| 
 
54 - GUSL ABDESTİ 
Süâl: 
Dînimizde diş yapdırmanın câiz olduğunda bütün fukahâ ve müctehidlerin ittifâkı 
vardır deniliyor. Gümüşden mi, yoksa altından mı yapdırılacağı husûsundaki 
ihtilâfları, bu ittifâka te’sîr eder mi? 
Cevâb:
Diş yapdırmak deyince, düşen dişin yerine konulan 
ve istenilince çıkarılabilen takma diş veyâ sallanan dişi bağlamak anlaşıldığı 
gibi, diş doldurtmak ve kaplatmak da anlaşılır. Hanefî âlimlerinin “rahmetullahi 
teâlâ aleyhim ecma’în” sallanan dişleri altın ile de bağlamak câiz olduğuna 
fetvâ vermelerini, (Diş yapdırmanın câiz olduğunda ittifâk vardır. Diş 
doldurtmak ve kaplatmak câizdir) şeklinde değişdirmek, yâ fukahânın beyânâtını 
anlamamak veyâ bu beyânları, kendi sinsi ve âdî isteklerine göre değişdirmek 
olur ki, her ikisi de hem ayb, hem de günâhdır. Müctehidlerimiz, altın ile veyâ 
gümüş ile bağlamakda ihtilâf etmişdir. Hanefî mezhebinin fıkh kitâblarında, 
sallanan dişi (Şed etmek), (Tadbîb etmek) deniliyor. Şed, tel ile 
kuvvetli bağlamak demekdir. Meselâ (Şedd-üz-zünnâr), papasların kuşağını 
bağlamağa denir. Tadbîb, şerit ile, dadbe gibi, ya’nî kapı sürgü demiri gibi, 
enli, yassı birşey ile şed etmek, sarmak demek olduğu, Tahtâvînin ve (İbni 
Âbidîn)in (Dürr-ül-muhtâr) hâşiyelerinde, tadbîb edilmiş kürsî 
üzerine oturmağı bildirirken ve (Dürr-ül-müntekâ) ve (Câmi’ur-rumûz)da 
yazılıdır. (Bezzâziyye) ve (Hindiyye)de diyor ki, (Gümüş ve altın 
şekller ile süslenmiş kapdan yimek, içmek câizdir. Fekat, elini, ağzını gümüşe, 
altına değdirmemek lâzımdır. İmâmeyn, böyle kapları kullanmak mekrûhdur dedi. 
Tadbîb edilmiş kap da böyledir. Kürsîyi [kanepeyi] ve hayvan semerini tadbîb 
etmek câiz ise de, altın ve gümüş bulunan yerlerine oturmamak lâzımdır. Mushafın 
cildini tadbîb etmek câizdir. Fekat, altına, gümüşe dokunmamak lâzımdır). 
Buradan da anlaşılıyor ki, tadbîb etmek, bütün yüzeyi kaplamak demek değildir. 
Etrâfına metal şerid çevirmek demekdir. Fıkh kitâblarında, (Sallanan dişi altın 
ile tadbîb etmek câizdir) diyor. Bu söz, sallanan dişi, düşmekden korumak için 
altın tel veyâ şerîd ile bağlamak câizdir demekdir. Çünki, bu tellerin altına su 
sızar. Hem de, gusl abdesti alırken, şimdi takma dişler çıkarıldığı gibi, tel ve 
şerid bağlar da yerlerinden çıkarılmakda, temizlenip, guslden sonra yerlerine 
konulmakdadır. Çıkarılıp temizlenmezlerse, aralarında kalan yemek artıkları 
ağızda fenâ koku ve tahrîbat yaparlar. (Sallanan dişi kaplatmak câiz olur 
dediler) demek, fıkh âlimlerine iftirâ olur. Çünki, sallanan diş kaplanamaz, 
bağlanabilir. Görülüyor ki, (Tadbîb) sözüne kaplatmak diyerek bundan (diş 
kaplatmak câizdir) fetvâsını uydurmak, hakîkî bir din adamının yapacağı şey 
değildir. Fıkh kitâblarında, (çürüyen dişleri kaplatmak veyâ doldurtmak câizdir) 
diye bir yazı bulunmadığı gibi, altın ile, gümüş ile doldurtmak ve kaplatmak 
sözü de yokdur. 
Fıkh bilgisi az 
olan ve müctehidlerin beyânâtını anlamıyanlar, (sallanan  dişleri bağlamak veyâ 
takma diş yapdırmak) sözü ile, (diş kaplatmak ve doldurtmak) sözünü birbirine 
karışdırıyor. Müctehidlerin beyânlarını, hepsine yaymağa çabalıyorlar. Zarûret 
olduğu için, hepsi câizdir diyorlar. Bu zevallılar anlıyamıyor ki, oynayan dişi 
bağlamak ve çıkan diş yerini müteharrik diş [protez] takdırmak için zarûret 
aramağa zâten lüzûm yokdur. Çünki, yapması câiz olmıyan bir şeyi yapabilmek 
için, zarûret aranır. Dişleri bağlamak veyâ diş takmak yasak edilmemişdir ki, 
bunları yapmak için zarûret aransın. Kendi ağzındaki kaplama ve dolguların gusl 
abdestine zarar vermediğine müslimânları inandırmağa kalkışan ba’zı kimseler, 
gümüş yerine altın ile bağlamak için zarûret bulunduğunu görünce, bu zarûret 
kelimesini büyük bir silâh olarak yakalamışlar. (Diş yapdırmanın zarûret olduğu 
ittifâkla bildirilmişdir) yaygarasını koparmışlardır. Böylece, hanefî 
mezhebindeki müslimânları şaşırtmış, kâtı’-i tarîk-ı ilâhî olmuşlardır. Bunlar, 
sallanan dişlerin kaydsız şartsız bağlanacağının beyân buyurulmasını biricik 
delîl olarak gösteriyorlar. Hâlbuki, dişleri sallanmaz şeklde bağlayan teller ve 
çıkarılan diş yerine protez denilen sun’î takma dişler, kolayca 
çıkarılabilmekde, temizlenip tekrâr yerine konmakdadır. Âlimlerimiz 
“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, gusl abdesti alırken çıkarılabilen bağları 
ve takma dişleri beyân buyurmakdadır. (Gusl abdesti alırken, diş çukurlarını ve 
dişlerin arasını ıslatmak farzdır) buyuran âlimlerin, kaplama ve dolgu gibi suyu 
geçirmiyen mâni’lere cevâz verdiklerini söylemek, bu büyük insanlara, çok çirkin 
iftirâ olur. Bu âlimler, gümüş yüzük takmanın da câiz olduğunu söylemişlerdir. 
Yüzük takmanın câiz olması, altındaki derinin ıslanması afv olur demek 
olmamışdır. Yüzüğü, çıkararak veyâ oynatarak altını ıslatmak lâzımdır 
demişlerdir. Dar yüzüğün altı ıslanmazsa, abdest ve gusl sahîh olmaz 
buyurmuşlardır. Diş kaplatmak da yüzük takmak gibidir. Kaplamanın ve dolgunun 
altı ıslanmadığı için, gusl sahîh olmaz. 
                                                |