| 
 
31 
- 
MADDE VE ATOM ÜZERİNDE YENİ BİLGİLER 
Bugün herkes, 
atomu ve atom enerjisini merâk etmekde, dost, düşman her memleketde atom 
üzerinde çalışılmakdadır. İstikbâlin harbleri, atom silâhları ile yapılacak, 
atom kuvveti bulunmıyan milletler, yaşamak hakkı bulamıyacakdır. Küçük, büyük, 
herkesin sık sık işitdiği atomu ve atom enerjisini ve kullanılmasını, din 
kardeşlerime kısaca bildirmeği lüzûmlu gördüm. Çünki, atom kuvveti, harbde de, 
sulhda da kullanılacakdır. Müslimânların, düşmanda bulunan silâhları öğrenmesi 
ve yapması, farzdır. O hâlde, bugün atom bombasını yapmağa ve bunun için lüzûmlu 
matematik, fizik, kimyâ bilgilerini öğrenmeğe çalışmak farzdır. Önümüzde bulunan 
atom harbine hâzırlanmazsak, dînimizi, milletimizi koruyamayız. Harb için, atom 
te’sîslerini hâzırlamak, bunlardan sulh zemânında, terfîh-i ibâd için istifâde 
etmek, dînî vazîfemiz ve ibâdetimizdir. Hükûmetin, milleti cihâda hâzırlaması, 
ibâdetdir. Hâzırlamaması, büyük günâhdır. 
Peygamberimiz 
“sallallahü aleyhi ve sellem”, (İlm, Çinde de olsa alınız!) buyurdu. 
Ya’nî ilm, dünyânın en uzak yerinde bulunsa ve kâfirlerde de olsa, gidin alın! 
buyurdu. Çünki Çin, o zemân, en kâfir ve çok uzak bir yer idi. O hâlde, cihâd 
için gerekli bilgileri, en uzak kâfirlerden de arayıp, bulup, öğrenmemiz, 
yapmamız, hâzırlıklı olmamız, beş vakt nemâzdan sonra, en birinci vazîfemiz, 
ibâdetimizdir. İbni Âbidîn, üçüncü cild, (Cihâd) bahsinde buyuruyor ki, 
(Düşman hücûm etdiği veyâ hücûm korkusu olduğu zemân, her müslimânın harb etmesi 
farz-ı ayndır). Atom harbi muhakkak olduğundan, buna hâzırlanmak, farz-ı ayn 
hâline gelmişdir. 
(Hadîka)da 
el âfetlerinde buyuruyor ki, (Nefsin hoşuna giden fâidesiz şeylere lehv ve la’b 
denir ki, boş yere vakt geçirmekdir. Yalnız zevcesi ile oynamak ve harb oyunları 
halâl olup başkaları harâmdır). Harbe hâzırlanmak için, at yarışları, atış, 
güreş, ok ta’lîmleri, lüzûmlu teknik tecribeleri yapmak câizdir. Hattâ lâzımdır 
ve çok sevâbdır. 
Üzerinde 
yaşadığımız yer küresi, hava, su, taş, toprak tabakaları ve bütün yıldızlar, 
güneşler, hep maddeden yapılmışdır. 
Madde demek, 
boşlukda yer kaplıyan ve ağırlığı olan varlık demekdir. İki madde, bir yerde 
birlikde bulunamaz. Birinin orada bulunması için, ötekinin oradan gitmesi 
lâzımdır. Hava, maddedir. Çünki, ağırlığı vardır ve yer kaplar. 
Maddenin şekl 
almış parçalarına cism denir. Şişe, bardak, pencere camı, ayrı ayrı birer 
cismdir. Fekat hepsi, cam maddesinden yapılmışdır. Madde ikiye ayrılır: Saf 
madde. Karışım. 
Etrâfımızda 
gördüğümüz bütün maddeler, saf değil, birer karışımdır. Meselâ, içdiğimiz su, 
homogen olduğu, her tarafı aynı göründüğü hâlde, içinde az da olsa, tuzlar ve 
hava vardır. O hâlde, bir karışımdır. Karışımların hâssaları [özellikleri] her 
zemân aynı değildir. Belirli özellikleri yokdur. Karışımda bulunan maddeler, 
kendi özelliklerini gayb etmez. Maddeler, birbirleri ile, her mikdârda 
karışabilir. Yalnız bir maddeye (Saf madde) denir. Saf maddenin belirli 
özellikleri vardır. Saf maddenin belirli özellikleri, hiç değişmez. 
Tâm saf madde 
yok gibidir. Bir madde içinde bulunan yabancı maddeler, kimyâ üsûlleri ile 
anlaşılamıyacak kadar az olunca, bu maddeye, saf diyoruz. Saf süt demek, kimyâ 
bakımından doğru bir söz değildir. Çünki, süt belli özellikler taşıyan tek bir 
madde değildir. Saf madde, iki dürlü olur: Element. Bileşik cism. 
                                                |