14 -
Âhıretde kâfire
merhamet yokdur
14 - Allahü
teâlânın rahmeti, şefkati dünyâda mü’minlere ve kâfirlere, herkese birlikde
yetişdiği ve herkesin çalışmasına ve iyiliklerine dünyâda karşılığını verdiği
hâlde, âhıretde kâfirlere merhametin zerresi bile yokdur. Nitekim Hûd sûresi,
onbeşinci âyetinde meâlen, (Görüşleri kısa, aklları eksik olanlar, âhıreti
düşünmeyip her iyiliği, şöhret, mevkı’ ve hurmet gibi dünyâ râhatlıklarını ve
lezzetlerini kazanmak için yapıyor. Bu yapdıklarının karşılıklarını dünyâda
kendilerine temâmen verir, umduklarından birini esirgemeyiz. Bunların âhıretdeki
kazançları, yalnız Cehennem ateşidir. Çünki, iyiliklerinin karşılıklarını
almışlardır. Alacakları yalnız, bozuk niyyetlerinin karşılığı olan, Cehennem
ateşi kalmışdır. Hırs ve şehvetleri için, gösteriş için yapdıkları iyilikleri
âhıretde kendilerine yaramıyacak, bunları Cehennemden kurtaramıyacakdır)
buyuruldu.
İsrâ sûresinde,
onsekizinci âyetinde meâlen, (Görüşleri ve aklları, bu dünyâ çerçevesine
sıkışmış olanlar, âhıreti bırakarak dünyânın çabuk geçici zevklerinin arkasında
koşuyor. Gece gündüz düşündükleri ve sıkıntılara katlanarak özledikleri bu
ni’metlerden, dilediğimizi, istediklerimize kolaylıkla ve bol bol veririz. Fekat,
bunlara böylece iyilik etmiyoruz. Cehennem azâbını hâzırlıyoruz. Bunlar âhıretde
rahmetden uzaklaşdırılıp, kötü bir hâlde, Cehenneme sürükleneceklerdir. Herbiri
çabuk biten ve arkasından sıkıntılar ve felâketler bırakan bu dünyâ lezzetlerine
bağlanmayıp da, va’d etdiğim sonsuz ve hakîkî ve hiç değişmeyen âhıret
ni’metlerini istiyerek, gösterdiğim ve beğendiğim iyilikleri yapanlara gelince,
bunlar, Kur’ân-ı kerîmde bildirdiğim yolda yürüdükleri için, bütün iyiliklerini
beğeniriz. Dünyâda, hem dünyânın âşıklarına, hem de sözlerime inanıp emrlerimi
yapanlara istediklerini veririz. Kimseyi umduğundan mahrûm bırakmayız.
Ni’metlerimizi hepsine serperiz. Senin Rabbinin ni’metlerinin yetişmediği kimse
yokdur) buyuruldu.
|