20 -
Kâfirler iki kısmdır.
20 — İslâmiyyet
karşısında, kâfirler dürlü yollar tutmuş, kollara ayrılmış ise de, iki kısmda
toplanırlar: Birinci kısmdakiler, dünyâ işlerini ve ibâdetlerini yapıp
müslimânlara saldırmaz. Bunlar, islâmın kuvveti ve büyüklüğü karşısında,
küçüklüklerini anlamış, cizye vermeği kabûl ederek islâmın hâkimiyyetine ve
adâletine sığınmışdır. Bu kâfirlere (Ehl-i zimmet) veyâ (Zimmî)
denir. Böyle kâfirleri sevmemek, düşman bilmek lâzım ise de, bunlara eziyyet
etmek, kalblerini incitmek harâmdır. (Fetâvâ-i Hayriyye)de, (Siyer)
kısmında diyor ki, (Müslimânın yapması yasak olan şeyi, zimmînin de yapması
yasakdır. Zinâ, açıkda oruc yimek, oyun, çalgı, fâiz, açık gezmek onlara da
yasakdır. Yalnız içki ve domuz onlara yasak değildir. Hastalarına, ziyâfetlerine
gitmek, onlarla yolculuk etmek câizdir). (Mültekâ) ve (Dürr-ül-muhtâr)da
ve diğer fıkh kitâblarında, ta’zîr bahsinde diyor ki, (Kâfirlere, sen zinâ
yapıcısın veyâ bu ma’nâda fenâ söyliyen, onları da gîbet eden, bunlara kâfir
diyerek inciten müslimân ta’zîr olunur. Ya’nî sopa ile döğülür. Çünki, bunları
incitmek de günâhdır. Bunların malına dokunmak da günâhdır). (Dürr-ül-muhtâr),
beşinci cildde diyor ki, (Zimmîye, ya’nî gayr-i müslim vatandaşa zulm etmek,
müslimâna zulm etmekden dahâ fenâdır. Hayvana zulm, işkence etmek, zimmîye
etmekden dahâ fenâdır. Zimmîyi eziyyetlendirmemek için selâm vermek ve müsâfeha
etmek câiz olur. Açıkça günâh işliyen fâsıka selâm vermek de böyledir).
(Berîka)
kitâbı, el âfetlerini anlatırken diyor ki, (İnsana
ve yemeklere zarar veren karıncaları, eziyyet etmeden ve suya atmadan öldürmek
câizdir. İçinde karınca bulunan odunu, yere vurup silkeledikden sonra yakmak
câizdir. Fâre, bit, pire, akreb ve çekirgeyi her zemân öldürmek câizdir. Biti
diri olarak yere atmak ve her canlıyı yakmak mekrûhdur. Zarar veren kediyi,
kuduz köpeği ve yırtıcı hayvanları keskin bıçakla kesmek ve vurmak, zehrlemek
câizdir. Döğmek câiz değildir. Döğmek, terbiye için olur. Hayvanın aklı olmadığı
için terbiye edilmez. Öldürülmesi vâcib olanı, başka çâre bulunmadığı zemân
yakarak öldürmek câiz olur).
Gangren gibi
hastalığı tedâvî için insanın bu uzvunu kesmek câiz olur. Taş almak için
mesâneyi [böbreği, safra kesesini] yarmak câizdir. Hiçbir sebeble, hiçbir
canlının yüzüne vurmak câiz değildir.
İkinci kısm
kâfirlere gelince, bunlar, islâm güneşinin parlamasına dayanamaz. Bütün devlet
kuvvetleri ile, propaganda vâsıtaları ile, yalan ve çirkin iftirâlar yaparak,
islâm dînini yıkmağa çalışırlar. Bu zevallılar, anlıyamıyor ki, islâmiyyeti
dünyâdan kaldırmak, insanları se’âdetden, râhatlıkdan ve kurtuluşdan mahrûm
bırakmak demekdir ve kendilerini ve bütün beşeriyyeti, felâketlere, sıkıntılara
sürüklemek, kısaca bindiği dalı kesmek demekdir. Enfâl sûresi, altmışıncı
âyetinde meâlen, (Kâfirlerin hücûm ve işkencelerine uğramamak, onları da,
se’âdet-i ebediyyeye kavuşdurmak için, insan gücünün yetdiği kadar durmadan
çalışınız. En mükemmel harb vâsıtalarını yapınız!) buyurulmuşdur. Burada
kâfirleri müslimân olmakla şereflendirmeği veyâ cizye kabûl ederek islâmiyyetin
himâyesi altına girenlerin çalışmalarına, ibâdetlerine karışmayıp, canlarını,
mallarını, nâmûslarını korumağı emr ediyor. Bu sûretle, bütün dünyânın islâm
bayrağı altında birleşmesini, îmân etmesini, sevişmesini istiyor. İslâmiyyeti
anladığı hâlde inâd edip, inanmıyanları da içine alan, umûmî bir adâlet ve
se’âdet kurmağı, bütün insanlara, hayvanlara, dirilere, ölülere, ya’nî herşeye,
bir râhatlık kazandırmağı emr ediyor.
|