Pasifikde, evvelce tesbît edilmiş
olan mahalle indi. Atmosfere duhûlünden bir kaç sâniye sonra, hava tabakasına
delk ve temâs sebebi ile Apollo-8 in hâricî sathında sıcaklık [32000C]
yi tecâvüz etmişdi.
[1388] hicrî ve
[1968] mîlâdî seneleri nihâyetine kadar Amerikada, insan ile fezâ seyâhati adedi
18 dir. Fezâya gönderilen insan sayısı, 32 dir. Dâhilinde insan bulunan fezâ
gemilerinin fezâda kaldıkları müddet, 3215 sâatdir. Fezâda kapsül dışında
yaşanılan müddet 12 sâatdir. Fezâda cihâzların birleşmesi 12 def’adır. Fezâ
gemisi adedi 12 dir. Ruslarda bu rakamlar, 10, 13, 629 sâat 10 dakîka, 2 def’a,
1 adeddir. Bu mukâyese rakkamlarından çıkarılan netîce şudur: Fezâ
çalışmalarında ve ay seyâhatlerinde, Amerikalılar, Ruslardan çok ileridedir.
[m. 1969]
senesi Temmuzun onyedinci günü Amerikadan atılan füze ile ikinci olarak aya üç
astronot gönderildi. 21 Temmuzda onaltı tonluk örümcek şeklindeki cihâzla aya
inerlerken iki astronot telsizle şu haberi gönderdi: (Kim olursanız olunuz,
nerede bulunursanız bulununuz. Şu ândaki işimizi düşünerek, kendi âdetlerinize
göre Allaha düâ ediniz!). Aya inen cihâzın oniki tonu yakıt idi. Tûlü 6,98,
kutru 9,4 metre, hacmı 4,5 metre-küp idi. Beş köşeli bir topaç gibi idi. Dört
müteharrik ayaklı, dört milimetre kalın alüminium ile kaplı idi. Ay üzerinde
yirmibirbuçuk sâat kaldı. İki astronot ay yüzeyine merdivenle inip, iki sâat
onüç dakîka kaldı. Aya telsiz merkezi ve bayrak yerleşdirdiler. Ay sathı, taş
parçaları ve ince kum idi. Aydan yirmibeş kilo taş parçaları aldılar. Ay çekimi
dünyâdan altı def’a azdır. Örümcek, aydan kalkıp, yörüngede dönen hizmet kısmı
ile birleşdi. İki astronot buradaki arkadaşlarının yanına geçip örümceği atdılar.
İdâre kısmındaki motorları ateşliyerek 9100 kilometre hızla ay mahrekinden
ayrıldılar. Pasifiğe indiler.
Astronotlardan
(Alan Bean) hâtıralarını anlatmağa şöyle başlamışdır:
İnsan uzayda
uçarken pek az kimseye nasîb olan bir fırsat elde ediyor. Ufkunu genişletmek
arzûsu. Gerçekden, bu yolculukdan sonra içimde, insanları, Allahı, Kâ’inâtı ve
bunların arasındaki ilişkileri dahâ iyi öğrenmek, anlamak arzûsu doğdu.
Amerikalıların
üçüncü ay yolculuğunu yapan (Apollo-14) gemisi, 31 Ocak 1971 Pazar günü,
Huston fezâ merkezinden fırlatıldı. Üç astronot ayda otuzüçbuçuk sâat kalmış,
dokuz gün sonra, Şubatın onbirinci Perşembe gecesi, büyük Okyanus denizine
inmişlerdir. Ayda büyük bir tedkîk laboratuvarı bırakmışlar ve elliiki kilo
aytaşı ve toprağı getirmişlerdir. Astronotları taşıyan hucre, hizmet hucresinden
ayrıldıkdan iki dakîka sonra, sâatde otuzsekizbin kilometrelik sür’atle
atmosfere girmiş, az sonra paraşütleri açılarak denize inmişdir.
Rusların 6
Hazîran 1971 günü fezâya gönderdikleri (Soyuz-11) fezâ cihâzı, felâketle ve yüz
karası ile netîcelendi. 30 Hazîranda dünyâya dönen kapsülün içindeki 3 fezâ
adamı ölmüş görüldü. Amerikalılar 26 Temmuz 1971 de aya Apollo-15 gönderdi. 12
dakîkada dünyâ yörüngesine girdi. Ayda 67 sâat kaldılar. Otomobil yürütdüler. Üç
ay adamı 7.8.1971 günü sâlimen dünyâya döndü. 77 kg. ay taşı getirdiler.
1392 [m. 1972]
senesinin son ayında da, Apollo-17 ile üç astronot gönderdiler. İkisi ay üzerine
inip gezdiler. Dünyâya getirdikleri penbe taşlardan, ayda su ve hayât olmadığı
bir kerre dahâ anlaşıldı.
İslâm dîni,
aya, yıldızlara gidilmesine mâni’ değildir. Mülk sûresinde, bütün yıldızların
birinci semâda bulundukları açık olarak bildirilmiş olduğu, (Tefsîr-i Mazherî)de
yazılıdır. Rahman sûresindeki bir âyet-i kerîmede meâlen, (Ey cin ve ey
insan! Gücünüz yeterse, yer yüzünden ve semâlardan dışarı çıkınız. Çıkmanız
için, çok kuvvet ister. O kuvvet de sizde yokdur) buyruldu. Bu âyet-i
kerîme, insanın ve cinnin aya çıkamıyacaklarını göstermiyor. Cinnîler, göklerin
yedi tabakasına da çıkarlardı. (Mevâhib-i ledünniyye tercemesi) 463. cü
sahîfesinde diyor ki, (Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” dedi ki,
önceleri şeytânlar göklere çıkmakdan men’ olunmazlar idi. Göklere girerler,
meleklerden işitdiklerini, kâhinlere haber verirlerdi. Resûlullah “sallallahü
teâlâ aleyhi ve sellem” doğduğu zemân, göklere çıkmakdan men’ olundular).
Şeytânlar, cinnin kâfir olanlarından bir sınıfdır. İblîsden üremişlerdir. Bu
haber, göklerden dışarı çıkılamaz ise de, göklere ve birinci semâda oldukları
için, aya ve yıldızlara, insanların ve cinnin çıkmalarının mümkin, hattâ cin
için vâkı’ olduğunu göstermekdedir.
|