52 - NEMÂZIN FARZLARI (ABDEST
ALMAK)
Abdestin
edebleri:
Edeb, burada yapılması sevâb olup, yapılmazsa hiç
günâh olmayan şeyler demekdir. Hâlbuki, sünneti yapmak sevâb olup, yapmamak,
tenzîhî mekrûhdur. Edeblere, mendûb ve müstehab da denir. Abdestin edeblerinden,
(Halebî-yi sagîr)de bildirilenler şunlardır:
1 — Abdesti,
nemâz vakti girmeden önce almakdır. Özr sâhiblerinin, vakt girdikden sonra
alması lâzımdır.
2 — Halâda
tahâretlenirken, kıbleyi sağ veyâ sol tarafa almakdır. Abdest bozarken, kıbleye
önünü ve arkasını dönmek tahrîmen mekrûhdur. Ayakları açıp çömelmek edebdir.
3 — Necâset
bulaşmamış ise, su ile tahâretlenmek edebdir. Necâset, dirhem mikdârından [ya’nî
bir miskalden, dört gram ve seksen santigramdan] az ise, yıkamak sünnetdir.
Dirhem mikdârı bulaşmış ise, yıkamak vâcib, fazlasını yıkamak farzdır. Yıkamakda
aded yokdur. Temizleninceye kadar yıkamalıdır. Sol elin, bir veyâ iki veyâ üç
parmağının içi ile yıkanır.
4 —
Tahâretlendikden sonra, bez ile kurulanmakdır. Bez yok ise, el ile
kurulamalıdır.
5 —
Tahâretlendikden sonra, avret mahallini, hemen örtmekdir. Tenhâda lüzûmsuz
açmak, edebi bozar.
6 — Başkasından
yardım istemeyip, abdesti kendisi almakdır. İstemeden su döken olursa, câizdir.
7 — Kıbleye
karşı, abdest almakdır.
8 — Abdest
alırken konuşmamakdır.
9 — Her uzvu
yıkarken, kelime-i şehâdet okumakdır.
10 — Abdest
düâlarını okumakdır.
11 — Ağzına sağ
el ile su vermekdir.
12 — Burnuna
sağ el ile su vermek, sol el ile temizlemekdir.
13 — Ağzı
yıkarken, dişleri (Misvâk) ile temizlemekdir. Sağ el parmakları uzatılıp,
baş parmakla küçük parmak misvâkın altından, diğer üç parmak da üstünden
tutarak, üç kerre sağ, üç kerre de sol yandaki dişler üzerine hafîfce sürülür.
Kuvvetle sürmemeli, dişleri bozar. Hafîf sürülünce dişleri ve diş etlerini
kuvvetlendirir. Misvâk, Arabistânda bulunan Erâk ağacının dalından, bir karış
uzunlukda kesilen parçadır. Erâk dalı bulunmazsa, zeytin veyâ başka dallardan da
olabilir. Nar dalı olmaz. Çünki acıdır. Yinilen ve içilen şeyler acı
olmamalıdır. Misvâk bulunmazsa, fırça da kullanılabilir. Bu da yoksa, sağ elin
baş parmağını sağ yandaki dişler üzerine, ikinci küçük parmağını sol dişler
üzerine üç kerre sürerek temizlemelidir. Birinin misvâkini, tarağını, bunun izni
ile, başkasının kullanması şer’an mekrûh değildir. Tab’an mekrûhdur. Sigara
içmek de şer’an değil, tab’an mekrûhdur.
14 — Ağzı
yıkarken, oruclu değilse, ağzı çalkalamakdır. Buğazında hafîf gargara yapmak
abdestde de, guslde de sünnetdir. Oruclu iken mekrûhdur.
15 — Burnu
yıkarken, suyu kemiğe yakın çekmekdir.
16 — Kulağı
mesh ederken birer parmağı, kulak deliğine sokmakdır.
17 — Ayak
parmaklarının aralarını tahlîl ederken, sol elin küçük parmağı ile ve alt
taraflarından tahlîl etmekdir.
18 — Elleri
yıkarken, geniş yüzüğü yerinden oynatmakdır. Dar, sıkı yüzüğü oynatmak ise lâzım
olup, farzdır.
19 — Su bol ise
de, isrâf etmemekdir.
20 — Suyu, yağ
sürer gibi az kullanmamakdır. Üç def’ada da, yıkanan yerden en az iki damla su
damlamalıdır.
21 — Abdest
aldığı kabı dolu bırakmakdır. İbriğin ağzını kıbleye karşı durdurmalıdır. Yolcu,
kıble cihetini, ibriğin ağzına bakarak kolayca anlar.
22 — Abdest
bitince veyâ ortasında (Allahümmec’alnî minettevvâbîn...) düâsını okumakdır.
23 — Abdestden
sonra (Sübhâ), ya’nî iki rek’at nemâz kılmakdır.
24 — Abdestli
iken, abdest almakdır. Ya’nî nemâz kıldıkdan sonra, abdestli iken, yeni nemâz
için, bir dahâ abdest almakdır.
25 — Yüzü
yıkarken, göz pınarını, çapakları temizlemekdir.
26 — Yüzü,
kolları, ayakları yıkarken, farz olan yerlerden biraz fazlasını yıkamak. Kolları
yıkarken, avuca su doldurmalı, bunu dirseğe doğru akıtmalıdır.
27 — Abdest
alırken, kullanılan sudan, elbiseye, üste, başa sıçratmamakdır.
28 — İbni
Âbidîn, abdesti bozanlarda diyor ki, (Kendi mezhebinde mekrûh olmıyan birşey,
başka mezhebde farz ise, bunu yapmak müstehabdır). İmâm-ı Rabbânî, 286. cı
mektûbda diyor ki, (Mâlikîde, abdest a’zâsını uğmak farz olduğu için, muhakkak
uğmalıdır). İbni Âbidîn, ric’î talâkı anlatırken diyor ki, (Hanefî mezhebinde
olanın, mâlikî mezhebini taklîd etmesi evlâdır. Çünki, imâm-ı Mâlik, İmâm-ı
a’zamın talebesi gibidir).
|