Hanefi mezhebinde:
1- Altın, gümüş ve ticaret eşyasında
zekât nisabı, kırkta birdir.
2- Koyunda kırkta
bir, sığırda otuzda bir,
beş devede de bir koyun.
3- Madenlerde beşte
bir, toprak mahsullerinde onda birdir.
Parayla sulanırsa yirmide bire
iner.
Soru: Zekâtın farz olması için gerekli zenginlik ölçüsü
nasıl hesaplanır?
CEVAP
Maddeler hâlinde şöyle açıklanabilir:
1- Zekât nisabı, 20 miskal yani 96 gr altın veya bu
değerde para yahut ticaret eşyasıdır. Zekât veya kurban nisabına
mâlik olana zengin denir. Zengin olma tarihinin üstünden bir sene
geçince zekât vermek farz olur.
Dinimize göre, karı kocanın mal varlığı ayrıdır.
Hangisi zengin ise, zekâtı o verir.
2- Alacaklar nisap hesabına katılır. Alacaklar tahsil edildikten
sonra, geçmiş senelerin zekâtları da verilir. Tahsil etmeden de verilebilir.
Borçlar, mevcut para veya maldan çıkarılır. Geri kalanın
zekâtı verilir.
3- Ticaret için olmayan evler, arsalar, vasıtalar, demirbaş eşyalar zekât
nisabına katılmaz.
Ticaret için alınan malların, altın, gümüş ve her
çeşit paranın zekâtı verilir.
Evin, arabanın zekâtı olmaz, fakat araba, ev ve arsa
alıp satan, yani işi, mesleği bu olan, bunların zekâtını verir.
4- Zekâta tâbi malların veya paranın, yıl içindeki azalıp çoğalmasına
itibar edilmez. Nisaba malik olduktan bir yıl sonra, elde kalan mal, nisabı
bulursa, kırkta biri zekât olarak verilir.
Zekât, kârdan değil, mevcut paranın ve eldeki ticaret
malının tamamından verilir.
5- Kaybolmuş, gasbedilmiş, saklanılan yeri unutulmuş mal ve inkâr olunan
alacaklar, nisaba katılmaz ve ele geçerlerse, önceki yılların zekâtları
verilmez.
Senetli veya iki şahitli yahut itiraf olunan
alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa nisaba katılır. Ele geçince,
geçmiş yılların zekâtı da verilir.
6- Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi
değildir. Pırlanta, elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez.
Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa, ziynetlerinin
zekâtı verilmez. (Hidaye)
7- Nisabın helâk olması, sıfırlanması veya borçlanıp sıfırın
altına düşmesi demektir.
8- Zekâtını yanlış hesaplayıp zamanından önce verip de, bir altın zekât
vermesi gerekirken iki altın veren, bunu anlayınca, ikinci yıl vereceği
zekâttan bu bir altını düşebilir. Eksik veren de, zamanı gelince tamamlar.
9- Çalışanların alacakları maaş veya ücret, ellerine geçmeden önce nisap
hesabına katılmaz, çünkü bunlar, hak edilmiş ücretse de, hak edilen mal,
ele geçmeden önce mülk olmaz.
Maaşlardan kesilen ve henüz alınmamış olan yardım
sandığı ve sigorta paraları zekât hesabına katılmaz.
10- Altınla gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyasıdır.
Diğer para ve ticaret mallarıyla nisaba ulaşırsa zekâtı verilir.
11- Borçlu ve fakir olana, hanımı zekât verebilir. Bir hanım mehr-i
müeccel olarak kocasından alacağı altınları zekât nisabına katar.
Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir. Pırlanta,
elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez.
Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa ziynetlerinin
zekâtı verilmez. (Hidaye)
12- Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaşan, zengin olduğu
tarihi, kameri aya göre bir yere yazar. Mesela, 3 Receb’de zengin olmuşsa,
bir yıl sonra Receb’in 3’ü gelince yine nisap kadar parası ve ticaret
malı varsa, zekâtını verir. Ramazan ayını beklemez.
Günü gelmeden zekât vermekte de mahzur yoktur, çok iyi
olur; hatta gelecek birkaç yılın zekâtını önceden vermek de caizdir.
Zekâtını yanlış hesaplayıp, zamanından önce verip de,
bir altın zekât vermesi gerekirken iki altın veren, bunu anlayınca, ikinci yıl
vereceği zekâttan bu bir altını mahsup edebilir.
13- Hisse senetlerinin nâma [isme] ve hâmiline [taşıyana] yazılı olanları
vardır.
İsimsiz, hâmiline yazılı
olanların devir kabiliyetleri vardır. Yani döviz gibi elden
ele dolaşır. İstendiği zaman satılabilir. Bu senetler ticaret malı gibi,
zekâtın hesap edildiği tarihteki piyasa değeri üzerinden nisaba dahil
edilir.
Nâma yazılı hisse senedi alan, sene sonunda, fabrikanın demirbaş mallarının
haricindeki parasını zekât nisabına dahil eder.
14- Gölde yetiştirilen balıklar satılınca, bu para diğer zekâta tâbi
mallarla beraber nisaba ulaşırsa zekâtı verilir. Birkaç ineği olup çok süt
satan, ineklerin zekâtını vermez, fakat sene sonunda sütten elde ettiği para
zekât nisabına dahil edilir.
15- Namaz kılmayan, oruç tutmayan bir Müslümanın da zekât vermesi gerekir.
Borçsuz fakire nisap miktarı veya daha çok zekât vermek mekruhtur.
Zekât verirken, zekât demek gerekmez. Hediye denilse
de caizdir.
Zekât, ticareti yapılan maldan
veya aynı değerde altın olarak verilir.
Soru: Zenginlik nisabını yeniden ele almalı
diyorlar. Zekât nisabı belli değil midir?
CEVAP
Gazeteleri okuyan, TV’leri seyredenler, sanki din yeni
ortaya çıkmış gibi, hakiki İslam âlimlerince açıklanıp, onaylanıp 14 asırdır
uygulanan dini hükümleri değiştirmeye kalkanlar çıkıyor. Kimi tesettürü
kaldırıyor, kimi bayanlara hayz ve nifas hallerinde namaz kıldırıyor, kimi
kaderi inkâr ediyor, (Fakirlik kaderimiz değil)
diyerek, güya alınyazısını değiştirmeye kalkıyor. Kimi haricileri, İslam
tarihinde ilk demokrat ve cumhuriyetçi fırka diye övüyor.
Kimi yakında kıyamet kopacak diyor. Hele tuhaf biri, (İstanbul’da büyük deprem olacak, 5 milyon kişi ölecek, aklı
olan İstanbul’u terk etsin) diyor. Kıyametin ne zaman kopacağını
Allah’tan başka hiç kimsenin bilmediği Kur’an-ı kerimde yazılıdır. Depremin de
bugün için önceden bilinmesi mümkün değildir. Gaybdan haber verircesine,
milleti sıkıntıya sokmak haramdır.
Dünyada da reform hareketi sürüyor. İslam’ın beş
şartından biri olan namazı, sahih olmasın diye vakti girmeden kıldıran yerler
var. Sahih olmaması için hac bir gün önce yaptırılıyor. Zekât, altın, gümüş
veya ticaret ettiği maldan verilmesi gerekirken, ticaret malından değil de,
başka maldan veriliyor. Böylece zekâtlar da sahih olmuyor. Şimdi de kurban
ibadeti kaldırılmak isteniyor. Kurban kesilmeyip parası yoksullara verilmesi
isteniyor. Dinimiz, (Muhtaç insanlar olduğu zaman
kurban kesmeyip parası yoksullara verilsin) diyemez miydi? Peygamber efendimiz böyle bir şeyi düşünememiş
mi, 1400 yıldan beri gelen âlimler düşünememiş mi?
Son olarak da zenginlik nisabını yeniden ele alıp
bozmaya çalışanlar var. Dinimiz kâmil değil midir? Eksik olan nesi vardır?
Namazın, orucun, zekâtın, nisabın yeni bir şekli olur mu?
Reformcu, (Dine göre,
malların değeri değişmiş, kim zengin, kim fakir belli değil. Mesela ortalama 40
davarın değeri 2.5 milyar, beş devenin bedeli 5 milyar, 30 sığırın bedeli 10
milyar. Gümüşe göre 60, altına göre 500 milyondur. Bunun ortalamasını almak
gerekir. Siz, 500 milyonu olanı zengin sayar, 29 sığırın bedeli olan 9
milyarlık adamı fakir sayarsanız, bu adaletli olmaz) diyor. Biri çıkıp
da niye dinimizle oynuyorsunuz demiyor.
Böyle bir teklifi, ya dini bilmeyenler veya dini
kasten bozmak isteyenler yapar.
Dinimizde, bir adamın 29 ineği
ve 39 koyunu ve 4 devesi olsa, ayrıca 50 gram da altını olsa zekât vermez. Hatta yün için, yük taşımak için, binmek için olan
hayvanları varsa onların da zekâtı olmaz. Çünkü deve, sığır gibi başka
cinsten sâime hayvanlar, birbirlerine ve ticaret eşyasına eklenmezler.
Eklenince, altına ve ticaret malına göre, nisabı çok geçer. Bu kadar çok mala
sahip olan kimsenin, dinimizin emrine uyarak, zekât vermesi gerekmez. Çünkü din
böyle bildirmiş. Sen bunları birbirine ilave edersen, dinin bildirdiği yolu
bırakmış olursun. Bu kadar malı olmayıp da 100 gram altını olan kimse, dinen
zengindir. Zekât vermesi gerekir. Reformcunun (malı
çok olan zekât vermiyor da, malı az olan zekât veriyor) demesi
yersizdir.
Bir kimse, fakir de olsa,
toprak mahsullerinin uşrunu vermesi gerekir.
Problem diye çıkarılan bu meseleler, kitaba uymamaktan
ileri gelmektedir. Dinimiz eksik değildir. Kitaplara göre amel edilirse, hiçbir
mesele kalmaz. Kitaplarda eşyanın değeri, dövize, koyuna, sığıra veya deveye
göre tayin edilmez. (Keşf-i rümûz) kitabında (Eşyanın kıymetleri altın ve gümüş ile anlaşılır)
deniyor. Şimdi, gümüşün altına nazaran kıymeti, yedide birden çok düşük olduğu
için, zekât hesaplarının yalnız altın lira ile kıymetlendirilmesi lazım olduğu İbni Âbidin’de bildirilmektedir.
Ticaret eşyasının kıymeti, para olarak kullanılmayan
altın ve gümüş ile hesap edilmez. Hükümet tarafından damgalı altın liralardan
kıymeti en az olanı ile hesap edilir. Kitaba inananlar için işin esası budur.